Dünya’nın En Gizemli Yapıları

Travel + Leisure, Dünya'nın en gizemli yapıları ile ilgili bir seçki hazırladı.

Esrarengiz olaylar birçok yerde karşımıza çıkabilir, eskide, modernde, çözülmemiş, açıklanamayan olanda..

Ama dünyanın en esrarengiz binaları hesaba katılması gereken önemli bir kuvvettir.

Travel + Leisure’nın seçtiği esrarengiz yapılar, ne hakkında tonlarca şey yazılmış Bermuda Şeytan Üçgeniyle ne de Mısır Piramitleriyle alakalı. Bu tuhaf orijinal yapılar az bilinir ve genellikle sır dolu olanlardır. Sonuçta esrar biraz da otantik olmalıdır.

Gizemli tanımımız daha geniş ve çeşitli. Bu listedeki bazı yapılar doğa tarafından canlı canlı yutulmuş gibi. Kumun yuttuğu fener ya da Meksika’da dağa gömülü bir kilise. Diğer yapılar ise mantığın sınırlarını zorlayan ya da yüzyıllar önce esrarengiz bir şekilde insanlar tarafından terk edilmiş yerler.

Renwick Hastanesi, Roosevelt Island, New York

Bu terkedilmiş çiçek hastalığı hastanesi, granit kaplamaları, bindirmeli parapetleri, mansard çatısı ile Gotham’ın korkunç tarihini anımsatıyor. Yüz yataklı hastane, önceleri korkunç hastalıklar yüzünden karantinya alınan göçmenleri barındırmış. Devam eden 4,5 milyon Dolarlık restorasyon projesi sonunda 2013 yılında halka açılması planlanıyor. Proje, site üzerinde dev kelebeklerin yerleştirilmesi konulu bir sanat projesini de içeriyor.

Loretto Şapeli, Santa Fe, New Mexico

Bu etkileyici Gotik dönem kilisesinin spiral merdivenleri zemin katı merkezi bir taşıyıcı olmadan çatı katına bağlıyor, metal yerine ahşap çiviler kullanılmış bu merdiven tam bir ahşap işi şaheseri.

Söylenenlere göre 1878 senesinde isimsiz bir marangoz ustası merdiveni yapmış ve parasını almadan ortadan kaybolmuş.

Buralara yolunuz düşerse, La Posada de Santa Fe’nin hemen köşesinde Victoria döneminden kalma bir konut, sanatla dolu bir pansiyona dönüştürülmüş, belki burada kalabilirsiniz. 100 numaralı oda eskiden sahibi olan Julia Stabb’ın yatak odasıymış, ve ruhunun buraya dadandığı söyleniyor.

Kolmanskop Diamond Camp, Skeleton Coast, Namibia

Portekizler Namibia’daki Elmas Kıyısını “cehennemin kapıları” olarak adlandırırken, yerliler ise bu bölgeyi, “tanrının kızgınken yaptığı alan” olarak kabul ediyor. Kıyı “iskelet” adını, balina endüstrisi dolayısıyla yapılan balina avlarının iskeletlerinin tüm kıyıyı kaplamış olmasından dolayı alıyor, bugün, 1.000’den fazla iskelet kalıntısı yağmalanmış ve bu bölge sonrasında terkedilmiş elmas kampları sebebiyle “elmas kampı” adını almış. Elmas madeninin yöneticisinin terk edilmiş evi, döküntüler arasında çöl kumları tarafından ele geçirilmiş .

Elmas avcıları zamanında bu bölgeye dadanmış. İlginç biraz da korkunç olan 1960 yılında balta ile kesilmiş kafatasları burada bulunmuş.

Bu bölgeyi ziyaret etmeye karar verirseniz diye; Namibia’nın tehlikeli tepelerinde çitalar ve aslanlarla bir safariye çıkılabilir ya da 3 saatlik manzaralı tur ile batık mayınlarla dolu İskelet Kıyısı’nı seyredilebilirsiniz.

Skara Brae, Orkney Islands, İskoçya

Daha önce bir Pictish Köyü olduğu düşünülmüş, bu devasa ve gizemli Skaill Sahilleri’nde yer alan Orcadian Köyü hala kazılıyor ve bize her gün Avrupa’nın -Kelt Dönemi sonrası- ile ilgili yeni bilgiler veriyor. Bu köy 5.000 yıllık alan Mısır piramitlerinden daha eski bir tarihe sahip.

