Dünya Üzerindeki En Çevreci Ticari Yapı: Bullitt Center

The New York Times'taki Bryn Nelson imzalı haber, Capitol Hill'de yer alacak olan ve tüm bölge tarafından heyecanla beklenen, 6 katlı ofis binası Bullitt Center'ı ele alıyor.

Önümüzdeki yılın sonlarına doğru tamamlanması planlanan, mimari tasarımı Miller Hull’a ait olan yapının Dünya üzerindeki en çevreci ticari yapı olması hedefleniyor.

30 milyon Dolar’lık bir bütçeye sahip olan projenin, çevre dostu tasarımı ve inşaat teknikleri ile bir emsal oluşturmasının yanı sıra sürdürülebilir kalkınma konusunda global bir lider olarak Seattle’ın konumunu güçlendirmesi amaçlanıyor.

Bullitt Center, tüketeceği enerjiden çok daha fazlasını üretme ve karbon salımının sıfır olması gibi niteliklere sahip. Kendi suyunu temin eden bina, yaklaşık 190 litre yağmur suyu depolama kapasitesine sahip. Öte yandan geliştiriciler tarafından oluşturulan 362 adet yasaklı yapı malzemeleri tablosu içinde risk bakımından kırmızı listede bulunan kurşun ve kadmiyum gibi maddeleri kesinlikle içermiyor.

Bullitt Center ilk bir yıllık kullanım süresinin ardından kendi yeterlilik testini geçmeyi becerebilirse, Uluslararası Yaşayan Gelecek Enstitüsü tarafından “Yaşayan Bina” sertifikası ile onurlandırılacak.

Şimdiye kadar sadece 3 binanın “Yaşayan Bina” sertifikası almış olması, enstitünün kriterlerinin ne derece zorlu olduğunu kanıtlıyor ve bu gruba dahil olmak su, enerji, sağlık, malzeme, konum, estetik gibi kategorilerin tamamında başarıya ulaşıldığını gösteriyor.

Büyük çınar ağaçlarının bulunduğu parkta yükselen binanın geniş kenarlıklı fotovoltaik çatısı, yaz aylarında güneşten enerji üretimini sağlamayı ve kışın yıl sonuna kadar enerji ihtiyacını karşılamayı hatta bir sonraki yıla da aktarmayı olanaklı kılacak şekilde tasarlanmış.

Seattle, klimatik özellikleri bakımından ele alındığında, bu yeni ofis binasının bu kadar çok enerjiyi nasıl üreteceği konusunun tartışma yaratacağı beklense de verimliliğinin ve azalan enerji tüketiminin bu durumu dengeleyeceği öne sürülüyor. Her şeyin ötesinde şehir yönetiminden alınan özel izin doğrultusunda kaldırımın bitiş sınırına kadar uzanan solar panellerin ihtiyaç duyulan enerjiyi sağlayacağı belirtiliyor. Binanın enerji verimliliğini arttırmak ve güneş ışığından mümkün olduğunca çok faydalanmak için pencere ve tavan yükseklikleri oldukça uzun tutulmuş. Ancak binanın mevcut yüksekliğine yaklaşık 2,7 m daha ekleyen bu uygulama komşu apartmanların tepkisine yol açmış.

Planlandığı üzere Bullitt Center’da duş ve lavabo için kullanılacak olan sular, yağmur suyunun biriktirilip işlenmesi ile elde edilecek. Oluşacak olan gri su ise filitrelerden geçirilip arıtıldıktan sonra “eko-çatı”nın ve peyzaj bantının sulanmasında kullanılacak. Binada toplanan lağım suları ise dışarıya sevk edilmeden önce arıtılıp kompostlanarak suni gübre haline getirilecek.

Bullitt Vakfı’nın kurucusu ve çevreci bir aktivist olan Denis Hayes ile Bullitt Center’ın geliştiricisi Chris Roger projenin iki kilit ismi.

Binanın geliştiricisi Chris Roger, Bullitt Center’ın su kalitesini şehir otoritelerine kanıtlayabilmek için epey uğraştıklarını, tüm önlemlere ve analizlere rağmen binanın yedek su kaynağı için şehrin su şebekesine bağlı kalacağını belirtiyor.

Binanın finansmanı ve uygulaması esnasında karşılaşılan sorunlar bununla da sınırlı değil. The Bullitt Vakfı, yaşam ömrü ortalama 40 yıl olan ve birçok ticari binanın yapımında kullanılan malzemeler yerine yaşam beklentisi 250 yıl olan çelik, beton ve ahşap malzemelerin kullanılması için binanın tasarımcı firması Miller Hull ve ortaklarına karşı büyük bir mücadele vermek zorunda kalmış.

McLennan’ın görüşü ise finansman aşamasında karşılaşılan zorluklara rağmen yaşayan binaların ilerleyen zamanda sağlayacak olduğu katma değerin bu yorgunluğu karşılayacağı yönünde.

6 katlı Bullitt Center’ın ilk 4 katı için ön kiralama işlemleri şimdiden başlamış durumda. Binanın yüklenicisi Schuchart Corporation, Bullitt Center’ın diğer LEED sertifikalı binalara kıyasla kiracılarına çok daha fazla verim sağlayacağını belirtiyor. Bunun yanında bina camla çevrelenmiş olan ve 4. kata kadar uzanan merdiven boşluğu sayesinde Doğu Madison Caddesi boyunca harika bir manzara sağlıyor. Böylece tasarımcılar, asansör yerine merdivenle çıkmyı tercih eden kiracıları ödüllendirmiş oluyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın