Mevcut Denizli Belediye Binası'nın bulunduğu arsaya yapılması planlanan Denizli Hizmet Binası için açılan yarışma 24 Mart 2009 tarihinde sonuçlandı.
Tamer Başbuğ, Ziya Gençel, Gülşen Gülmez, Abdi Güzer, Mehmet İnel, Yasemen Say Özer, Özcan Uygur’dan oluşan jüri 5 tam günlük çalışmanın ardından Seden Cinasal Avcı, Bilge Gülen, Turgut Şakiroğlu ve Gizem Gülen’den oluşan ekibi birinci seçti.
366 şartnamenin alındığı yarışmada 274 proje teslim edildi. Bu kadar yoğun bir katılımın görülmesinin sebebi pek çokları tarafından ekonomik krize bağlansa da şartnamenin ve jürinin iyi olması yarışmaya katılımın çok olmasının başka bir nedeniydi.
Arkitera Forum’da yarışmanın açılmasıyla başlayan, sonuçların açıklanması ile devam eden hararetli tartışmalar* 4 Nisan 2009 Cumartesi günü Anemon Oteli’nde düzenlenen kolokyum ile son buldu. Jüri üyelerinin hepsinin bulunduğu kolokyuma ilgi oldukça yoğundu. Ödül almaya gelenler dışında, başka şehirlerden kolokyumu izlemek için gelenler de vardı.
Ödül töreni ve kolokyum öncesinde ilk olarak sözü Mimarlar Odası Denizli Şube Başkanı İbrahim Şenel aldı. Konuşmasında, başkanı olduğu şubenin bir projeyi elde etmek konusunda kurumsal tavrının yarışma açmak olduğunu, bu tavrın Denizli Belediyesi için bir süreklilik, diğer belediyeler için örnek olması gerektiğini belirtti.
Daha sonra sözü alan Belediye Başkanı Nihat Zeybekci yapılanın riskli ve kritik bir iş olduğunu, mimar olmasa da bunu rahatlıkla anlayabildiğini ve
yöntemin yarışma olması konusunda itici güç olduklarını dile getirdi. Ödüllerin sahiplerini bulmasının ardından kolokyuma geçildi.
Jüri adına konuşmayı jüri başkanı Abdi Güzer yaptı. İlk olarak kamu yapılarının yarışmayla yapılmasını sağladıkları için Belediye Başkanı Zeybekci ve Şube Başkanı Şenel’e teşekkür etti. Yarışmada dereceye girenler arasında yeni isimlerin, gençlerin olmasının ve onları seslerini duyurmaya başlamasının memnuniyet verici olduğunu söyledi. Yarışma geleneği olmayan bir ortamda bir yarışma düzenlemenin kolay olmadığını, gördükleri ilgiden memnuniyet duyduklarını fakat bunun baskısını yoğun bir şekilde hissettiklerini dile getirdi.
Bir yöne belirli bir şekilde yönlenen, ince uzun bir geometriye sahip, çevre dokudan gelen referanslar sebebiyle belirli bir yükseklik öngören, kısıtları olan bir arsa olmasına rağmen müthiş bir proje çeşitliliği olduğunu söyledi. Proje seçim sürecinde ise grup çalışmasından önce uzunca bir süre bireysel çalışma yaptıklarını dile getirdi. Bireysel çalışma ile ilgili diğer jüri üyesi Özcan Uygur, bu çalışma sırasında aklına bir nokta takıldığı zaman gece bile salona inip inceleme yaptığını söyledi.
Seçim aşaması sırasında mümkün olduğu kadar yeni arayış ve denemelere dikkat ettiklerini söyledi. Yenilikçi ve araştırmacı denince akla alışılagelmedik formların geldiğini, dikdörtgen olduğu zaman konvansiyonel olduğu konusundaki yanılgının altını önemle çizdi.
Birinci olarak seçilecek projenin kentle süreklilik kurmasını öncelik olarak koyduklarını ve bu yönü her projede tartışmaya açmaya çalıştıklarını, jüri çalışması sonunda beklenmedik bir şekilde bir projede hemfikir olduklarını belirtti. “İlk sekiz proje yarışmaya girmemiş olsaydı, iki belki de üç 8 çıkardı,” şeklinde sözlerine devam etti.
