Mehmet Ali Uysal’ın ‘Ten’ adlı çalışması dünyanın en iyi 10 kamusal alan yapıtı arasında.
Daha önce Çin, Almanya, Lübnan ve Hong Kong gibi birçok ülkede izleyiciyle buluşan Mersinli sanatçı Mehmet Ali Uysal bu kez Londra’da. Açılışı bu hafta Pi Artworks sanat galerisinde gerçekleşen sergide mimari ve insan vücudundan esinlenen yapıtlar, dünyanın dört bir yanından koleksiyonerlerin ilgisini çekiyor.
Geçen yıl Trabzon’da alay konusu olarak yerinden kaldırılan “Skin” (Ten) adlı başyapıtının geçenlerde İngiliz The Independent gazetesi tarafından Dünyanın En İyi 10 Kamusal Alan Yapıtı arasında gösterilmesiyle gözlerin üzerine çevrildiği heykel sanatçısı Uysal’la Londra’daki sergisi ve çalışmaları hakkında konuştuk.
Daha önceki sohbetlerimizde Hacettepe Üniversitesi’nde heykelcilik bölümünde okuldan atıldığını söylemiştin. Bugün Londra’dasın, işlerin uluslararası koleksiyonlarda. Geldiğin noktayı nasıl değerlendiriyorsun?
Bir değil, okula 3 kez yeniden başladım. Yaptıklarımın “heykel” olmadığını söylüyorlardı, benim bile inandığım zamanlar oldu buna. İşlerimi hediye etmek istediğim insanlar oldu, kimse almadı. Duvarı delmek yasaktı okulda, hocalar başımda bekliyorlardı bir delilik yapmayayım diye. Bir gün geldi ve yaptım. Ya tekrar okuldan atılacaktım ya da her şey başka olacaktı. Ve bugün buradayım.
Türkiye’de bunlar olurken bir yandan “Ten” adlı heykelin Belçika’da, Fransa’da, ABD’de parklara, şehir merkezlerine dikiliyor. The Independent “Özgürlük Anıtı” ve Michelangelo’nun “Davud”unun bulunduğu sıralamada seni üçüncü gösteriyor. Değişik bir durum olsa gerek… Türkiye’de sanatçıların değerinin bilinmediğini söyleyebilir misin? Bu farklı yaklaşımı neye bağlıyorsun?
Artık kabullendim, bunu Türkiye’nin içinden çıkılmaz durumuna bağlıyorum. Çin’de, Dubai’de, Berlin’de, Hong Kong’da sergilerim oldu, bugün Londra’dayım. 20 yılın sonunda ilk kez bu yıl Ankara’da sergim olacak. Zamanında heykellerimi belediyelere sundum beğenmediler, yıllar sonra geçen yıl kopyası dikildi. Independent listeye alıyor, Türkiye’nin “ilk sanat gazetesi”nin yayımladığı Ankara’da oturan sanatçılar listesinde ismim yok. İstanbul Modern koleksiyonunda yokum, ama bir yandan Tate Modern ile görüşülüyor. Nuri Bilge Ceylan’ın filmlerini Türkiye’de az kişi izler, Cannes Film Festivali’nde ödüller alır. Artık “neden böyle” diye sorgulamıyorum.
Türkiye’de kamusal alan sanatını nasıl değerlendiriyorsun?
Ne yazık ki, öyle bir kültür yok bizde. Ancak figürler dikiliyor. Onlar da dikilsin tabii, ama en azından doğru seçilsin. Kayısısı meşhur deniliyor, kayısı heykeli dikiliyor. Yeterince önem verilmiyor.
Yapıtlarını hiç bilmeyen birine üç kelime ile nasıl ifade ederdin? Vermek istediğin bir mesajın var mı işlerinde?
Hiçbir yapıtımda başlık bile yok. Sartre’ın Giacometti heykelleri için dediği gibi: “Sanatçı ne yaptığını bilmez, biz biliriz.” Kırmızı bir tablo görür; kimisi aşk der, kimisi kan. İzleyici kendi yorumlasın, geçmişiyle yüzleşsin istiyorum. Londra’ya yolu düşenler “Block” sergisini 28 Mart’a kadar Pi Artworks’de görebilir.