MoMA PS1'da 15'inci Genç Mimarlar Programı'nın bir parçası olarak açılan üç katlı kule Hy-Fi, inşa edilmekten ziyade yetiştirilmiş diyebiliriz.
Geçici enstalasyonun tuğla ve harçtan oluşma yapısının temeli, A+ ödüllü The Living’in mimarı David Benjamin’in tasarladığı bir malzeme. Bu malzeme endüstriyi temelden değiştirebilecek doğada çözülebilen bir içeriğe sahip.
Benjamin malzemenin oluşturuluşunu Architizer’a şöyle anlatıyor: “Tuğlaları, doğranmış atık mısır saplarını ve bu sapları birbirine kaynaştırmak için kullanılan mantar kökleri olan canlı miselyumları birleştirerek oluşturduk.”
Karışım, ortaklarıyla beraber gece saat 03:00’te icat ettikleri özel bir kalıpta birbirine kaynaştırılmış. Mimar, hafif olan bu malzemenin gücünü test ettirmek için Colombia Üniversitesi’nde bulunan geniş kapsamlı bir test makinesine çeşitli boyutlarda örnek göndermiş. “George Washington Köprüsünün kablolarını test eden laboratuvarın aynısı.” diye açıklıyor Benjamin. “Test makinesi malzemeyi eziyor ve çekiyor. Yapı mühendisleri çıkan verileri tüm binanın dijital bir modeline uyarlıyor ve bu da bize yapının şekli için malzemenin yetrince güçlü olup olmadığını gösteriyor.”
Sonuç, büyüleyici ve dalgalı bir yapısı olan, fırtına gücündeki rüzgarlara olduğu kadar Genç Mimarlar Programının yaz partilerine de dayanıklı bir bina. Eladio Dieste benzeri kulelerin kenarları enstalasyonun içinin ışıkla dolmasını sağlayan ve yine gece saat 03:00’te geliştirilen, hiper-yansıtıcı malzemelerle kaplanmış.
New York’un nemli yaz iklimi soğuk havanın alttan alınıp sıcak havanın üstten dışarı atıldığı bir sistemle etkisiz hale getirilmiş. Mısır ve mantar bazlı doğada çözünebilir tasarımın 7 Eylül’de doğaya geri dönmesi planlanırken, Benjamin, bu malzemenin gelecekteki yapı inşaatlarında daha çok yer bulacağını düşünüyor.