Dünyanın En Güzel Otelleri

Manly Pacific Sydney
Resmi orijinal boyutunda göster

Manly Pacific Sydney

Manly Pacific Sydney
Resmi orijinal boyutunda göster

Manly Pacific Sydney

Raffles Al Areen Palace Bahrain
Resmi orijinal boyutunda göster

Raffles Al Areen Palace Bahrain

Raffles Al Areen Palace Bahrain
Resmi orijinal boyutunda göster

Raffles Al Areen Palace Bahrain

Pulso Hotel

W Macau – Studio City
Resmi orijinal boyutunda göster

W Macau – Studio City

W Macau – Studio City
Resmi orijinal boyutunda göster

W Macau – Studio City

Nobis Hotel Palma

Nobis Hotel Palma

Cap d'Antibes Beach Hotel
Resmi orijinal boyutunda göster

Cap d'Antibes Beach Hotel

Cap d'Antibes Beach Hotel
Resmi orijinal boyutunda göster

Cap d'Antibes Beach Hotel

La Fantaisie

Mondrian Bordeaux Les Carmes
Resmi orijinal boyutunda göster

Mondrian Bordeaux Les Carmes

Mondrian Bordeaux Les Carmes
Resmi orijinal boyutunda göster

Mondrian Bordeaux Les Carmes

The Dolli

The Dolli

Lasserhaus

Lasserhaus

The Hanok Heritage House
Resmi orijinal boyutunda göster

The Hanok Heritage House

The Hanok Heritage House
Resmi orijinal boyutunda göster

The Hanok Heritage House

Maroma, A Belmond Hote
Resmi orijinal boyutunda göster

Maroma, A Belmond Hote
Resmi orijinal boyutunda göster

Maroma, A Belmond Hote

The Ned Doha

The Ned Doha

Pan Pacific Orchard
Resmi orijinal boyutunda göster

Pan Pacific Orchard

Pan Pacific Orchard
Resmi orijinal boyutunda göster

Pan Pacific Orchard

The Hazendal

The Hazendal

Dünyanın En Güzel Otelleri

Prix Versailles, dünyanın en güzel otelleri listesini açıkladı.

Prix Versailles 2024 yılının The World’s Most Beautiful Hotels listesini açıkladı. Yaratıcılığa, yerel mirasın yansıtılmasına ve ekolojik verimliliğe aynı anda hizmet eden ve çevrelerinde olağanüstü izler bırakan yakın zamanda açılmış veya yenilenmiş on altı yapının listesi aşağıda yer alıyor.

“Dünyanın en güzel otelleri, mimarileri ve tasarımlarıyla kültür ile turizm arasındaki bağı güçlendiriyor. Kültür, incelik, zarafet, geçmiş tekniklerin modernize edilmesi ve çeşitli şekiller, formlar, dokular ve renklerle zenginleşirken her destinasyonun ayırt edici bir merak duygusunu tetiklediği göz ardı edilemez. Turizm ise bu kültürel mirasları sergiler, ziyaretçileri yeni insanlarla tanışmaya ve farklı yerler keşfetmeye teşvik ederek bilgiyi canlı bir deneyime dönüştürür. Kültüre dayanan akıllı ve sürdürülebilir turizmin elçileri olan bu oteller, bulundukları çevreye derin bir anlam kazandırır.”

1. Manly Pacific

Sidney, Avustralya

Fotoğraf: Manly Pacific Sydney MGallery Collection

Sidney’e kısa bir feribot yolculuğu mesafesinde yer alan Manly, “Sidney’den yedi mil, bakımdan bin mil uzakta” olarak tanımlanan popüler bir sahil banliyösü. 1850’lerden bu yana Sidneyliler için cazip bir ziyaret noktası olan bölge, 1900’lerin başında Pacific Hotel’in inşası ile turistik kimliğini sağlamlaştırmış. Konumu itibarıyla ünlü Manly Plajı’na bakan yapı, zamanla farklı isimler alsa da yerel halk ve müdavimler arasında “Manly Pacific” olarak anılmaya devam etmiş.

