Çamlıca camisi…

Çamlıca tepesindeki anten kirliliğini önlemek için yıllar önce bir televizyon kulesi inşaatına başlandı. Ancak kule bir türlü bitirilemedi.

Büyükşehir Belediyesi geçen yıl radyasyon yayan antenleri tek bir kule içinde toplamak için proje yarışması açtı. Bu yarışmada jüri üyesi olan Doç. Pelin Pınar Özden diyor ki: “Ben de jürideydim. Belediye yarışmaya yüz binlerce lira bütçe ayırdı ama kazanan projede ne cami vardı ne de herhangi bir yapı. SİT alanı diye otopark bile istenmedi.”
Başbakan Erdoğan’ın “İstanbul’un her yanından görünecek cami projesi” belli ki aniden akla gelivermiştir. Büyükşehir Belediyesi’nin haberi yok… Halkın haberi hiç yok.
Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle büyük bir proje halktan habersiz kotarılmaz. Bütün kentin kişiliğini, kimliğini, görünümünü etkileyecek böyle bir proje mutlaka o kentin mimarları, mühendisleri, şehircileri, sanatçıları, aydınları tarafından tartışılarak geliştirilir. Tabii halkın saygı gördüğü, demokrasinin şeklen değil gerçekten var olduğu ülkelerden söz ediyoruz…
Mimar Oktay Ekinci, Çamlıca Tepesi’nin, 1970’lerden bu yana “doğal ve kültürel SİT” kapsamında koruma altına alınmış olduğunu, bu kararın gerekçeleri arasında “yeni yapılaşmaların önlenmesi”, “tepenin kent peyzajına kimlik katan özelliğinin sürdürülmesi”nin bulunduğunu anlatıyor. Oraya cami kondurmak mümkün değil… Ne var ki artık tek partili yarı dikta rejiminde SİT kararları da bir gecede değiştirilebiliyor. Örneğin Ankara Orman Çiftliği’nde Başbakanlık Sarayı’nın inşa edileceği alanın birinci derece SİT’ten üçüncü dereceye düşürüldüğünü yazdı gazeteler. Milli irade lafta var, uygulamada yok…

Etiketler

Bir yanıt yazın