Güney Afrika'nın Durban kentinde bir haftadır süren BM iklim zirvesinde karbon salımlarını azaltmaya yönelik yeni bir küresel anlaşma için yol haritası üzerinde uzlaşılmaya çalışılıyor.
Bu nedenle başta dünyanın en yoksul ülkeleri olmak üzere, iklim değişikliğinin etkileri karşısında en korunmasız durumdaki ülkeler, Kyoto’yu takip edecek yeni bir anlaşma sağlanabilmesi için bastırıyor.
Zirvedeki görüşmeler sırasında 48 ülkeden oluşan En Az Kalkınmış Ülkeler bloğu (LDC) ve küçük ada devletleri (Aosis) yeni bir anlaşmaya bir yıl içinde nihai şeklinin verilmesini istedi.
Bu ülkelerin pek çoğu, kuraklık ya da sel baskınları gibi iklim değişiklikleri sonucu ortaya çıkan doğal afetlere maruz kalıyor.
BBC çevre muhabiri Richard Black, bu adımın yoksul devletleri sadece zengin ülkelerle değil, Çin, Hindistan ve Brezilya gibi kalkınmakta olan ülkelerle de karşı karşıya getirdiğini söylüyor.
Kalkınmakta olan ülkeler, zengin ülkelerin Kyoto Protokolü kapsamında gaz salımlarında daha fazla kesinti sözü vermelerini istiyor.
Delegeler geçen yılki zirvede üzerinde uzlaşılan temiz teknolojilere ilişkin kimi anlaşmalara da nihai şeklini vermeye çalışıyor.
Çin, Hindistan ve Brezilya, kalkınmış ülkeler mevcut yükümlülüklerini yerine getirmeden, yeni bir anlaşmaya ilişkin görüşmelere geçilmemesi gerektiğini savunuyor.
Kanada’nın yanı sıra ABD, Japonya ve Rusya, mevcut vaatler üzerinde 2020’den önce düzeltme yapılmasından yana değil.
Ancak BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) gereği, bu vaatlerin 2015’te değerlendirmesi yükümlülüğü bulunuyor.
1,5 C hedefi
En Az Kalkınmış Ülkeler bloğunun zirvede sunduğu taslak metin, yeni anlaşmaya ilişkin görüşmelerin 1 Ocak 2012’de başlamasını ve gelecek yılki zirvede tamamlanmasını öngörüyor.
Metinde tüm tarafların küresel sıcaklık artışını 1,5 santigrat derecenin altında; atmosferdeki karbondioksit seviyesinin üst sınırını da 350 ppm’de (milyonda 350 parçacık) tutmak için, sera etkisine yol açan gaz salımlarını sınırlayacak uzun vadeli hedefler belirlemesi öngörülüyor.
1.5 santigrat derece hedefi, Avrupa Birliği’nin gündeme getirdiği ve geçen yıl Meksika’daki BM iklim konferansında benimsenen 2C hedefinden de ağır.
Bununla beraber 1.5C hedefini, En Az Kalkınmış Ülkeler Bloğu ile Aosis (Küçük Ada Devletleri İttifakı) dahil dünya hükümetlerinin yarıdan fazlası destekliyor.
Ancak atmosferdeki karbondioksit seviyesini 350 ppm’de sınırlamak bir hayli zorlu bir hedef, zira mevcut seviye 450 ppm’nin üzerinde seyrediyor.
Önerilen taslak metinde ayrıca 2050’ye kadar sera gazlarının atmosfere salımını 1990 seviyesinden en az yüzde 85 oranında azaltma ihtiyacı üzerinde duruluyor.
Aosis ülkelerinin önerdiği metin ise, daha kısa olsa da benzer temel noktalara değiniyor, gelecek yılki iklim değişikliğiyle mücadele zirvesinden (COP18) önce hukuken bağlayıcılığı olan bir anlaşmaya nihai şeklinin verilmesi talebini içeriyor.
Kopenhag sonrası ortam
Hükümetler 2009’daki Kopenhag iklim zirvesinde sonuç alamamış, ancak Kyoto’nun devamlılığının sağlanmasını ve yerine yeni bir anlaşma imzalanmasını vaat etmişti.
Kopenhag’da varılan anlaşmada küresel sıcaklık artışının 2 santigrat derecenin altında tutulması gerektiği yolundaki bilimsel görüş de gündeme gelmişti.
Birleşmiş Milletler’e bağlı bilim çevrelerine göre hükümetler, iklim değişikliğinin en kötü etkilerinden kaçınabilme şansının yüzde 50 düzeyinde olmasını istiyorsa, küresel sıcaklık artışını, Sanayi Devrimi öncesi seviyenin 2 santigrat derece altında sınırlamak zorunda.
Bu sene içinde yayımlanan küresel sıcaklığa ilişkin yeni bir rapor, gezegenin, düşünüldüğü gibi son yüzyıl içerisinde ısındığını ortaya koymuştu.
Veriler, sera etkisine yol açan gaz yoğunluğunun, önceki yıllara göre daha hızlı artmakta olduğunu gösteriyor.
Dünya nüfusu bu yıl 7 milyara ulaştı.