2021 yılında, Coco Republic tasarımcıları, okyanus manzaralı 213 oda ve dokuz süit, çatı havuzu ve bar alanını kapsayan yapının renovasyonunu üstlenmiş. Tasarım, yumuşak nötr tonlar, organik mobilyalar ve ağartılmış ahşap detaylar kullanılarak, Manly’nin kültürel mirasını çağdaş estetikle buluşturmak amacıyla gerçekleştirilmiş.

2. Raffles Al Areen Palace Bahrain

Zallaq, Bahreyn

Fotoğraf: Raffles Al Areen Palace Bahrain

Bahreyn’in batı kıyısındaki Zallaq köyü, Basra Körfezi’ndeki ünlü Al Jazair Plajı’na ev sahipliği yapar. Bu tarihi sahil bölgesinde yer alan Raffles Al Areen Palace, yemyeşil botanik bahçelerin ortasında, huzuru ve rafine konforu bir araya getiren 78 geniş özel villadan oluşuyor.

Al Areen Wildlife doğa koruma alanının hemen dışında konumlanarak bölgenin biyolojik çeşitliliğini destekliyor. International Design Associates tarafından tasarlanan tesis nadir kuşlar, yerel hayvanlar ve çöl bitkileri için bir sığınak sağlıyor. Otel, Arap misafirperverliğini zarif mimarisiyle onurlandırırken, Orta Doğu’nun geleneksel estetiğini modern dokunuşlarla harmanlayarak Bahreyn’in kültürel zenginliğini sergiliyor.

3. Pulso Hotel

São Paulo, Brezilya

Fotoğraf: Fran Parente

São Paulo’nun finans bölgesinin kalbinde konumlanan Pulso Hotel, adını “nabız” anlamına gelen Portekizce kelimeden alıyor ve şehrin sofistike kentsel dokusuna bir övgü niteliğinde. Mimar Arthur Casas’ın tasarladığı bu ultra-modern yapı, konaklama ve ortak alanlarda kültürel yaşamı misafirperverlikle buluşturarak kozmopolit dinamikler ile yerel sanatı bir araya getiriyor.

Yapı, eşsiz sanat eserleri, nadir parçalar ve antikalarla özenle seçilen mobilya ve objelerle döşenmiş. 32 ila 64 m² arasındaki 57 süitte her konaklama, benzersiz bir deneyim sunarken, São Paulo’nun manzarasından ilham alan fotoğraf, resim ve gravürlerle süslenmiş. Şehrin yoğun temposundan uzaklaşan ziyaretçiler, kendilerini modern bir sanat müzesinde konaklıyor gibi hissederek kendi ritimlerini yeniden keşfetme fırsatı buluyorlar.

4. W Macau – Studio City

Makao, Çin

Fotoğraf: W Macau – Studio City

Makao, yüksek teknolojili kuleleri ve gizli koyları, neon tabelalarla süslenmiş caddeleri ve arnavut kaldırımlı meydanları ile Çin’e açılan küçük bir Avrupa dilimini andırır. 1950’lerde dünya genelindeki film yapımcılarını çeken bu sinematik şehir, Zaha Hadid Architects tarafından W Macau – Studio City projesiyle çağdaş bir yoruma kavuşmuş.

Art Deco ustalığının ve Hollywood’un sepya tonlu görkeminin yeniden ele alındığı otel, 40 katlı yapısında 557 oda ve süit ile eğlence ve dinlenme alanlarına yer veriyor. Mimari tasarımı, Makao kültürüne zarif bir saygı sunarken şehri global sahnede simgeleyen modern bir şıklık sergiliyor.

5. Nobis Hotel Palma

Palma, İspanya

Fotoğraf: Pernilla Danielsson

Akdeniz adaları her zaman fethedilecek yerler, uğrak limanları veya dinlenme durakları olarak görülmüş. Eski kentin sakin bir köşesinde konumlanan Nobis Hotel Palma‘nın 37 odası ve süiti, 12. yüzyıldan kalma, Orta Çağ dönemine ait bir sarayda misafirlerini ağırlıyor. Bu tarihi yapı, Balear Adaları’nın Müslüman egemenliği döneminde saray olarak işlev görmüş, zamanla yangın, deprem ve restorasyonlar gibi mimari başkalaşımlar geçirmiş.

