TEDÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nün ilk beş yıllık stüdyo eğitim serüvenini 20 temel kavram üzerinden ve öğrenci projelerinden örneklerle anlatan CITYBOOK: 2017-2022 kitabı basıldı. Doç. Dr. Ela Ataç Kavurmacı ve Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Eraydın’ın yazıp tasarladığı kitap, Prof. Dr. Baykan Günay’ın önsözü ile yayınlandı.
Planlama ve kentsel tasarım alanında uzmanlığı ya da sadece ilgisi olanlar ve bu alanda eğitime yeni başlayanlar için bir rehber özelliğinde tasarlanan ve yazılan CITYBOOK: 2017-2022’nin, devamı da gelecek bir serinin ilk yayını olduğu söylenebilir.
Planlama ve kentsel tasarım alanında uzmanlığı ya da sadece ilgisi olanlar ve bu alanda eğitime yeni başlayanlar için bir rehber özelliğinde tasarlanan ve yazılan CITYBOOK: 2017-2022’nin, devamı da gelecek bir serinin ilk yayını olduğu söylenebilir. Kitabın nasıl ortaya çıktığı ve içeriği hakkında bilgi vermeden önce kitaba temel olan bölüm TEDUCITY, yani TED Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü üzerine kısa birkaç cümle etmek yerinde olacaktır.
TEDUCITY bir kent üniversitesi olan TED Üniversitesinde, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi altında 2015 yılında kuruldu ve eğitim hayatına 2017’de başladı. Yeni kurulan bir bölümün tüm zorluklara rağmen en büyük avantajı şüphesiz bu güne kadar yer aldığımız, bir şekilde parçası olduğumuz Şehir Planlama stüdyolarında tespit ettiğimiz sorun ya da potansiyelleri, ya da üzerinde uzunca düşünülen, tartışılan pek çok meseleyi, en baştan tasarladığımız bir sistem içerisinde yüksek sesle dile getirme ve her şeyden önemlisi çözümleyebilme fırsatının olması idi. Bu nedenle TEDUCITY planlama stüdyolarının yeni şeyler denemeye son derece açık, esnek, öğrenci ve deneyim odaklı olarak daha en baştan tasarlandığını söyleyebiliriz.
Bu beş yıllık süre içerisinde TEDUCITY’de yürütülen planlama stüdyolarının tümü, öğrencilerin eğitim yılından, çalışılan kent ya da kent parçalarından bağımsız olarak ortak belirli temel kavramları, çizgileri, anlayış ve tutumları temeline aldı. Bu da en nihayetinde birinci sınıftan, dördüncü sınıfa kadar öğrencilerin belirli bir probleme karşı bir yaklaşım biçimi, problem tanımı ve olası çözüm yolları ile bunu ifade edebilmede özgün dil ve temsil biçimleri geliştirebilmelerini ve böylece algoritmik düşünme kabiliyetine sahip olmalarını getirdi.
Eleştirel bir gözle bakarsak bu gözü her zaman en çok kendimize saklıyoruz ama- bugün pek çok planlama okulunun stüdyo eğitim ve kurgularında, ilgili eğitim yılına hapsolmuş, kimi zaman yılların birbirini tekrar ettiği, bir örnek alan ya da ölçek kısıtı ile tasarlanan stüdyo kurguları olduğunu görmek, bize TEDUCITY’de beş yıl boyunca gerçekleştirdiğimiz yaratıcılık, algoritmik düşünce ve öğrenci odaklı stüdyo kursugusu deneyimini görsel ve kavramsal temelli bir kitap ile olabilecek en basit dilde ilgilisine aktarmak gerektiğini düşündürdü. Dolayısıyla şunu net olarak söylememiz gerekir ki, şehir planlama ve kentsel tasarım alanındaki temel kavramları ve onların görsel örneklerini içeren ve basit dilde bir anlatıma sahip bu yayının ilgili alandaki bir yaklaşım boşluğunu dolduracağını düşünüyor ve bu sayede geleneksel planlama yaklaşımına alternatif olabilecek, kavram ve problem odaklı bir stüdyo içeriğinin basit bir örneğini gösterebilmeyi umuyoruz.
