Denizli’de Farklı Bir Katılımcı Planlama ve Stratejik Tasarım Çalıştayı Başladı

Denizli Yol Haritası'nda belirlenen Molla Deresi, Kirişhane ve Çatalçeşme Bölgeleri'nin yenilenme süreci için adımlar atılmaya başlandı. Ancak bildiğimiz yöntemlerden biraz farklı olarak...

Türkiye’de genel ve hatta geleneksel diyebileceğimiz kentsel dönüştürme metodlarından çok farklı bir biçimde Denizli’nin üç önemli alanı Molla Deresi, Kirişhane ve Çatalçeşme, Türkiye’de ilk kez katılımcı yöntemle ve stratejik tasarım yaklaşımıyla, tasarımcıların ve paydaşların fikirlerinin ortaya konulduğu farklı bir sürece sahne oluyor.

Kentsel Strateji ve Arkitera Mimarlık Merkezi, Denizli Belediyesi’nin desteği ile üç uluslararası, üç ulusal ve üç yerel (Denizli’li) mimarı bu alanlar için stratejik planlama önerileri getirmek üzere davet etti. Arke Tasarım, Lale Mimarlık ve Yonca Tarhan Mimarlık’tan oluşan yerel grup, ulusal mimarlar PAB Mimarlık, Yalın Mimarlık ve Metin Keskin Mimarlık’tan oluşan ulusal grup, İtalyan Insula Architettura E Ignegneria, Hollandalı IND International Design ve İspanyol Nyjhevia’dan oluşan uluslararası grubun katılımı ile Denizli’de ilk çalıştay başlamış oldu.

Sabah Denizli Valisi Yavuz Erkmen’in Denizli’nin geleceği ile ilgili düşündüklerini açıkladığı ilk toplantının akabinde gruplar proje alanlarını gezdiler. Daha sonrasında Denizli Belediye Başkanı Osman Zolan ile önceki belediye başkanı ve Denizli milletvekili Nihat Zeybekçi dönüşümü hakkında alınacak stratejik kararlarla ilgili ilk fikirlerini açıkladılar.

Bu noktada sadece kentin fiziksel olara dönüşümüne vurgu yapıldığı düşünülmemeli; tam şu anda kamu sektörü, özel sektör ve sivil sektörden aktörler belediyenin toplantı odasında mimarlara ve planlamacılara bu dönüşüm sürecinden bekledikleri şeyin ne olduğunu anlatmak için toplanmış durumdalar.

Açıklık ve katılım anlamında bunun bir kırılma noktası olduğunu söylemek burada önemli. Zira kent yönetiminde uzun süredir aranan şeffaflığın tohumları yavaş yavaş atılmaya başlanmış gibi gözüküyor.

Etiketler

1 Yorum

  • suleyman-boz says:

    “Denizli Yol Haritası” olarak adlandırılan ve stratejik 7 gelişme alanı hedeflenen kararların “7T” olarak da adlandırılan hedefler içinde yer alan Molladeresi, Kirişhane ve Çatalçeşme odak noktaları ile ilgili Denizli Belediyesi Danışma Kurulu’nda yapılan çalışmalar iyi niyetli ama yetersizdi.

    Şöyle ki bu 3 bölge için katılımcılara toplamı 10’ar dakika zaman ayrılması konunun “Mış gibi” yapıldığı kaygılarını doğurmadı değil!.. Belki de ileride “Danışma kuruluna danıştık” mazaretleri için öylesine bir oturumdu. Oysa her bir bölge için değil 10 dakika, 2-3 gün paneller yapılması gerekecek önemde bölgelerdi bunlar. Fakat Arkitera’nın haberlerinden anlaşılıyor ki nasıl ve hangi kriterlere göre seçildiği hakkında doyurucu bilgilerin açıklanmadığı Tasarımcı Gruplar’ı etkileyecek, yönlendirecek verilerin, hayallerin, önerilerin başka toplantılarda yapılmış olduğu anlaşılıyor.