Son yenileme sürecinde, mimarlar Jordi Herrero ve Eduardo Garcia Acuña, Wingårdhs’tan Gert Wingårdh ve Helena Toresson ile işbirliği yaparak binanın tarih dolu duvarlarına zarif ve çağdaş bir dokunuş katmış. Bu hassas yeniden canlandırma, Palma’nın zamansız cazibesini günümüzün mimari estetiğiyle birleştirerek yapıya yeni bir soluk kazandırmış.

6. Cap d’Antibes Beach Hotel

Antibes, Fransa

Fotoğraf: Giulio Ghirardi

Cap d’Antibes Beach Hotel, zarif ve abartısız geometrik yapısı, temiz çizgileri ve kıvrımları, açık renkli granit ve sıvası ve kırık taş zeminleri sayesinde modernist mimariye ve Akdeniz sahil evlerine harika bir saygı duruşu. Özgür ruhlu mimar Bernard Dubois bu heyecan verici kokteylin yaratıcısı olarak öne çıkıyor.

Deniz ve Lérins Adaları manzarasını vurgulamak için yapılan renovasyon, lobiden plaja ve egzotik bahçeden verandaya kadar tüm engelleri ortadan kaldırarak ve doğayı konukların gezintilerinin bir parçası haline getirerek oteli hassas bir şekilde sadeleştirmiş. Tesis genelinde, panjurların arasından geçen ışık oyunları günün her saatinde farklı bir atmosfer yaratıyor.

7. La Fantaisie

Paris, Fransa

Fotoğraf: Sergio Grazia

Faubourg Montmartre’ın kalbinde, birçok otelin bulunduğu bir şehirde öne çıkmak, kalabalığın arasından sıyrılmanın bir yolunu bulmak anlamına geliyor. Bu bağlamda, 73 odalı La Fantaisie, Parisli mimarlık ofisi Petitdidierprioux tarafından tasarlandı. Otel, tek kişilik olmanın çekiciliğine kapılmadan, göz önünde olmaktan ziyade doğal bitkilere odaklanmayı tercih etmiş.

Gri-yeşil patine çinkodan yapılan cephesi, şehrin peyzajına saygı duruşunda bulunurken, konuklar hareketli Rue La Fayette’den ayrılıp sadece birkaç adım atarak huzurlu bir sığınağa, Paris’in sunduğu kentsel tatil mekanına ulaşabiliyor. Ayrıca, yerli halk ve turistler için çatı katındaki halka açık erişim, Paris’in çatılarının panoramik manzarasını sunarak unutulmaz bir deneyim sağlıyor. Bu durum, köklerini tarihinden alan gerçek bir “fantezi”yi temsil ediyor.

8. Mondrian Bordeaux Les Carmes

Bordeaux, Fransa

Fotoğraf: Gaëlle Le Boulicaut

Mondrian Bordeaux Les Carmes, Bordeaux’nun eski Chartrons bölgesinde, tarihsel olarak şarap tüccarlarının merkezi olan ve kültürel bir alan haline gelen eski Calvet şarap mahzenlerinin dönüşümüyle hayata geçmiş. 18. yüzyılda “Port of the Moon” olarak bilinen Bordeaux, Fransa’nın en büyük ve kozmopolit limanıydı.

Tasarımcı Philippe Starck’ın sanatı, terasa bakan restore edilmiş cephesi ve 97 konuk odası ve süitindeki zengin malzeme kullanımıyla yerel etkileri yansıtırken, aynı zamanda Şef Masaharu Morimoto’nun hazırladığı eğlenceli mutfağıyla Japon tarzı alçakgönüllülüğün izlerini taşıyor. Gotik kemerle taçlandırılmış muazzam cam kapıları, tarihi ve çağdaş, yerel ve küresel mekanlar arasında zarif bir geçiş sağlıyor. Sonuç olarak, bu otel, dünya kültürlerinin kesişim noktasında önemli bir buluşma noktası olarak öne çıkıyor.