Kitabın önsözü Baykan Günay’ın kaleminden çıktı. Fakat Baykan Günay yazdıktan sonra yazının önsöz olmaktan çıktığını, yeni başlayanlar, yoldakiler ve hatta yolu uzaktan seyredenler için bile oldukça öğretici, zihin açıcı ve dikkat çekici bir kısa deneyim aktarımına döndüğünü söylemek isteriz. Günay bu önsözünde, stüdyo eğitimi söz konusu olduğunda odağa öğrencinin kendisinin alınmasının gerektiğini, ancak bunu yaparken öğrencinin bir benlik olarak iyi tanınmasının da şart olduğunu vurguluyor. Üniversite öğrencilerini ergenlikten (12-20 yaş) erken yetişkinliğe (20-35 yaş) atlama sorunlarıyla mücadele eden kişiler olarak gören Günay, öğrencilerin stüdyo yaratıcılıklarını engelleyen en önemli etkenin “korku” olduğunu söyleyerek, bu nedenle planlama ve tasarım eğitiminin özellikle ilk yılının oyuncu bir yaklaşımla Tasarımın Anaokulu (Kindegarten of Design) olarak görülmesinin önemini belirtiyor. Burada söz konusu genç yetişkinlerin, gerçek dünyayı zihin dünyalarında manipüle etme kabiliyetleri, gerçek dünyanın her alanda soyutlanmasını gerektiren planlama ve tasarım alanları söz konusu olduğunda iyi birer potansiyel olarak ele alınıyor. Buradan hareketle hem bölümün hem de kitabın odağında pedagojik açıdan adölesan olarak da tanımlanabilecek erken yetişkin bu gençler ve bu gençlere verilen özgür ve yaratıcı düşünce temelli bir tasarım ve planlama eğitimi yer alıyor.
TEDUCITY Planlama stüdyolarında, iyi ve güzel bir kent hedefine ulaşmada planlama ve tasarımın bir araç olduğu benimseniyor. Bu nedenle tasarımın anaokulundaki oyuncu tavırdan, kente, bölgeye ve kentin ve bölgenin gerçeklerine, başka bir deyişle soyut dünyadan somut dünyaya geçmede tutunulacak tavır önem taşıyor. Bu geçişi, öğrencinin zihnini ve elini sınırsız bilgi, iş ve deneyimle doldurmadan yapmanın yollarını bulmak kolay olmasa da denemeye değer bir çaba olarak karşımıza çıkıyor. Ancak önünde sonunda stüdyoda yürütülen her türden mekansal üretim çabasını kentlinin yaşam kalıplarını onlara uygun formlarla buluşturmak üzerinden kurduğumuzda işimizin biraz daha kolaylaştığını görüyoruz. Bu da stüdyoların öğrenci yılı ve deneyiminden bağımsız olan bir omurga üzerinde kurulmasını sağlıyor.
CITYBOOK: 2017-2022, Kindergarten of Design ve The City olmak üzere iki ana bölümden ve bu iki bölümü (soyutu ve somutu) ilişkide tutan toplamda 20 kavram ve bu kavramların stüdyolarda nasıl ele alındığına dair kısa açıklamalar ile öğrenci proje örneklerinden oluşuyor. Kitabın temelinde şu anlayış yatıyor; şehir planlama ve kentsel tasarım alanlarında, öğrencilerin karşılaştıkları herhangi bir sorunu anlamaları, soruna müdahale edebilmeleri ve karşılaştıkları ikilemlerle başa çıkmak için kendi özgün yollarını bulabilmeleri için yaratıcı ve algoritmik bir düşünce geliştirmeleri beklenmektedir. Böyle bir stüdyo yaklaşımında, geleneksel kapsamlı planlamanın olmazsa olmazları arasında yer alan arazi kullanımı, nüfus dağılımları, yoğunluk analizleri, yol ve altyapı sistemi kurguları yerine somut bir problemi çözmede soyut düşünceyi kullanabilme, algoritmik düşünebilme, konsept geliştirebilme ve probleme özgü çözüm yolları, metotlar ve temsil biçimleri üretebilme yer almaktadır. Bu nedenle daha en başından bu kitabın bir stüdyo yıllığı (yearbook) ya da bir stüdyo çalışma kitabı (workbook) olma gayesinde olmadığını, beş yıllık kolektif bir çalışmanın ortaya çıkan ölçek, yer, mekan ve sınıf bağımsız yorum ve ürünlerinden oluşan bir yaklaşım, tutum ve bunun oluşturduğu bir tür temeller içeriği olduğunu belirttik. Dolayısıyla kitapta sözü edilen ancak elbette bunlarla da sınırlı olmayan 20 temel kavram, bir planlama ve tasarım eğitiminin omurgasında tutulan, kent ya da tasarıma ait her türden probleme yaklaşmada üzerine inşa edilen temeller olarak görülebilir. Bu nedenle kente, planlamaya ya da tasarıma ait bir kavramı bir eğitim yılına, örneğin sadece tasarımın temellerine, ya da bir kentsel alan ya da bir probleme indirgemek söz konusu değildir. Bir örnek vermek gerekirse, bu kitapta Gestalt prensipleri tasarımın temellerinin aktarıldığı birinci sınıf stüdyo nesnesine ait olmaktan kurtulup, her stüdyoda kullanılan bir temel zemin olarak ele alınıyor. Bu nedenle kitapta Gestalt prensiplerinin tasarım ve kent planlama alanlarının her ikisinde de yer alan yansımalarını ve örneklerini görebiliyorsunuz.
Eğitim dilinin İngilizce olması ve uluslararası etkileşimlere de açık olabilmek için kitap İngilizce olarak yazılmış. Ancak rahat bir şekilde okunması ve kolay anlaşılması için sade, basit bir dil kullanılmaya özen gösterilmiş.