Şehirciliğin Öncüleri dosyamız kapsamında sırada Çin’in başkenti Pekin şehrini inceliyoruz.
Çin’in başkenti Pekin, ülkenin yalnızca siyasi, kültürel, bilimsel ve eğitim merkezi değil, aynı zamanda ülkenin büyümesine katkı sağlayan en önemli aktörlerinden biri. Şehir, son sekiz yüzyıl boyunca Çin tarihinin ayrılmaz bir parçası olmuş. (1)
2000 yılı aşkın bir süre önce, bugünkü Pekin’in kuzeyindeki bir bölge, önemli bir askeri ve ticaret merkeziymiş. Moğollar tarafından kurulan Yuan Hanedanı (1271-1368) döneminde, günümüz Pekin şehrinin merkezinde yer alan Hanbalık ya da Çince adı ile Dadu, Çin’in idari başkenti olmuş.
Sonraki Ming Hanedanlığı (1368-1644) döneminin ilk elli yılı boyunca başkentin Nankin şehri olmasının ardından üçüncü Ming imparatoru, eski Moğol başkenti Dadu’yu başkent yaparak ismini Beijing (Pekin) olarak değiştirmiş. 1928 ila 1949 yılları arasındaki Nankin şehrinin başkent olduğu kısa bir dönem dışında Pekin, Çin’in başkenti olmayı sürdürmüş. (2), (3)
Ming Hanedanlığı döneminde yeni başkentin temel düzeninin planlanması sürecinde, MÖ. 5. yüzyıldan kalma bir Konfüçyüsçü bürokrasi ve organizasyon teorisi el kitabından faydalanıldığı düşünülmekte. “İnşaat Düzenlemeleri” olarak da ifade edilebilecek olan ve yeni bir şehir planlarken kuzey yönünün nasıl belirleneceğinden boyutlandırmaya kadar birçok bilgiyi içeren Kaogong Ji isimli metin, dünyadaki kentsel planlama rehberliğinin en eski örneklerinden biri olarak görülüyor.
Metne göre, ideal şehir, imparatorluğun dokuz eyaletini temsil eden, ana yolları onu dokuz eşit bölgeye bölen, kenarları 500 metrelik tam bir kare şeklinde olmalı. Şehir surlarının her birinde bulunan üç kapı, evrenin üç unsuru olan cennet, dünya ve insanı sembolize ediyor. Bu şehir büyüklüğündeki alanın kalbinde oturan imparator, şehir ve devlet üzerinde gücü elinde tutuyor. (4)
Pekin’in geleneksel çekirdeği esas olarak kuzey iç şehir ve güney dış şehirden oluşuyor. İç şehir içinde, kare şeklinde, 10,5 km uzunluğunda kırmızı sıvalı duvarları olan İmparatorluk Şehri bulunuyor. İmparatorluk Şehri’nin içinde ise 3,6 km uzunluğunda duvarları ve hendekleri ile Yasak Şehir var. Yaklaşık 500 yıl boyunca imparator ve hizmetlilerini barındırmış, Çin hükümetinin törensel ve politik merkezi olmuş. Saray, 1987 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası ilan edilmiş. Ek olarak, dünyada korunmuş en geniş antik ahşap yapılar bütünü olarak tescillenmiş. Günümüzde Saray Müzesi olarak hizmet ediyor.
Geleneksel şehir planı, Yasak Şehir’in merkezinden kuzeye ve güneye doğru çizilen tek bir düz çizgiden oluşuyor. Tüm surlar, önemli şehir kapıları, ana cadde ve sokaklar, dini yapılar ve pazarlar bu merkezi eksene göre sistematik olarak düzenlenmiş. Merkezi eksen tarihsel olarak yönetici hanedanın otoritesini ifade ettiğinden, birçok resmi bina, kamusal alan ve şehir kapıları bu hat boyunca yer almış. Jingshan Parkı, Tiananmen Meydanı, Yasak Şehir, İmparatorluk Sarayları bu hat üzerinde bulunuyor. Kent, bu hattın doğu ve batısına simetrik olarak yerleşiyor.
1400’lü yılların başında inşa edilen surlar, kapsamlı bir güçlendirme sistemine ihtiyaç duyulması dolayısıyla inşa edilmiş. Gözetleme kuleleri, hendekleri ve kapıları ile kapsamlı bir savunma sistemi meydana getiriyor. Ancak, 1965 yılında 2. Çevre Yolu ve Pekin Metrosu’nun 2. Hattının inşası sırasında kısmen yıkılmış. (5)
Eski şehrin ana caddeleri hem kuzey-güney hem de doğu-batı yönünde, karşı duvarlardaki kapıları birbirine bağlayarak tüm şehri dikdörtgen bir ızgaraya bölüyor. Surların sınırları içindeki binalar bir avlu veya bir dizi avlu etrafında inşa edilmiş. Ek olarak, önemli binaların güney yönüne bakması gerekiyor. Güney yöneliminin, iklimsel bir işleve sahip olmasının yanı sıra, Tunç Çağı’nın başlarında törenlerle ve cennet ve yeryüzüne ibadetle bağlantılı olarak geleneksel hale geldiği düşünülüyor. (2)
Şehir, 20. yüzyılın ilk on yılları boyunca ülkedeki sık siyasi değişikliklere rağmen Çin’in kültür merkezi olarak kalmış. 1949 yılında tekrar başkent olması ile birlikte Çin’in hızlı ekonomik büyümesi, daha fazla gelir sağlayarak tüketim kalıplarını çok kısa sürede temelden değiştirmiş. En büyük değişiklikler, sokaklarının eski şehir surlarının hemen dışına genişletilmesi ve şehir genelinde yeni inşaatların hızlanması olmuş.
