Sürdürülebilir tasarım konusunda bir araştırma, tasarım ve geliştirme ofisi olan Industry of All Nations (IOAN), Kaliforniya Mojave Çölü'nün doğal peyzajına entegre olan bir konut tasarladı.
Los Angeles’ın yaklaşık 200 km doğusunda ve Joshua Tree Ulusal Parkı’nın girişine sadece birkaç dakika uzaklıkta olan The Landing House, sürdürülebilirlik temelinde tasarlanmış olan ev. Ev, her dönemeçte çöl tuvalinin düzenine, dokusuna ve renk paletine ustaca karışıyor. The Landing House, bir kiralama sistemi üzerinden herkes tarafından deneyimlenebilir durumda.
“Burası zorlu bir ortam ve bir bitki veya ağacın hassas ekosisteminden yerinden edilmesi durumunda onun iyileşmesi yıllar sürebilir. Biz doğal manzaranın mümkün olan en az şekilde bozulmasını sağlamaya kararlıydık, bu yüzden tasarımımız, çevresindeki bitkileri ve arazinin doğal coğrafyasını rahatsız etmeyecek bir entegrasyona odaklandı.”
Fernando Gerscovich
Tasarımcılar, 2019’da bölgeyi ziyaret ettiklerinde, bölgenin doğal özelliklerinden, diğer dünyasal manzarasından ve doğal ışık desenlerinden etkilenmişler. Yaratıcı bir ilhamla hareketlenen kardeşler, dokunulmamış çöl manzarasına yerleşmiş entegre bir kaçışın vizyonunu gerçekleştirmek için ilginç mimari teknikleri uygulayabilecekleri beş dönümlük bir arsa satın almışlar.
Arazi, simgeleşmiş Joshua ağaçlarının varlığı, bol miktarda doğal kaya oluşumu ile farklı bir atmosfere sahip. Joshua ağaçlarına taş atımı mesafesinde, tasarımcılar evi metaforik bir düşmüş dal gibi hayal ettmişler.
“Beton, sedir ve cam gibi çok basit, düşük bakım gerektiren malzemeleri seçtik, bu malzemeler çevresindeki ortamda doğal bir şekilde yaşlanacak. Ev hala yeni görünüyor, ancak zamanla doğal olarak gri bir şekilde yaşlanmasını tamamen bekliyoruz.”
365 m uzunluğunda özel bir yol, Joshua ağaçları ile çevrili bir araziden geçerek, evi tamamen gizleyen 2,7 m yüksekliğinde yatay bir duvara doğru kıvrılıyor. Stratejik olarak yerleştirilmiş Yucca ağacı misafirleri karşılıyor ve The Landing House’un girişini belirliyor.
The Landing House’un doğal malzemelerle ve modern olanaklarla düşünceli bir denge sağlaması, dokunulmamış yerel bir peyzajın çekirdeğini oluşturuyor. Planda, iki yatak odası süiti yer alıyor ve rüzgar koridoru evi iki kanat olarak bağlıyor.
Bir uçta, yuvarlak bir pencere ile tasarlanmış bir yatak odası süiti, bir oturma odası, bir mutfak ve bir özel çalışma alanını içeren ana bir plana bağlanıyor. Diğer tarafında ise birinci katın yaklaşık üçte birini kaplayan kendi özel girişi olan ikinci bir yatak odası, Pool Suite olarak biliniyor.
The Landing House’un tüm iç mekanları, hafifçe cilalanmış beton zeminler ve düşünceli bir şekilde tasarlanmış beyaz meşe mobilyalarla kaplı. Yerden tavana uzanan sürgülü cam kapılar, bakir çöl manzarasının engelsiz görünümünü sağlıyor ve konutun tüm alanları avlu içindeki bir dalga havuzuna bakıyor.
Bir beton platform, rüzgar koridoru inişinden dalga havuzuna dik olarak uzanıyor, monolitik ve geometrik formu, Joshua Tree Ulusal Parkı’nın geniş güzelliğini seyretmek için tasarlanmış. Sağda, güneş panelli bir çatıya sahip bir arabalık garaj bulunuyor. Solda, yerinde bırakılmış bir kaya içine el oymasıyla yapılmış bir ateş çukuru yer alıyor.
The Landing House, çevre dostu bir yönetim ve sürdürülebilir mimari örneği olarak ortaya çıkmış. Doğal çevresini tamamlayan müdahalesiz yatay formu, tasarımcıların çevre ile barış içinde sağladığı varoluş vizyonuna denge sağlıyor.