Kolokyum öncesinde Arkitera Forum’da tartışılan iki konuya da jüri adına açıklık getirdi. Bu konulardan bir tanesi birinci seçilen ekipten birinin eşinin jüri üyelerinden Tamer Başbuğ’un ofisinde çalışıyor olmasıydı. Bu konuyla ilgili, “Bu tartışmada sınır çizmek kolay değil, yarışmacıların inisiyatifinde olduğunu düşünüyorum,” dedi.
Bir diğer konu ise raportörlüğe projelerin ulaşması konusunda yaşanan sıkıntılardı. Bu konuyu da yarışmaya katılımda yaşanan yoğunluk olarak açıkladı.
Kaybolan projeler konusunda yapılan açıklamanın ardından hemen sözü alan Hayri Anamurluoğlu, kendilerinin de maketinin kaybolduğunu daha sonra maketlerinin bulunduğunu, bir daha değerlendirme yapılması gerektiğine değindi.
Jüri başkanı Güzer de projeyi yarışma dışı bırakmadıklarını, maket olmadan değerlendirme yaptıklarını söyledi. Bunun üzerine Anamurluoğlu raportörlük konusunun çok önemli olduğunun ve deneyimli kişilerden destek alınmasını gerektiğinin üzerinde önemle durdu.
Salondan söz alanlardan Altuğ Sarıyer de jüri üyelerine hangi değerlerin projeleri üst tura taşıdığını sordu. Abdi Güzer, kentsel ölçekte bir şeyler söylemesinin, çağdaş temsiliyetin ve projelerin sunduğu değerlerin iç tutarlılığının olmasının önemli olduğunu belirtti.
Oldukça sakin giden kolokyum Kürşat Açıkgöz’ün şartnamedeki metrekare konusundaki belirsizlikleri dile getirmesi ve ardından söz alan Murat Dündar’ın “Açık bir jüri olduğunuzu dile getiriyosunuz, şartnameye hiç metrekare girmeseydiniz, bütün mimarlar plan şemasını bilir, bıraksaydınız tasarım konuşsaydı,” sözleri kolokyumu izleyenler tarafından destek görerek alkışla karşılandı.
Bu soru üzerine tekrar sözü alan Abdi Güzer, metrekarelerin önemli olduğunu toplama göre ödül ve bütçe hesaplandığını, her yarışmada bu şekilde olduğunu söyledi. Jüri olarak metrekare farklılıklarını temel değerlendirme yapmadıklarını her şey yolundaysa gözardı ettiklerini belirtti.
“İkinci elemede çok fazla elenen proje var, keşke neden elendiğine dair 1-2 cümle bir şey yazılmış olsaydı,” şeklinde gelen eleştiriye Güzer, sayısal çokluk ve yorgunluk engel oldu yine de yazmak gerekirdi dedi. Aynı konuyla ilgili olarak söz alan jüri üyesi Özcan Uygur, kısa bir şeyler yazmak yanlış anlamalara neden olabilir, yazmamak daha iyi olabilir şeklinde görüşlerini dile getirdi.
Yarışma sonuçları ile ilgili en ilginç tespit ise Boygar Özlen’den geldi. Özlen’in, “Sonuçları belirlerken jüri üyeleri kafalarında belirli bir plan şeması olmadıklarını dile getirdiler. Acaba Abdi Güzer, Tamer Başbuğ ve Özcan Uygur ile Yasemen Say Özer, Gülşen Gülmez, Ziya Gençel’in sürekli karşı oylarda buluştuklarının farkındalar mı? Sergiyi gezerken jüri tutanağı ile ikinci ve üçüncü turda elenen projelere birlikte baktım. Karşımıza enterasan bir durum çıkıyor. Lineer şemalı, konferans salonu gibi büyük kütleleri yandan takarak meydan oluşturan şemalara Gençel, Gülmez ve Özer’in karşı oy, merkezi plan şemasına sahip olan projelere de diğer jüri üyeleri karşı oy kullanmış,” şeklindeki konuşması salondan ve jüri üyeleri tarafından şaşkınlıkla karşılandı.
Bu tespit üzerine Abdi Güzer, jüri üyelerinin benzer oy kullanmasının aralarında espri konusu olduğunu yine de söylenenin farkında olmadıkların dile getirdi.
Son yılların en çok dikkat çeken yarışmasının kolokyumu verilen kokteyl ile son buldu.