Çok sayıda medeniyete ev sahipliği eden Hatay'daki kazı çalışmalarında gün ışığına çıkartılan eserler, mozaik koleksiyonu bakımından dünyada üçüncü sırada yer alan Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyor.
Yer darlığı yüzünden çok sayıda eserin depoda beklediği müzedeki soruna çözüm olması amacıyla mayıs ayında Reyhanlı ilçesi yolu Maşuklu beldesinde yeni müzenin temeli atıldı.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, ilk kez 1932’de bilimsel kazılara başlanılan Hatay’da çalışmaların henüz ilk yıllarında çeşitli ve kıymeti büyük olan tarihi eserler bulunması üzerine o dönemde Fransız idaresinde bulunan şehirde görevli Antikiteler Müfettişi Prost’un isteği üzerine, sancak dahilinde bulunan bütün tarihi eserlerin Antakya’da toplanarak bir müze kurulmasına karar verildi.
Günün modern müzecilik anlayışına uygun olarak Mişel Ecoşerde tarafından hazırlanan plan 1934’te uygulamaya konuldu. 1939’da inşaatı tamamlanan müzede üç bilimsel heyetin yaptığı kazılarda bulunan eserler toplandı. Hatay ana vatana katıldığında müze binası tamamlandı. Bu sırada kazılarla ve çeş itli şekilde elde edilen eserler de depolarda bulunuyordu. Bu tarihten itibaren eserlerin düzenlenmesi 9 senede tamamlandı, bu nedenle müze 23 Temmuz 1948’de Hatay’ın kurtuluş bayramında ziyarete açıldı.
Kentte 1932’de başlatılan kazı çalışmalarında gün ışığına çıkarılan eserlerin sergilenmesi için yapılan müze alanı yetersiz kalınca 1974’te ek inşaat çalışması yapıldı. Çalışmayla 5 olan teşhir salonu sayısı 8’e çıkarıldı.
Hitit, Helenistik, Bizans ve Roma dönemine ait eserlerin sergilendiği Hatay Arkeoloji Müzesi, mozaik koleksiyonu açısından Tunus’ta bulunan Bardo Müzesi’nden sonra ikinci sırada yer alıyordu. Geçen hafta Gaziantep’te Zeugma Mozaik Müzesi’nin açılmasının ardından üçüncü sıraya gerileyen Hatay Arkeloloji Müzesi’nde toplam 120 panodan oluşan mozaik yer alıyor.
Müzeye gelen ziyaretçiler mevcut mozaiklerin yaklaşık 960 metrekaresini görebiliyor. Yer darlığı nedeniyle yaklaşık 300 metrekarelik mozaik ise depoda bekletiliyor.
Asi Nehri’nin kenarındaki Cumhuriyet Alanı’nda bulunan müzede 18 bin 115 arkeolojik, 987 etnografik, 14 bin 412 sikke, 432 tablet, bin 412 mühür ve mühür baskısı, 2 arşiv vesikası, 73’de el yazması kitap olmak üzere toplam 35 bin 433 eser yer alıyor ancak yer sıkıntısı nedeniyle bunlardan sadece bin 425’i sergilenebiliyor.
Mozaik koleksiyonu açısından dünyanın üçüncü müzesi konumundaki Hatay Arkeoloji Müzesi’ni geçen yıl 27 bin 447’si yabancı, 94 bin 3’ü yerli olmak üzere 121 bin 450 kişi ziyaret etti.
MÜZENİN GÖZ ALICI MOZAİKLERİ
Müzede sergilenen eserlerden en büyük ilgiyi Okeanus ve Tethis, Talassa ile Mevsimler mozaikleri görüyor.
MS 4. asırda yapılan, eski adı Daphne şimdiki adı ise Harbiye olan beldede yapılan kazı çalışmalarında gün ışığına çıkarılan “Okeanus ve Tethis Mozaiği” müzedeki en önemli mozaikler arasında bulunuyor. Deniz tanrısı olan Okeanus, Gaia’nın (toprak ana) 12 Titan çocuklarından biri, Tethis ise deniz tanrıçası, Okeanus’un kız kardeşi. Denizin içerisinde ve deniz hayvanlarıyla beraber Okeanus ve Tethis’in arkada yer aldığı mozaiğin köşelerinde yunus balığı üzerine binmiş Eros motifleri görülüyor.
Harbiye beldesinde yapılan kazı çalışmalarında gün ışığına çıkarılan ve MS 5. asra ait “Talassa Mozaiği” de müzede ziyaretçilerin en çok dikkatini çeken eserler arasında bulunuyor. Mozaikte, sağ elinde bir kürek sol elinde de bir yunus balığı taşıyan çıplak Talassa’nın dalgalar arasında çırpınışı tasvir ediliyor. Göğsüne sarılan yılanın sol omzuna doğru uzandığı mozaikte Talassa gür saçları üzerinde ıstakoz kıskaçları taşıyor.