Köy binlerce yıl önce kurulmuş olmasına ragmen, Skara Brae’de ki binalar iyi bir durumda kalabilmişler. Arkeologlar burada en son yaşayanların neden ayrıldıklarını bilmiyorlar ama birçokları bir felaket yüzünden terk edildiğine inanıyor.

Woodchester Mansion, Cotswolds, İngiltere

Taştan yapılmış yaratık bezemeli süslemeleriyle bu 19. yy’a ait Gotik konutun tepesinde bir kule var, ikonik öğelerle kaplı ve bal rengi kireç taşıyla yapılmış. İnşaatı sırasında, Katolik sahibi ölünce, 1873’te terkedilmiş.

Cadılar bayramı veya doğa üstü bir gece için çok uygun olan ev tenha ve derin bir vadidin ortasında konumlanmış.

2. Dünya Savaşı süresince, geçici askerler için morg olarak kullanılmış. Dedikodular koridorlarda gezinen hayaletlerin vardığından süphelenildiğini söylüyor.

Therme Vals, Vals, İsviçre

İsveç dağlarının yukarılarında terminal yolunun sonunda ki bu “termal banyo” Pritzker ödüllü Peter Zumthor tarafından tasarlanmış. Danseden kuvars levhalar minimalist ve yarı endüstriyel ama fazlaca ürkütücü görüntüsüyle, ıslakmış gibi görünen çarpıcı bir labirent yaratıyor.

Akustik bölme dar bir tünele giriyor ve duvarın titremesiyle saunadakilere unutulmaz işitsel bir deneyim yaşatıyor

Yaxchilán, Chiapas, Meksika

Bu belirsiz, 4. yy’dan kalma, Guatemala sınırında Usamacinta Nehri boyunca devam eden, sarmaşıklar tarafından ele geçirilmiş alanda maymun sesleri yankılanıyor. Meksika’nın diğer kalıntılarının arasında “turistlere serbest” bir alan olarak göze çarpıyor. Ziyaretçiler botlarla gelip labirente giriyorlar. Kireç taşından yapılmış binanın cephesindeki “Ay kafatası'”işlemeli, hükümdarlara ithaf edilmiş, alçıdan yapılmış dekoratif paneller binayı süslü kılıyor.

Yaxchilan 9. yy’da esrarengiz biçimde terkedilmiş, ama nehrin her tarafındaki kazıklar, bir asma köprünün kalıntılarıymış gibi görünüyor, ki asma köprü Batı Dünyası’nda çok daha sonra keşfedilmişti.

Rubjerg Knude Feneri, Hjørring, Danimarka

1900’lerde inşa edilmiş bu gözcü kulesi, kumun onu yutmaya başlamasıyla 1968’de terkedilmiş. 75 metre uzunluğundaki yapı, kum erozyonları sebebiyle muhtemelen önümüzdeki 10 yıl içinde tamamen kumun altında kalacak. Bu bilgi insana kumun altında bir yerlerde, birçok Antik Viking eserinin olabileceğini düşündürüyor.

Kule denizden en az 656 metre yukarda, 200 metre uzaklıkta inşa edilmiş, tüm kurtarma giririşmlerine rağmen, yıllar içinde kum onu tamamen yutacak.

San Juan Parangaricutiro, Michoacán, Meksika

1943’te Meksika taraflarındaki Michoacan’da meydana gelen volkan patlamasında, San Juan Parangaricutiro ve Paricutin köyleri tamamen lavlar altında kalıyor.

San Juan Parangaricutiro’nun tepesindeki haç kulesi o derece yıkıcı bir lavdan kurtulmuş tek alan, kilisenin sunağı tamamen yok olmuşken, kilisenin diğer tarafı hala girilebilir durumda.

Coral Castle, Homestead, Florida

1100 tonluk kireçtaşı kayalarından yapılmış bu yapı -Stonehenge’den daha büyük- Miami’nin hemen kuzeyinde, 1923-1951 yılları arasında , Edward Leedskalnin adında genç ve bekar bir adam tarafından, düğününden bir gece önce onu terk eden aşkı için yaptırdığı bir ev.

