Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Oktay Ekinci, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın etkinliğini sorguluyor.
2011 Haziran seçimlerinin ardından oluşan “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı” (ÇŞB) için dendi ki; “amaç çevreye saygılı şehirleşmek.”
Bu amaçla 17 Ağustos 2011’de yayımlanan 648 sayılı KHK ile Çevre Bakanlığı tamamen yok edildi; “tabiat varlığı-anıt ağaç-doğal sit” vb. tüm doğal zenginliklerimiz ÇŞB’ye bağlandı. Ülkenin kentleşme ve planlama belleğine sahip imar, iskân ve bayındırlık bakanlıkları da tarihe gömüldü.
Örneğin son işlerinden biri, Çamlıca tepesindeki tarihsel mesire alanına dev bir cami öngören imar planını “halletmek…” Koruma kurularının yerine oluşturulan “Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonları” doğal sitlerin sınırlarını daraltmak için uğraşıyor; emlak rantını engelleyen tabiat alanlarının imara açılacağı söyleniyor.
Yani, ÇŞB “çevre”yi korumak şöyle dursun, adeta öldürmek için çalışıyor! Bu yönde hazırlanan “torba yasa” ise TBMM’ye ya sunuldu ya da sunulmak üzere…
“Torba” yasa biliyorsunuz, birçok kanunda değişiklik yapmak için akla ne gelirse önerilip yasalaştırılmasına deniyor. ÇŞB’nin torbasında da başta İmar Kanunu olmak üzere Mera, Orman, Kıyı ve TMMOB kanunlarında değişiklik öngören 70’e yakın madde var.
Kıyılarda 1992’den önce yapılmış kaçak binalara getirilmek istenen “af”la 20 yaşından büyük “lebi derya” binalar “sağlam”(!) kabul edilerek ruhsata bağlanacak.
Denizden 50 metre olan yapı yasağı da 10 metreye indiriliyor; çünkü “af”fedilecek yapıların çoğu bu alanlarda! Böylece “kaçak işgal” yasal kurala dönüşüyor.
Bir başka “yeni”lik ise iskele, yat limanı gibi “kıyıda” yapılmaları zorunlu tesislerin dışında “termik santral, akaryakıt istasyonu” vb’ye de olanak sağlanması. Bunun nasıl bir “çevreci şehircilik” olduğunu eminim torbayı yazanlar bile açıklayamazlar..
Dahası ‘torba’da, hayvancılığın doğal beslenme alanı olan “mera”larla birlikte askeri arazilerin imara açılması da var. Böylece elde kalan son yapılaşmamış alanlar “çevre düşmanı şehircilik”in kurbanı olmak üzere.
Bir başka “absürt” madde ise aslında kent dışına çıkartılmaları gereken AVM’lerin ‘cami ilavesi’yle korunmaları; benzer şekilde “kimlikli şehircilik” için sorgulanması gereken “siteler”in de yine cami koşuluyla açıkça desteklenmesi.
İşte böylesi çevre düşmanı bir torbada, TMMOB ve bağlı meslek odalarının “birlik” niteliklerinden gelen güçlerini yok etmeyi amaçlayan maddelerin de yer alması elbette ki rastlantı değil. İmar yağmasının tüm engellerini kaldırmayı hedefleyen düzenlemede, aynı yağmaya direnen meslek kuruluşları da etkisiz kılınmak isteniyor.
Sözün kısası, ÇŞB’nin torbası 12 Eylül’ün talancı yasalarından bile çok daha felaket, “emlak rantına sevdalı şehircilik anlayışı”nın yeni bir darbesi olacak…