Dünya genelindeki mimari proje enflasyonu mimarları sakin ve dingin temalara yönlendirdi. Mimarlar artık doğal ve ekolojik malzemelerin yanı sıra renklerde ve çizimlerde dinlendiren temaları alışveriş merkezi, müze gibi projelerde tercih ediyor.
21. yüzyılın mimari çılgınlığı mimarları dinginlik temasına yöneltti. Dünyanın en kalabalık şehirlerinden en sakin şehirlerine kadar her yerde mimari bir akımdan yola çıkılarak hayata geçirilen projeler mekânları o kadar heraketlendirdi ki artık enerjiyi biraz düşürme vakti geldi. Yükselen plazalar, sayıları her geçen gün artan müzeler, okullar, alışveriş ve yaşam merkezleri mimarları artık sakin bir tema aramaya yöneltti. Bu da hem renkleri sadeleştirdi hem de mekânların ruhunu dinginleştirdi. Mimarlar artık insanların gözüne batan renkler ve canlı temalardan uzaklaşarak her geçen gün kalabalıklaşan ve insanı yoran şehirlerde dinlendiren ve huzur veren temalara yöneldi. Bu nedenle doğal malzemeler de artık yeterli olmayınca çizimler dinginleşti, renkler ise yumuşadı. Artık şehirlerde en canlı değil en sakin mekânlar aranır hale geldi.
Mad Mimarlık tarafından Moğolistan’da yapılan Ordos Müzesi bir sanat müzesini içeriyor. Moğolistan’ın geleneksel mimarisi örnek alınarak yapılan proje daha tamamlanmadan bir filme de ev sahipliği yaptı. Planlaması 2005 yılında yapılan, o yıldan bu yana da inşaatı ve geliştirmesi devam eden projede akılcı ve geometrik kurallar ön plana alındı. Geleneksel bir müzeyi modern ve genç çizgilerle yorumlayan mimaride güneş ışınlarından maksimum derecede faydalanmak için artık olmazsa olmaz haline gelen güneş panellerinin yanı sıra soğuk iklimi dayanılabilir hale getiren teknolojiler de göz ardı edilmedi.
Son yıllarda modern sanat müzeleri mimarların en çok iş yaptığı alanlardan biri haline geldi. Neredeyse yaşam alanları kadar çok talep gören müze projelerine bir yenisi de Berkeley’de ekleniyor. Berkeley Art Museum (BAM) adını taşıyan bu proje modern müzeciliğe yeni bir yorum getirmeyi hedefliyor. New York merkezli Diller Scofidio + Renfro Mimarlık tarafından hayata geçirilen proje Kaliforniya Üniversitesine bitişik mimarisiyle de dikkat çekiyor. Üniversite ile iç içe yapılan sayılı müze projelerinden biri olacak Berkeley’de öğrenciler sanatın içinde eğitim görecek. Berkelet Sanat Müzesi üniversiteye bitişik yatay mimarisi ve art deco tarzıyla dikkat çekiyor.
Yeni nesil alışveriş merkezlerinin (AVM) şehirlerin sosyal hayatında önemli bir rol oynadığını bilen mimarlar artık AVM projelerini de buna göre şekillendiriyor. Rojkind Mimarlık tarafından İngiltere’nin Liverpool şehrinde hayata geçirilen bu alışveriş merkezi projesi ise bu düşünceden hareketle yapıldı. 32 bin metrekare kullanım alanına sahip olacak bu proje şehrin 164 yıllık ilk çok katlı alışveriş merkezinin yerine yapılacak olması açısından ayrı bir önem taşıyor. Şehirde halka açık alanların giderek azaldığını gören Rojkind mimarları AVM’nın etrafında halk için açık alanlar oluşturup şehrin önemli bir bölümünü kapsayan otoparkları için kapalı alanlara hapsettiler. Projenin en karakteristik özelliklerinden birini ise şehrin keskin köşeli mimarisine karşın yuvarlak bir mimarinin seçilmesi oluşturuyor.
Güney Kore’yi mimari arenada yükseklere taşıyacak olan Busan Opera House projesi uzun zamandır mimarların gündemini meşgul ediyor. Yatırım için çizilen sayısız mimari projeye her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Son olarak Solus4 Mimarlık tarafından çizilen bu proje ise bölgeyi en iyi temsil edebilecek projelerden biri olarak yorumlanıyor. Solus 4 Kore’nin sahil kentlerinden biri olan Busan’da hayata geçirilecek ve şehrin toplanma alanı haline gelecek proje için orkide temasından yola çıkıyor. Kaligrafi ve resim sanatından eserlerin de kullanıldığı projenin cephesinde doğal malzemeler ile dingin renklere yer verildi.