9. The Dolli

Atina, Yunanistan

Fotoğraf: THE DOLLI

Parthenon ve Akropolis’e yakın bir konumda bulunan The Dolli, şehrin güzelliklerini yürüyerek keşfetmek için ideal bir merkez. Mimar Andreas Kriezis tarafından 1925 yılında inşa edilen bu neoklasik malikâne, 1930’larda bir kumaş mağazasına dönüştükten sonra harabe haline gelmiş. Yeni sahibi Mari Daskalantonaki ve restore edilmesi için görevlendirilen mimarlar Stelios Kois ve Nikos Sifounakis, bu durumu zorluk olarak kabul ederek, ikonik yapıyı yeniden hayata döndürmek için yedi yıl süren titiz bir çalışma gerçekleştirmiş.

Yenilenen dış cephe, yüksek pencereleri ve kavisli tavanlarıyla Kriezis’in eserinin ihtişamını gözler önüne sererken, güneş alan 46 konuk odası ve süiti de konfor sunuyor. Çatı katındaki sonsuzluk havuzu, konuklara Parthenon’un üzerinde yüzüyormuş gibi hissettirirken, aynı zamanda Atina’nın en popüler mekanlarından birinde yemek yeme imkanı sağlıyor.

10. Lasserhaus

Bressanone, İtalya

Fotoğraf: Paolo Valentini

Güney Tirol’ün en eski kentinin merkezinde bulunan Lasserhaus, 15. yüzyıldan beri aristokrat ailelerin ikametgahı olmuş. Mülkün sahibi olan aile, Milano merkezli Vudafieri Saverino mimarlık ofisini, Faller ailesinin klasik tablo koleksiyonu ile çağdaş sanatçıların eserlerini bir araya getirecek şekilde mevcut binayı günümüz yaşam tarzlarına uygun olarak yeniden düzenlemekle görevlendirmiş.

Ortak alanlarda Tirol geleneklerini yansıtan mobilyalar ve 10 konuk odası, aşinalık, samimiyet ve konfor hissi yaratıyor. Bu duygusal yaklaşım, asma katta modern olanaklara sahip bir spa ve tarihi bir şarap mahzeninde küçük bir tadım odası oluşturulmasını da kapsıyor.

11. The Hanok Heritage House

Yeongwol, Güney Kore

Fotoğraf: The Hanok Heritage House

“Hanok” kelimesi, Üç Krallık döneminden (MÖ 57 – MS 668) Joseon Hanedanlığı’na (1392 – 1910) kadar kullanılan bir Kore mimari tarzını tanımlıyor. Seul merkezli mimar Sangyoon Kim, bu projede ülkesinin güzelliğini yeniden yorumlama stratejisini benimsemiş. Mimari açıdan, tarihini yansıtan kiremit çatılı yapılar, seçilen doğal malzemeler, yerden ısıtma sistemleri ve çevreyle uyumlu feng shui gibi özellikler, hanok tarzını en iyi şekilde temsil ediyor.

Tasarımın her yönü, ulusal kültüre nazik bir övgü niteliğinde öne çıkıyor. Ayrıca, 35 konuk odası ve 102 teraslı evin yer aldığı bu proje, 300.000 m²’lik bozulmamış doğaya sahip geniş bir arazide konumlanıyor. 16.332 m²’lik alanda 78 bina ile anıtsal bir ölçekte, son teknoloji malzemelerle bu asırlık mimariyi büyük bir hassasiyetle yeniden keşfediyor.

12. Maroma, A Belmond Hotel

Playa del Carmen, Meksika

Fotoğraf: Maroma, A Belmond Hotel, Riviera Maya

Tropik bir orman ile beyaz kumlu bir plaj arasında, Riviera Maya’nın merkezinde, Tara Bernerd & Partners‘a doğal ve kültürel ortamı yeniden canlandırma görevi verilmiş. Maroma, 72 konuk odası, süiti ve villası ile eski Maya geleneklerini malzeme, motif ve teknik bilgi açısından kucaklayarak bu zorluğun üstesinden geliyor.

Maroma, A Belmond Hotel‘in yenilemesinde Meksika mirası bütünsel bir bakış açısıyla ele alınmış; beyaz sıva binalar, maya duvarcılığının kutsal geometrisine göre hizalanarak orijinal mimariyi sergiliyor. Otelin sunduğu deneyimler, mekanın dehasına bağlı maneviyatı ve çevresiyle uyum içinde bir zihnin maneviyatını artırıyor.

