24 Ekim'de açılışı yapılan Bloomberg Avrupa Yönetim Binası, BREEAM Ölçüm Metodu'na göre %98.5 sürdürülebilirlik skorunu elde ederek "dünyanın en sürdürülebilir ofis binası" ünvanını aldı.
Foster + Partners’ın kurucu ortaklarından Norman Foster, projede dünyanın en sürdürülebilir binasını oluşturma hedefi üzerinden yola çıktıklarını ifade ediyor. Yeni Bloomberg binasında izlenecek çevresel stratejiler ile, sıradan bir ofis binasına kıyasla su tüketiminin %73’e kadar azaltılması ve %35 enerji tasarrufu ile karbon emisyonunun minimize edilmesi amaçlanıyor. Yenilikçi aydınlatma, havalandırma, su ve enerji sistemleri, bu tasarrufun sağlanması konusunda büyük rol oynayacak. Binada çözümlenen çoğu sistem, türünün ilk örnekleri olarak tanımlanabilecek cinsten.
Yaklaşık 1.3 hektarlık proje alanı, alandan geçen tarihi bir Roma yolunu Watling Sokağı üzerinde yeniden canlandıran bir pasaj tanımlayan, birbirine köprüler ile bağlı iki hacimden meydana geliyor. Bloomberg Pasajı, restoran ve kafeleri ile şehirdekiler için yeni anahtar rotalardan biri haline getirildi. Pasajın her bir ucunda yer alan kamusal meydanlar ile toplum için yeni odak noktaları yaratıldı.
Yeni Bloomberg Binası ayrıca, bulunduğu alanın tarihini gözler önüne seren bir proje. Sanat, projede önemli bir rol oynuyor. Bir zamanlar bu bölgeden geçmekte olan Walbrook Nehri’ne ithafen hayata geçirilmiş olan, Cristina Iglesias’ın “Forgotten Streams” adlı heykel çalışması, pasaj sonlarında bulunan meydanları tanımlıyor. Yapı, zamanında bu bölgede yer alan Mithras Tapınağı’nın arkeolojik kalıntılarının sergilendiği bir kültür merkezini de içinde barındırıyor ve ziyaretçilere tarihi tapınağı günümüzün koşulları ile deneyimleme şansını tanıyor.
Ekip çalışması ve işbirliği kavramı, çalışma alanlarındaki düzenin derinlerine işlemiş durumda. İsteğe bağlı olarak yüksekliği ayarlanabilen masaların düzeni, altı kişiye kadar kümelenmeyi sağlayarak grup çalışmasına teşvik edecek şekilde kurgulandı.