Çevreci ürün niye pahalı olmak zorunda!

Benim de moderatörlük yaptığım Sürdürülebilir Markalar Konferansı'nda Sürdürülebilirlik Akademisi Yönetim Kurulu Üyesi Semra Sevinç, ilginç bir tespiti bizlerle paylaştı.

Yapılan bir araştırmada Türk tüketicilerinin yüzde 71’inin çevreci ürün satın almak istemesine rağmen, fiyat ve güven unsurunun buna engel olduğu ortaya çıkmış.İlginç değil mi?
İnsanların büyük bir kısmı artık yeşil, çevreci, karbon ayak izine dikkat eden, çocuklarımıza daha iyi bir gelecek için çaba sarfeden şirketler tarafından yapılmış ürünlerin farkında ama almıyor!
Sevinç, fiyatların yüksekliğinin artık üretici şirketler tarafından dikkate alınmasını ve güven unsuru vermeyen etiketler konusunda da bir anlayış değişikliğine gidilmesini istedi. Hiç haksız bulmadım. Doğrusu ben de anlamakta güçlük çekiyorum.
Neden örneğin A sınıfı olarak nitelendirilen ve elektrik ve su tüketimi ile kesesine dikkat eden, tasarruf yapmak isteyen, çevreye karşı hassas olan herkesin almak isteyeceği beyaz eşya ürünleri daha pahalı?
Aslında B sınıfı ürünlere göre bayağı pahalı. Böyle olmak zorunda mı? Hâlâ neden B sınıfı üretim devam ediyor?
Eminim üreticiler kendilerine göre çok haklı ekonomik gerekçeler sunacaklar ama radikal bir değişiklik çok mu zor?
Evet belki 10 yıl önce zordu ama şimdi dünya öyle bir yere geldi, gelmek zorunda kaldı ki sürdürülebilirliği iş süreçlerinin tamamına uygulamayan, heves göstermeyen şirketler tüm sempatisini yitirmeye başladı. İstemeseler bile artık bu yola girmek zorundalar.
Sürdürülebilirlik Akademisi’nin Schneider Electric ve GFK Türkiye işbirliği ile gerçekleştirdiği Yeşil Tüketim Araştırması’ndan çıkan veriler neden üreticilere bir yol haritası olamıyor? Türkiye’de 15 ilde,15 yaş üstü 1487 kentli tüketici ile gerçekleştirilen araştırmadan çıkan sonuçlar ilginç. Mesela Türkiye’de yeşil ve çevre dostu ürün deyince, tüketicilerin yüzde 49’unun aklına geri dönüşümlü ürünler geliyormuş. Yüzde 36 organik ürünler cevabını verirken, yüzde 32 de enerji tasarruflu ürünlerin çevre dostu olduğunu düşünüyormuş.
İlginç olan tüketicilerin çevre konusunu önemsemesine rağmen, bunun satın alma alışkanlığına dönüştürülmemiş olması. Düşünün ki tüketicilerin yukarıda da belirttiğim gibi yüzde 71’i çevre dostu ürün satın almak istemesine rağmen, gerçekte bu ürünleri alanların oranı yüzde 19’da kalıyor.
Tüketicilerin, yüzde 54 gibi büyük bir kısmı “yeşil ve çevre dostu ürün tüketmeliyiz” diyerek ne kadar bilinçli olduğunu gösterip, bugüne kadar hiç çevreci ürün satın almadığını itiraf etmesi de bana üzerinde çok durulması gereken bir nokta gibi geldi. “Neden” diye sorulduğunda ise büyük bir kısmı fiyatların pahalılığını göstermiş çünkü. Yüzde 26’lık bir kısım ise çeşitlerin sınırlılığından yakınmış, yüzde 20’lik bir bölüm de yeşil olduğu belirtilen ürünlerin güven vermeyen ürün bilgilerinin satın almalarını engellediğini söylemiş.
Hepimiz biliyoruz ki dünya nüfusu bu hızda artarsa 15 yıl sonra, ne üretilen gıdalar, ne sahip olunan su ne de hava yetecek. Yani küçükten büyüğe tüm şirketlerin iş yapma şeklini sonsuza kadar değiştirmesi şart. Ha tabii sadece onlar değil, insanların tümden yaşam tarzlarını değiştirmek zorunda olduğu da bir gerçek. Ne Türkiye’de ne de diğer ülkelerde, gündemin başka önemli maddeleri arasına sıkıştığı için bu konularda ciddi adımlar atılmıyor ne yazık ki. Ama bir an önce başlamamız şart. “Neyi değiştirir ki” diye küçümsediğimiz birçok alışkanlığımızı değiştirdiğimizde yapılacak tasarrufun farkına varmalı, karbon ayak izimizi küçültmeyi en büyük amaçlarımızdan biri yapmalıyız. Başka bir dünya yok. Yani mecburuz.

Etiketler

Bir yanıt yazın