13. Vermelho

Melides, Portekiz

Fotoğraf: Vermelho

Alentejo bölgesindeki Melides köyünün merkezinde bulunan Vermelho, Christian Louboutin‘in ilk otel projesi olarak öne çıkıyor. Fransız tasarımcı, çam ormanının huzuru ve lagünün pirinç tarlaları üzerindeki ışığın güzelliğine hayran kalmış. Otel, kültür ve miras sevgisiyle birbirine bağlanan 13 farklı odadan oluşuyor.

Vermelho ismi, Louboutin’in imza rengine bir selam niteliğinde ve bu isim, hem vermilyon rengini hem de ince bir altın tabakasıyla yaldızlanmış gümüş anlamına gelen vermeil terimini çağrıştırıyor. Projenin hayata geçirilmesinde Louboutin, Portekizli mimar Madalena Caiado, iç dekor için tekstil tasarımcısı Carolina Irving ve yerel zanaatkârların yeteneklerinden faydalanmış. Bu işbirliği, samimi ve ilham verici bir estetik ortaya çıkarmış.

14. The Ned Doha

Doha, Katar

Fotoğraf: Joe Chua Agdeppa

Son birkaç on yılda Doha, tamamen değişime uğrayarak günümüzdeki nefes kesici siluetini oluşturmuş. Corniche sahil şeridinde, Amiri Diwan ve Grand Mosque yakınında, 1970’lerde Lübnanlı mimar William Sednaoui tarafından inşa edilen eski Ministry of Interior binası, Brütalist mimarinin Orta Doğu’daki simgelerinden biri olarak Katar mirasında önemli bir yer edinmiş.

David Chipperfield, bu etkileyici yapıyı Soho House Design ile iş birliği içinde, zarif bir 21. yüzyıl oteline dönüştürmeyi başarmış. 99 konuk odası ve süit, üç kata yayılmış olup, 1970’lerin ihtişamından ilham alınarak tasarlanmış. Yeni eklenen podyum, havuzlar ve sanat enstalasyonlarıyla kaplı bitki örtüsü vahası, gölgeli açık alanlar sunarak mekanın saygınlığını artırıyor.

15. Pan Pacific Orchard

Singapur

Fotoğraf: Pan Pacific Hotels and Resorts

Singapur Adası, yüksek dikey kulelerin ve bereketli tropik doğanın iç içe geçtiği özgün bir fütüristik bahçe sunarak, beton bir cangılda gizlenmiş bir cennet oluşturuyor. Bu benzersiz ortamın yeni sembolü Pan Pacific Orchard, yüksek bir binanın içerisinde muhteşem bir doğa istilası ile ziyaretçilerini karşılıyor.

“Bahçe Şehir” olarak adlandırılan Singapur’un Orchard Road bölgesinde, mimarlık ofisi WOHA, ikinci katında tropik bir vaha, dolambaçlı bir kumsal ve zümrüt yeşili bir lagünle çevrili palmiye korularını etkileyici bir şekilde bir araya getiriyor ve mimaride doğanın zarafetini sergiliyor.

16. The Hazendal

Stellenbosch, Güney Afrika

Fotoğraf: The Hazendal

Cape Town’un 50 kilometre dışında, 200’den fazla şarap üreten üzüm bağına ev sahipliği yapan Stellenbosch, Güney Afrika’nın en eski ikinci şehri olarak göze çarpıyor. Stellenbosch Wine Route boyunca yer alan The Hazendal, eski çiftlik binalarından oluşarak, Hollanda mimarisiyle modern tasarım arasında zarif bir denge kuruyor.

Boogertman + Partners tarafından tasarlanan bu yapı, cam çift yüksekliğindeki tavanlar ve pencereler aracılığıyla geçmişin tarihi patinası ile modern unsurlar arasındaki zıtlıkları harmanlar. Eski bir şarap mahzeninde konumlandırılmış görkemli bar, Simonsberg Dağları manzarasında Hazendal’ın seçkin şaraplarını tatma imkanı sunuyor. Tesisin merkezi olan gölgeli orta avlu ise ısıtmalı havuz ve zarif pergolalar ile donatılarak, Winelands güneşinin tadını çıkarmak için sofistike bir alan sağlıyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın