En gelişkin bölgemizi yıkan büyük depremin 12'nci yıldönümünde medyadaki programları izlediniz mi? Uzmanların açıklamalarından çıkan özet şu: "Eski tas, yeni hamam.."
17 Ağustos 1999’daki 7.5’lik sarsıntının felakete dönüşmesinde başlıca nedenler şunlardı:
1- Plansız yapılaşma ya da şehirciliği ve yer bilimlerini hiçe sayan “sözde” planlı yapılaşma.
2- Denetimsiz inşaat ya da denetim adına hiçbir şeyin yapılmadığı “sözde” kontrollü yapılaşma.
3- Betonarmenin cahilce egemenliği ya da en basit kulübenin bile betonarmeyle inşa edilmesi…
Böylece on binlerce insanımız (kesin kayıp sayımız hâlâ bilinmiyor) ağır beton tabliyelerin altında ezilerek yaşamlarını yitirdiler.
Bu nedenlerin giderilmesi için 12 yılda nelerin yapıldığına gelince:
1- Plansız kentleşme ya da şehirciliği ve yer bilimlerini hiçe sayan sözde planlı yapılaşma, “torba kanunlar”daki yeni düzenlemelerle artarak sürüyor.
2- Yapı denetimi bu işin ticaretini yapan şirketlere havale edildiğinden, para kazanmak için her türlü dalaverenin döndüğü “sözde” kontrollü yapılaşma almış başını gidiyor.
3- Betonarmenin cahilce egemenliği öyle düzeydeki, depremde çökmeyen eski ve geleneksel yapılar bile yıkılarak betonarmeyle sözde restore ediliyor…
Geçen süreçte kimi küçük depremlerdeki can kayıplarının da çöken betonarme tabliyelerden meydana geldiğini hâlâ kimse umursamıyor. Depremden sonra “korku”yla azaltılan yapı yükseklikleri yeniden çoğaltıldı. Herkes “Türkiye gerçeği”ni değil, Japonya’daki tsunamiyi konuşur oldu…
İşte bu durumu “eski tas, yeni hamam” olarak özetlemek, belki de en gerçekçi değerlendirme değil mi?
Nedeni belli
Peki, “yeni hamam”da neden hâlâ eski ve delik deşik taslarla yıkanıyoruz?
TBMM özellikle 2000’lerden bu yana yasama rekorları kırıyor. Buna karşılık kentleşmede “şehirciliği gözeten planlama” disiplini; yapı denetiminde ticari amaçlar yerine “kamusal sorumlulukların önemsenmesi”; inşaatlarda depreme dayanıklı “geleneksel sistemlerin geliştirilmesi”; böylece insanları öldürmeyen “hafif”leştirilmiş tabliyeleri sağlayacak yasal ve teknik düzenlemeler neden yapılmıyor?
Yanıtı açık ve kesin. Bütün bu önlemler inşaat ve emlak rantını “kısıtlayan” kurallar getireceğinden, ekonomimizi aynı rantlara tutsak kılan siyaset, yeni hamamında “tas değiştirmek”ten asla vazgeç(e)miyor.
Son zamanlardaki imarla ilgili tüm düzenlemelere bakın. Yaklaşan büyük depremin bilançosunu tahmin etmek falcılık olmayacak. Yazık bu ülkeye, yazık insanlarımıza ve hepimize…
(Depremden neden ders almadığımızı bu akşam 20.30’da Ulusal Kanal’daki İmar Dosyası’nda Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu’yla konuşacağız.)