Débora Mesa ve Antón García-Abril tarafından kurulan Ensamble Studio, İspanya Menorca Adası’ndaki eski bir taş ocağının içine ev tasarladı.
Ensamble Studio’nun, “Dünyanın Evi” olarak adlandırdıkları Ca’n Terra, lazer tarama ve djital kazı teknikleri sonucu ulaştıkları ocağın içinde yer alıyor. Mimarlar, Ca’n Terra’yı doğanın onlara verdiği meyve olarak tanımlıyor.
Proje, 1930’larda askeri alan olarak kullanılmasından bu yana terk edilen ocağın zengin tarihini onurlandırıyor. Kazılan bu alanı dünyanın derinliklerinde bulmak, kullanımını yeniden keşfetmek, terkedilmekten kurtarmak için tasarımcıların yeni bir hikaye yazması gerekmiş.
“Medeniyet tarihi, fikirlerin inşa edilmesi konusunda büyük ölçüde geliştiyse de Ca’n Terra’da süreç tersine işliyor. Tarih onu mimariye dönüştürmek için yorumlanıyor.”
Çizimden inşa edilen kütleye geçiş, coğrafi keşfin mimari okumasından çıkan dijital bilgilerin çevrilmesiyle oluşmuş.
“İlk temas olarak kaşiflerin yaptığı gibi, karanlıkta vizyonumuzu genişleten teknoloji ile donatılmış alana giriyoruz. Taş yüzeyin girinti ve çıkıntılarına milyonlarca lazer noktası atarak, bizim için inşa edilen ve şimdi cilalanıp yerleşime hazır olan katı yapıyı milimetrik hassasiyetle kaydediyoruz.”
“Mimarlığın çevreye birçok kez uyguladığı heybetli bir eylem yerine, maddenin iç mekanına bir yolculuk öneriyoruz ve bize yaşam alanları sunma özgürlüğünü tanıyoruz.”
“Medeniyet tarihi, fikirleri maddeye dönüştürmek için evrilmişse de burada süreç tersine çevriliyor. Alana girerken kâşiflerin de yapacağı gibi teknolojik aletlerle donanımlı bir şekilde karanlıkta ilerlerken vizyonumuzu genişletiyoruz, bizim için inşa edilen sağlam yapıyı tarıyoruz.”