2017’de Kaliforniya’nın Coachella Vadisi’nde açık arazide yapılan çağdaş sanat sergisi desert X’in ikincisi için kurulan yeni yerleştirmeler 21 Nisan 2019’a kadar ziyarete açık olacak.
Sergiye katılan isimlerin ve yerleştirmelerin birkaçına dair kısa bilgilendirme için devam edebilirsiniz:
İrlandalı sanatçı John Gerrard, arka planına sade peyzajları aldığı video işlerinde, toplum içinde gücün nasıl işlediği mesajını, karmaşık yapıları ve kitle kültürüne egemen olan ezici ağları ortaya çıkararak yayıyor. Gerrard’ın videosu, dünyada bulunan ilk büyük petrol çıkarma alanı olan lucas gusher rezervinin arazisini, alanın çorak ve tükenmiş durumunu gösteriyor.
Superflex sanatçı kolektifi Jakob Fenger, Rasmus Nielsen ve Bjørnstjerne Christiansen’den oluşuyor. Projelerinin aktif olarak kullanılmasını amaçlayan grup, araziye yerleştirdikleri “dive-in” isimli yerleştirmede global ısınmasının gezegenin habitatını sert bir şekilde yeniden biçimlendireceği fikrini, yakın tarihte unutulan ve geride kalan açık hava sineması konseptiyle birleştiriyor.
Paris’te yaşayan Kolombiyalı sanatçı Iván Argote, kamusal ve özel hayatlarımızı inşa eden politika ve tarih arasındaki ilişkiyi keşfe çıkan yerleştirmeler ve heykeller üretiyor. Desert x için ürettiği platformlar 1600 yılında kuruyan Cahuilla Gölü’nün eski tabanında, insan yapımı bir göl olan Salton Denizi’ne bakıyor.
New Mexico’da yaşayan ve Chemehuevi kabilesi vatandaşı Cara Romero, yerli halkın topraklarındaki güncel olaylara cevap veren bir iş üretiyor. Sanatçının dijital fotoğrafları bugünün yerli hayatının karmaşıklığını güncel bir bakışla ele alıyor.
Nancy Baker Cahill, Los Angeles merkezli bir sanatçı. Sanatçı işinde çizimi, videoyu, sesi ve arttırılmış gerçekliği beraber kullanıyor.
LA merkezli sanatçı Julian Hoeber’in işleri çizim, yerleştirme, çizim ve heykel arasındaki akışkanlık üzerine odaklanıyor. Hoeber’in desert x için yaptığı yaptığı strüktür möbius bandından ilham alıyor.
Kathleen Ryan, ürettiği büyük ölçekli heykellerde, metal ve taş gibi ağır endüstriyel malzemeler ile, doğanın yumuşak ve organik formalarını taklit ediyor. desert x’te yaptığı yerleştirme ghost palm, sanatçının kırılganlık ve güç arasındaki dengeye olan ilgisini gösteriyor.
Sterling Ruby’nin inşa ettiği monolith yapılar floresan turuncusuna boyanmış. Bu parlak geometrik strüktür SPECTER, çölün ortasında neredeyse dijital bir kolaj gibi optik bir illüzyon oluşturuyor.