Bekir Şakir Konyalı’nın doktora tezinin gözden geçirilmiş ve genişletilmiş hali olan Edebi Mekânın Poetikası, Ketebe Arkitekt dizisinden çıktı. Türk edebiyatının önemli yazarlarından Abdülhak Şinasi Hisar’ın romanları ekseninde hazırlanan çalışma, yazarın zaman ve mekân algısını tüm yönleriyle okura aktarıyor.
Konyalı çalışmasında Hisar’ı ele alma sebebini şöyle açıklıyor:
“Doktora tezimin gözden geçirilmesiyle son şeklini alarak yayıma hazırlanan elinizdeki çalışma, zamanın yön verdiği mekân tasarımının boyut ve görünümlerini, Abdülhak Şinasi Hisar’ın romanları ekseninde gerçekleştirilen karşılaştırmalarla açığa çıkarmayı amaçlamaktadır. Gerekçesi ise, Modern Türk Edebiyatı araştırmalarında, Türk muhafazakârlığı içinde genelde Yahya Kemal ve Ahmet Hamdi Tanpınar’la birlikte anılan Abdülhak Şinasi Hisar’ın sanatına yeterince yer açılmamış, eserlerinin yorumuna yeterince yer verilmemiş olduğunu fark etmemizdir.”
İki bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde, “Projeksiyon Olarak İz ve Gerçek Mekân Sorunu”, ikinci bölümde ise “Anlam Taşması Olarak Mekânın Sembolleşmesi” başlıkları inceleniyor. Abdülhak Şinasi Hisar’ın romanlarındaki mekân algısının Ahmet Hamdi Tanpınar, Peyami Safa, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ferit Edgü ve Halikarnas Balıkçısı’nın romanlarıyla karşılaştırıldığı Edebi Mekânın Poetikası, felsefe ve edebiyat başta olmak üzere farklı disiplinlerden faydalanarak bütünlüklü bir bakış açısı sunuyor.
Konyalı kitabında Abdülhak Şinasi Hisar’ın mekân algısında iki önemli kavram ön plana çıkıyor:
“Hisar’da kendini anlamanın imkânı olarak görünen mekân, kendini oluşturan bir dizi unsurla ilişkili bir iklim (atmosfer) olarak açığa çıkmaktadır. İklimle ifade etmeye çalıştığımız bu mekân tasarımı karşılığını Hisar’ın söyleminden neşet eden ve yazarın personel miti olarak da görülebilecek Boğaziçi Medeniyeti ve Mazi Cenneti ifadelerinde bulur.”
Edebi Mekânın Poetikası açıklamadan çok anlamaya, incelemeden çok yorumlamaya öncelik veren bir okuma tecrübesi olarak var oluyor.
Bekir Şakir Konyalı çalışmasının ana teması olan mekânı ise şöyle anlatıyor:
“Mekânın oluşla (zaman), oluşlarda meydana gelen bir varlık kazanma olduğunu düşündüğümüzde, mekâna (space) anlam verenin, yerdeki (place) imkânın farklı perspektiflerle (mimari, musiki, şiir, roman, resim ve benzeri) açığa çıkması olduğu söylenebilir. Her açığa çıkışla, ontik olan (yer), ontolojik (mekân) bir mahiyet kazanır. Verili zeminin (yer) potansiyellerini fark etmeye, imkânlarını açığa çıkarmak üzere onunla ilişkili olmaya, diyalog kurmaya, mekânın vuku bulması olarak bakılabilir. Başka bir deyişle, bir konu (Sache) olarak yer, mekânlaşmasını etrafında cereyan eden yorumlarda bulur. Diyebiliriz ki yer, kendinde tuttukça, kendinden bahsettirdikçe mekânlaşır.”