İnsanın doğa üzerinde en büyük tehdit haline geldiği noktada, Jardin de la Réciprocité bizlere insanın doğa olmadan var olamayacağını hatırlatıyor.
RIOS tarafından International Garden Festival of Chaumont-sur-Loire için tasarlanan Jardin de la Réciprocité, totemler şeklinde yerleştirilmiş aynalarla ve su dağıtma noktalarının serpiştirilmesiyle, ziyaretçileri doğa ve insanlık arasındaki ilişkiyi düşünmeye davet ediyor.
Bahçenin girişinde, iki sıra halindeki aynalar birbirine dönük olup riski almaya hazırlananların görüntülerini yansıtıyor. Bu “Yansıma Portalı”nın arkasında, ayrılığın ve sihrin arasında, “Simbiyoz Ormanı” uzanıyor.
Temel ihtiyaçları karşılayan bir orman olarak tasarlanan bahçe çoğunlukla tıbbi ve kutsal bitkilerden oluşuyor ve bu bitkilerin bir kısmı yok olmanın eşiğinde. Üvez, İtalyan kavağı, gingko, mürver ağacı ve arpa türleri dahil olmak üzere, kültürel ve coğrafi sınırlara rağmen çeşitli türler dayanıklılıkları için seçilmiş.
“Karşılıklılık Çemberi” bahçenin kalbinde yer alıyor. Havuz, her ziyaretçinin kendilerine eşlik edenlerle beraber doğayla çevrelenmiş kısmi yansımalarını gösteren ayna totemleriyle çevrelenmiş. Burada, insan doğayla birleşiyor.
Artık onların dünyanın merkezi olduklarına şüphe yoktur. İnsanın varlığı nerede biter? Doğa nerede başlar?
İnsanoğlu ve doğa arasındaki bağ, mutualist bir ilişkiye dayanıyor. Dünya’nın yaşam döngüsünü yeniden dengelemek istiyorsak, bunun yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.