Gelişmiş kentsel altyapı, yoğun konut talepleri ve artan arazi tüketimine yol açan kamu ve özel yatırımlarla birlikte gayrimenkul, 1990’ların ortalarından bu yana ülkedeki ekonomik büyümenin en önemli sektörlerinden biri olmuş ve 2008 Olimpiyat Oyunları’na giden yıllarda oldukça hızlanmış. Buna paralel olarak şehir merkezindeki çok sayıda büyük yeniden geliştirme projesi, eski sanayi binalarının ve birçok geleneksel evin yerini büyük ölçekli ticari kompleksler, modern apartmanlar, yol ve otoyol sistemleri ile değiştirmiş.
Şehrin tarihi karakterinin bir kısmı 1949’dan bu yana modernleşme ve sanayileşme yolunda yok edilmiş olsa da, anıtsal binaları, geleneksel sanat ve zanaat merkezleri ve eski restoranları ile şehrin merkezi, geçmişi yansıtmayı sürdürüyor. Eski bir kültürün tarihi kalıntılarını yeni kentsel yapı ile birleştirerek dünyanın en büyük şehirlerinden biri olmaya devam ediyor. (1), (2)
Günümüzde Pekin’in mevcut planı altı farklı bölge olarak sınıflandırılmış. Tarihi şehir merkezi, 800 yıldır başkent olmayı sürdüren 62 kilometrekarelik alanı kapsıyor. Ağırlıklı olarak eski saraylar, hükümet binaları, ticaret ve eski yerleşim bölgelerini barındırıyor.
Tarihi çekirdeği çevreleyen 300 kilometrekarelik merkezi yerleşim alanı, 1950’lerden bu yana kademeli olarak gelişmekte olup Pekin’in fiziksel imajını ve sosyoekonomik yaşamını büyük ölçüde değiştirmiş. Çoğu endüstriyel alan, ticaret ve konut işlevlerini barındıran bölgelere dönüşmüş.
Kentin 1982 yılında geliştirilen planında 300 kilometrekarelik planlı bir yeşil kuşak oluşturulmuş; ancak, 1993 planında alan yaklaşık 240 kilometrekareye düşürülmüş. Yeşil kuşağın amacı, merkezi alanın sınırlarını tanımlamak ve şehre açık alan sağlamak. Bununla birlikte, yeşil kuşak, kentsel gelişim tarafından sürekli olarak işgal edilmiş. 2002’nin sonunda planlanan açık alanın yaklaşık yarısı konut geliştirme için kullanılabilir hale getirilmiş.
1982 yılında geliştirilen planda iç banliyö gelişim alanları olarak 10 adet dağınık mahalle oluşturulmuş. Dış banliyö bölgesinde planlanan 14 adet uydu kentin ise istihdam ve konut işlevlerini birleştiren kendi kendine yeterli merkezler olması amaçlanmış.
Kentin planlı mekansal yapısını desteklemek için 1950’lerde çevre ve radyal yol sistemi konsepti oluşturulmuş, 1982 ve 1993 planlarında geliştirilmiş. Şehir merkezinin sınırındaki çevre yolu, 10 dağınık mahalleyi birbirine bağlayan çevre yolu ve uydu kentten bazılarını birbirine bağlayan çevre yolları ile birlikte bir ulaşım modeli tasarlanmış. (1)
Şehirde, üç mimari stil yoğun olarak görülüyor: Yasak Şehir, Tiananmen gibi yapılardaki İmparatorluk stili, 1950’ler ve 70’ler arasında inşa edilmiş kutuyu andıran yapılarıyla “Sino-Sov” stili ve son olarak modern formlar. Son yıllarda, özellikle de şehir 2008 Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yaptığından beri, Pekin bir dizi iddialı mimari projeyle tanınır hale gelmiş.
Kaynak
[1] https://www.lincolninst.edu/publications/articles/urban-spatial-patterns-infrastructure-beijing
[2] https://www.britannica.com/place/Beijing/Administration-and-society
[3] https://en.wikipedia.org/wiki/Beijing#Architecture
[4] https://www.theguardian.com/cities/2016/mar/17/story-cities-beijing-earliest-planning-document-history
[5] https://en.wikipedia.org/wiki/Beijing_city_fortifications