David Chipperfield Architects tarafından tasarlanan proje, Fransa'nın Lyon kentinde yer alıyor.
Lyon şehri, Rhône ve Saône nehirlerinin birleşerek oluşturduğu bir yarımada üzerinde yer alıyor. Yarımadanın güney ucu olan La Confluence, geçmişte ağırlıklı olarak sanayi alanı olarak kullanılmış, ancak son yıllarda yeniden geliştirilmeye başlanmış. David Chipperfield Architects tarafından tasarlanan bu proje de Lyon’un La Confluence bölgesine genişlemesinin ikinci aşamasında, daha önce bir pazar yeri olarak kullanılan alanın bir bölümünde, -Herzog & de Meuron tarafından hazırlanan bir masterplan kapsamında- üç kentsel bloğun ve on bir binanın tasarımını kapsıyor. Daha geniş kapsamlı masterplan, bölgenin özel gereksinimlerine ve programına göre adapte edilmiş. Bu doğrultuda peyzaj, yapı yoğunluğu, organizasyon ve cephe tasarımı stratejileri geliştirilmiş. Yoğun tasarım sürecinde; şehir sakinleri, müşteriler, sürdürülebilirlik danışmanları, peyzaj mimarları ve diğer mimarlarla düzenli iş birliği atölyeleri aracılığıyla arabuluculuk yapmayı ve koordinasyonu gerektirmiş.
Tasarımcılar bölgenin koordinasyonunu sağlamanın yanı sıra, her bloğun içinde birer tane olmak üzere üç bina tasarlamakla görevlendirilmiş. Sosyal ve çevresel sürdürülebilirliğe odaklanan bu yeni karma kullanım alanı; çeşitli konut türleri, ofisler ve bir sağlık merkezi içeriyor. Daha geniş kapsamlı olan masterplanla uyumlu bir şekilde, binalar mineral cepheler barındırsa da her biri kendine özgü bir karakteristik özelliklerle donatılmış. Her bir blok içerisindeki binalar, bahçe avlularını tanımlayacak şekilde gruplandırılmış, peyzajlı yaya yolları ise davetkâr rotalar yaratmış. Transparan zemin katlar ile bahçelere patikalardan erişim sağlanmış. Bisiklet atölyeleri, ortak çalışma alanları gibi ortak mekânların ve perakende birimlerinin stratejik olarak konumlandırılmasıyla çevreye canlılık katılmış. Daha önce pazarın bir parçasını oluşturan mevcut bir yapı korunarak, alanın tarihiyle bağlantı sağlanmış.
Ekibin tasarladığı üç yeni bina, bir sosyal konut binası, karma kullanım bir gökdelen ve bir ofis bloğundan oluşuyor. Bu üç bina, yalın dikdörtgen formlar ile tanımlanmış ancak her biri kendi konumuna farklı şekillerde uyum sağlamış. Sosyal konut binası, dış kısmında profilli ve düz panellerden oluşan alternatif bantlara sahip bir prefabrik beton cephe ile kaplanmış çapraz lamine ahşaptan yapılmış. Güneydeki bir meydana ve doğudaki bahçeye bakan daireler için iki cephesinde balkonlar oluşturulmuş. Giriş holü ise sokak ile bahçe arasında bağlantı sağlamış.
Karma kullanımlı gökdelen, alt katlarda ofisler ve üst katlarda daireler içerecek şekilde kurgulanmış. Bu yapı, Aires Mateus tarafından tasarlanan ikinci bir gökdelen ile birlikte yeni mahalle için bir giriş kapısı oluşturuyor. Yoğun bağlama yanıt olarak, büyük pencereler ve balkonlarla şehir ve nehir manzaraları sunulmuş. Betonarme cephe ile binanın heykelsi niteliği vurgulanmış.
Ofis binası ise nehir kenarında belirgin bir konumda yer alıyor ve uzun vadeli sürdürülebilirliği sağlamak adına gelecekte konuta dönüştürülebilecek bir esneklikle tasarlanmış. Balkonlar, nehre ve bahçeye bakan iki ana cephe boyunca uzanıyor; ahşap cepheden, in-situ beton sütunlar sayesinde ayrışıyor.