    İşin bu tür ilişkiler yönü bizim konumuz dışında, sadece şu konuya dikkat çekmekte yarar var: Bundan 30 yıl önce de Denizli’ye “Hariçten “bakan, uzman, çağrılmış ve o zamanın yerel egemenlerince, seçilmiş tasarımcıların Kirişhane’nin hemen güneyinde “Üçgen Çarşısı” olarak adlandırılan bölgeye yaptıkları o “Yapıştırma” projeyi Yol Haritası’nın yönlendiricilerinin, lokomotiflerinin ve bu işin yetkililerinin bir türlü görmek istemeleri Denizli’de yeni yol kazalarına davet olarak algılanmaktadır.

    Üçgen Çarşısı’nın 30 yılda hiç verimli olmamış bir çöküntü alanı olarak kurtarılmayı beklediğini bu Tasarımcılar, yerel yöneticiler bilmiyor galiba!.. Korku filmlerine plato olarak kullanılabilecek bu bölge ortadayken, Kirişhane’ye yeni, yine hariçten “Yapıştırma” projelerin hayalinin sorgulanması gerekir.

    Şunun da bilinmesi gerekir, Belediye 3-4 yıl önce Kirişhane’yi içkili mekanlar bölgesi olarak belirlemişti. Geçen sürede basında “Kırmızı sokaklar” adıyla anılan bu bölgede bir gelişme, animasyon görülmedi. Bir mayalanma olmadı. Önceki başkan olduğu iddiasında.. Madem öyle neden Kirişhane bölgesi yeniden yukarıdaki çalışmanın konusu bunun da açıklanması gerekir..

    Denizli’de bu tür çalışmaların karşılık görebilmesi, benimsenebilmesi için Kente “Hariçten bakmayan”, kenti “Taşralı, yolunacak horoz” gibi görmeyen yaklaşımlara gereksinim vardır. Kentin tarihini, yaşama biçimini, sosyolojisini, ticaretini, yaşama alışkanlıklarını, gecesini, gündüzünü iyi bilen uzman kişi ve STK temsilcilerinden oluşan, adeta bir jüri görevi üstlenecek bir kontrol organı ile bu çalışmaların yanlış yollara sapması önlenebilir.

    Bizim gördüğümüz kadarı ile “Denizli Yol Haritası” yeni yol kazalarına gebedir.
    Bu süreçte birileri projeler tasarlayabilir, o projeler uygulanabilir.. Ama gün gelir yapılan o yerlere keçi bile bağlamayı istemezsiniz.
    Üçgen Çarşısı örneği, Denizli 2. Sanayi bu dediğimize 2 çarpıcı örnektir.

    Seçilen bu tasarım ekiplerinin Denizli’yi anlayabilmeleri ve bölgelerini planlayabilmeleri için değil 10 dakika, değil 2 gün kentte bulunma, 20 yıl burada rahle-i tedrisattan geçmeleri yeterli olur mu siz karar verin!..

    Evet, Denizli İstanbul’dan ve Avrupa’dan gelişmekte olan bir kent olarak görünüyor.. Bu kentin gelişme istidadı, enerjisi, artı değerlerinin yönlendirilmesi, planlanması düşünülürken lütfen daha dikkatli, özenli olalım. Anlık, konjonktüre bağlı müdahalelerden kaçınalım.
    Bir ay sonra, karakucak yapılan tasarımlar önüne serildiğinde Danışma Kurulu’na bu sefer kaç dakika verilecek acaba?
    Şu konu da dikkatlerden kaçırılmalıdır, yarışma, çalıştay ya da başka yöntemlerle elde edilen projelere Belediye ya da Vilayet yetkilileri sadık kalacak mıdır? Bu tahhüdü verebiliyorlar mı? Ortada arkitera katılımcılarının da çok yakından izlediği bir Denizli Hükümet Konağı Yarışma Projesi garabeti varken, yarışma projesinin ve çevrsinin nasıl “Kuşa çevrildiği” belli iken bu tür çalıştay, danışma kurulu, seçilmiş tasarımcılar vs. yöntemleri ile nereye varılacağı üzerine de kentlinin peşin hükümlerini değiştirmek epey zor olacağa benzer..

    Biz bu kentte yaşayan sorumlu bir birey olarak belki de bir “vakanuvist” hassasiyeti ile kent arenasında ortaya konan oyunu izlemeyi sürdüreceğiz..

    Hayırlısı olması temennilerimizle..

Bir yanıt yazın