Başbakan'ın 'çanak çömlek' olarak nitelendirdiği kazıları İstanbul ve dünya tarihini değiştirdi. Marmaray'daki 'gecikme' ise kazılarla ilgili değil.
Başbakan Erdoğan daha önce 2011 yılında söylediği Marmaray projesindeki arkeolojik kazılar için “Çanak çömlekle bize kaç sene kaybettirdiler” sözünü Kızılcahamam’da il ve ilçe başkanları toplantısında yineledi. 2004 yılında başlayan Yenikapı arkeolojik kazı çalışmalarında bugüne kadar 35 batık, 38 bin envanterlik (müzelik) eser bulundu. Dünyanın en eski neolitik dönem ahşap kullanım aletleri gün yüzüne çıkarıldı. Herşeyden önemlisi Avrupa medeniyetinin temellerinin İstanbul üzerinden geçiş yaptığı ve şehir tarihinin 8500 yıl geriye gittiği belirlendi. Üstelik arkeolojik kazılar Marmaray hattının yapılmasının geciktirdiği de doğru değil. Yenikapı’da hattın inşaatı arkeologlar tarafından 2009 yılında teslim edildi. 4 yıldır banliyo hattının inşaatı buna rağmen bitirilemedi. Ancak fatura arkeolojik kazılara çıkarıldı.
Ulaştırma Bakanlığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan ve Türkiye ‘nin en büyük raylı toplu ulaşım ağını oluşturan Marmaray ve metro projeleri kapsamında Üsküdar, Sirkeci ve Yenikapı’daki istasyonların inşası sırasında yapılan kazılarda açığa çıkan arkeolojik bulgular üzerine İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü başkanlığında 2004 yılında bilimsel düzeyde kazılara başlandı. Önce hattın geçeceği güzergâhta başlayan kazılar, burgu makinasından önce ana kayaya kadar inildi. Daha sonra istasyon yapılacak geniş alanda kazı çalışmalarına devam edildi.
2009’da peyderpey arkeolojik kazıları bitirilen yerler Marmaray projesi için terk edilmeye başlandı ve 2010 yılının başında tamamen hat proje inşaatı için terk edildi. Marmaray Projesi için Üsküdar’daki kazılar 2007 yılında, Sirkeci ise 2010 yılında arkeolojik kazılara tamamlanarak ulaştırma DLH’ya teslim edildi.
Yenikapı’da 58 bin metrekare alanda deniz seviyesinin 3 metre üzerinde çalışmalar başladı. İstanbul tarihinin en kapsamlı arkeolojik kazılarında eksi 1 metre ile eksi 6.30 metre arasında, Erken Bizans Dönemi’nin en büyük limanı olan Theodosius Limanı gün ışığına çıkarıldı. Marmaray kazı alanında 13, metro kazı alanında 22 olmak üzere değişik ölçü ve tipte 5-11. yüzyıllara tarihlendirilen 35 batık tekne bulundu. Kadırga tipi batık ortaçağ için dünyada bir ilkti. Bu kadar çok batığın bir arada bulunduğu ve toprak tarafından korunan başka bir arkeolojik alanda dünyada yok.
Theodosius Limanı’nın altında devam eden kazılar sırasında, günümüz deniz seviyesinin yaklaşık 6.30 metre altında neolitik döneme rastlandı. Urne tipi bir mezar alandaki arkeologları heyecanlandırdı. Dünyanın gözü Yenikapı’ya çevrilmişti. Neolitik dönem yaşam izi çamurun içinde belirmişti. Ardından kano küreği, bir başka urne tipi mezar derken 8500 yıllık ilk insan mezarı bulundu. İstanbul tarihiyle ilgili ezber bozuldu. İstanbul’daki yaşam izleri 4500 yıl geriye gitti. Kalıntıların çevresinde büzülmüş pozisyonda (Hoker) ve urne gömüler arkeoloji dünyasını ayağa kaldırdı. 2011 başlarında Yenikapı Metro kazı alanı içinde neolitik dönem mezar mimarisi içinde nadir görülen ahşap kullanımı ile karşılaşıldı. Ok, yay, kano küreği gibi buluntular dünyanın en eski ahşap eserleriydi. Unik özellikteki bu eserler tüm dünyada büyük ses getirdi.
9 yıldır süren kazılarda neolitik dönemden başlayıp kesintisiz olarak günümüze kadar ulaşan ve kent tarihine ışık tutan 38 bin envanterlik eser belgelendi. 40 bin kasa da ‘çanak çömlek’ var. Çalışmalarda ayrıca antik kent Theodosius Liman kalıntıları ile neolitik kültür katı arasında tabakalaşmış deniz dolguları, Marmara’nın son 10 bin yıl içinde geçirdiği değişimlerin anlaşılması açısından çok önemli bulgular sundu.
Kazılarda neolitik dönem İstanbul’unun ilk yerlilerine ait ayak izi tespit edildi. Neolitik dönem (MÖ 5500 – 8000) insan ayak izlerinin sayısı 390’ı buldu. Arkeologlar ”Dere yatağı olduğu için zemin çamurlu. Daha sonra kuruyup kalıp şeklinde kalmış. Kısa bir süre sonra da derenin taşması ya da birden bastıran selin getirdiği mille, dere kumuyla üzerleri kapanmış. O izlerin içinden hep kumları fırçayla tek tek temizleyerek çıkarıyoruz” dedi. Ayak izlerinde en büyük ayak ölçüsü 42 numara. 35 numaradan başlayarak 42’ye kadar her numaradan ayak izi bulunuyor. Diğer yandan ayak izlerinin birbirinin üzerinde olmaması da arkeologların yorumuna göre ‘törensel bir toplanma yeri duygusu’ veriyor. Ayaklarında sandalet ya da deriden yapılma ayakkabı olduğu tahmin ediliyor. Dünyada bu kadar eski ve bu kadar çoğu birarada bulunan başka ayak izi yok.