DOKUZ AYRI SAHNEDE “MEVSİMLER MOZAİĞİ”
Mevsimler Mozaiği, MS 2. yüzyılda yapılmış Roma devri eseridir. Harbiye’de yapılan kazı çalışmasında gün yüzüne çıkarılan ve müzede sergilenen mozaik, spiral şeritlerle birbirinden ayrılmış dokuz sahneden oluşuyor. Dört köşede mevsimleri temsil eden şahıslar, diğer bölümlerde ise Helenistik mitolojiden alınmış sahneler yer alıyor.
Mevsimler Mozaiği ile aynı salonda sergilenen ve MS 5. yüzyıla ait, Antakya’nın Narlıca beldesi çevresinde yapılan kazı çalışmasında bir banyonun döşemesi olarak bulunan Soteria Mozaiği de yine ilgi çeken eserlerden birini oluşturuyor. Soteria’nın dolgun vücutlu bir kadın olarak canlandırıldığı, başında yapraktan bir çelenk taşıdığı ve göğsünde Bizans üsluplu bir kolye bulunan mozaik de müze ziyaretçilerinin ilgisini çeken eserler arasında bulunuyor.
MS 4. yüzyılda Antakya’da inşa edilmiş bir evin oda döşemesi olarak bulunan Sarhoş Dionysos Mozaiği de müzede yer alıyor. Romalıların Baküs dedikleri şarap tanrısı Dionysos, mitolojide güzel renkli şarabın mucidi olarak biliniyor. Burada başında yapraklardan yapılmış bir çelenk taşıyan Dionysos ayakta duramayacak kadar sarhoş olduğundan yanındaki küçük Satyros’a dayanmaktadır. Elindeki kadehten dökülen içkiyi mukaddes hayvanı panter içmektedir.
Harbiye beldesinde yapılan kazı çalışmasında bulunan eserlerden biri de Khresis Mozaiği’dir. Khresis, Kral Agamemnon’un kölesidir. Fidyesi olan iki şehri (tepsinin içinde temsili olarak şehirlerin surları ve anahtarı yer alıyor) Agamemnon’a sunmaktadır.
ANTAKYA LAHDİ’NE ÖZEL SALON
Müzede özel bir salonda teşhir edilen Antakya Lahdi de görünüşü ve mimari yapısıyla dikkati çeken en önemli eserler arasında bulunuyor.
Arkeolojik literatürde Sidemara tipi lahit grubuna giren sanduka ve kapaktan oluşan 247 santimetre uzunluğu, 122 santimetre genişliği ve 120 santimetre de yüksekliğiyle görenlerde hayranlık uyandırıyor.
Sidemara, Konya Ereğli’si sınırındaki Anbararası köyünün antik adıdır. Lahdin yapıldığı mermerin Afyon yöresindeki Synnada (Şuhut) ve Dokimeion (İncehisar) mermer yataklarından çıkarılmış olduğu tespit edilmiştir. Sidemara tipi lahitler Roma İmparatorluğu döneminde moda olmuş ve Anadolu’nun birçok yöresinde de kullanılmıştır.
Sanduka ve kapaktan oluşan lahit, Antakya’nın Harbiye Caddesi Kışlasaray Mahallesi’nde sit sahası içerisinde bir temelin hafriyatında bulundu. Lahitte Alpin ırkından olduğu anlaşılan biri erkek ikisi kadın üç erişkin iskeleti ile bazı küçük buluntular açığa çıkarıldı. Lahdin MS 3. yüzyılda yapıldığı tahmin ediliyor.
Arkeoloji Müzesi’nde mozaik ve lahitlerin yanı sıra İmparator Lucius Verus’un heykeli dikkati çekiyor. MS 2. yüzyılda yapılan eser, Samandağ ilçesindeki kazı çalışmasında gün ışığına çıkarıldı.
DEPODAKİ ESERLER YENİ MÜZEDE SERGİLENECEK
Müzede mozaik, lahit ve heykellerin yanı sıra sikke, mühür ve ç eşitli dönemlere ait ev eşyaları ile aslanlı sütun kaideleri ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Yer darlığı yüzünden çok sayıda eserin depoda beklediği müzedeki soruna çözüm olması amacıyla mayıs ayında Reyhanlı ilçesi yolu Maşuklu beldesinde yeni müzenin temeli atıldı. Aynı anda 800 kişinin gezebileceği, 10 bin 700 metrekarelik sergi alanına sahip olacak yeni müzede, depoda bekletilen eserler de ziyarete açılacak.
Yapımı sürdürülen müzede kütüphane ve arşiv salonunun yanı sıra otopark, toplantı salonu, gezinti yerleri ve spor alanları yer alacak.
1 Yorum
Bir haberde de “Dünyanın 2. büyüğü” idi. Önemli olan büyüklüğü değil niteliği… Böyle bir kampanya mı başlatsak acaba!