Peki bunun nasıl yapmıştı? Terkedilmiş bu adam belki de Piramitler’in sırrını biliyordu. Diğer detaylar ise; harç kullanılmamış olması, yapının fizik kurallarına meydan okuması, yıllardır bilim adamlarını şaşırtıyor.

National Library, Kalküta, Hindistan

Ziyaretçiler 250 yıllık kütüphanenin perili salonlarıyla ilgili uzunca bir süre konuştuktak sonra, 2010 yılında, penceresi, kapısı ve girişi olmayan saklı bir oda hakkında iyi niyetli bir gizem yaratıldı. 200 yüzyıldır kimse odaya girmemişti ama Milli Kütüphane’nin yetkilileri bu odaya girmek ,duvarı delmek için izin talep ettiler. 6 aylık bir araştırmanın sonunda, yetkililer arkeologların iddialarını haksız çıkarttı. Odanın ne bir işkence odası, ne bir hazine odası ne de bir mezar olmadığı anlaşıldı. Oda, binanın temelini güçlendirmek için daha bina yapılırken konan çamur dolu bir bloktu.

Porta Magica, Roma

Bu kalıntı tamamen dış mekanda bulunuyor, ancak Roma’nın Esquilino bölgesinde Piazza Vittorio’nun gizemini gözden kaçırmak çok kolay. “Porta Magica” (Sihirli Kapı) 17. yy’da yaşayan, metali altına dönüştürmeyi takıntı haline getiren Massimiliano Palombara’nın villasına giriş için kalan tek şey. Bir simyacı Palombara’ya formülü verir, ama Palombara onu okuyamaz. Ne yapacağını bilemez ve yerel bir simyacının geçerken bu dili tanıyıp, bu şifreyi çözebileceğini umarak tarifi evinin kapısına yazar. Formül hala orada durmaktadır, birilerinin gelip sırrı çözmelerini beklemektedir.

St. Mary Magdalene Kilisesi, Rennes-le-Château, Fransa

Bu klisenin gizemi Fransız yazar Dan Brown’ın romanlarında ele alınır. Bir inanışa göre, Bérenger Saunière, Rennes-le-Château köyünde 1900’lerde yaşamış bir rahip, 11. yy’da yaşamış bir tarikat olan Kathar’ların hazinesini bu ibadet evinde buluyor. Bu saklı hazinenin Romalılar tarafından MS. 70 yılında Kudüs tapınağından çalındığı söyleniyor.

Newport Kulesi, Newport, Rhode Island

Newport’un Touro Park’ının çevresinde yüzyıllardır dedikodular uçuşmakta. Bu bir gözlem evi miydi? Bir rüzgar gülü müydü? Kimse bilemiyor. 28 metre uzunluğunda ve 500 yaşında olduğu tahmin edilen yapı dünyadaki diğer eş değer örnekleriyle kıyaslanırsa, 5.000 yıllık Stonehenge’de dahil olmak üzere, ilginç şekilde konumlanmış ve mükemmel hizalanmış. Kimi arkeolojistler Kolombiya öncesindeki dönemde, Amerika’daki iletişim yöntemlerinin kanıtı olarak görülüyor.

Maunsell Sea Forts, North Sea, İngiltere

İngiliz Kraliyet Donanması tarafından 2. Dünya Savaşı sırasında inşa edilen bu esrarengiz Star-Wars kuleleri, şimdi Suffolk, İngiltere açıklarında, Sealand Prensliği olarak da bilinen Güney denizi civarında öylece terkedilmiş. Bu yalnız kuleler için, tuhaftır ki, kendi kendilerini ulus-devlet kabul eden Bates ailesi tarafından telif hakkı talep edilmiş.

Mont Sainte-Odile, Fransa

Fransa’nın uzağındaki Vosges Dağları’ndaki bu manastırda antika kitaplar kaybolmaya başlayınca, spekülasyonlar, insanları, hatta polisi bile, gizli geçitlerin olabileceğine inandırdı. Bu düşünce haklı çıktı, bir kütüphane araştırıldığı zaman, kimsenin haberdar olmadığı, ip halatlarla çatıya ve ortak alanlara bağlanan gizli bir geçit ortaya çıktı. Soruşturma açıldı ve hırsızın, bu gizli geçitleri gösteren eski bir haritayı ele geçirmiş bir öğretmen olduğu öğrenildi. Gizem -şimdilik- çözülmüş oldu.

Etiketler

Bir yanıt yazın