Geberit’in, Arkitera Mimarlık Merkezi iş birliğiyle düzenlediği, İtalyan sanatçı Edoardo Tresoldi’nin konuşmacı olarak katıldığı “Zamanın Ötesinde Tasarım Kaşifleri” serisinin altıncısı İTÜ Maçka Kampüsü Mustafa Kemal Amfisi’nde yapıldı.
Edoardo Tresoldi’nin “Yokluk Maddesinden Metafizik Harabeye” konulu sunumunu yaptığı konferansa yoğun bir katılım oldu. Geberit Tesisat Sistemleri’nin Pazarlama Müdürü Seçil Sayındı’nın sunumu ve Geberit Türkiye Genel Müdürü Cengiz Kazazoğlu’nun açılış konuşmasının ardından sahneyi alan Tresoldi konuşmasına, kendi sanatını oluşturan çevre, toplum ve heykel gibi unsurlar arasındaki şiiri yakalayıp anlatmaya çalıştığını söyleyerek başladı.
Tresoldi sunumunda, “maddesellik, yokluk, varlık, zaman” gibi kavramların kendi düşünce dünyasındaki dönüşümünü, yaptığı heykellerin zaman içindeki gelişimi üzerinden anlattı. Milano yakınlarındaki Cambiago kasabasında doğduğunu ve bu bölgedeki kırsal peyzaj ile endüstriyel unsurlar arasındaki ilişkiden çok etkilendiğini söyleyen Tresoldi, otoyollar ve peyzaj gibi iki farklı unsurun örtüşmesinin bir şiirsellik yaratabildiğini ve böylece ortaya çıkan dilin kendimizi çağdaş bir şekilde ifade edebilmemizi sağladığını vurguladı.
Pensieri, Italya, 2014
2014’te İtalya’nın kuzeyindeki Mura Kasabası’nda düzenlenen sanat festivaline yaptığı, şeffaflık ve görünmezlik üzerine düşündüğü ilk heykeli olan denize bakan adam figüründen başlayarak işlerini anlatan Tresoldi; ilk heykellerinde insan figürleri kullandığını, sonrasında ise figürlerin kaybolarak soyut formlara evirildiklerini ve “olmayan madde”, “yokluk maddesi” fikirlerinin ortaya çıktığını anlattı. Tresoldi bu süreçte şeffaflığın onun için hep ilgi çekici olduğunu ifade etti.
Puebla, Italya, 2015
İncipit, Italya, 2015
Şeffaflık ve “yokluk maddesi” üzerine başladığı denemelerinin ardından, daha uzamsal ve mekânsal denemelere giriştiğini söyleyen Tresoldi, yavaş yavaş mimarlık dilini kullanmaya başladığını anlattı. Bir heykeltıraş olarak mimarlığın lisanını kullanabileceğini fark ettiğini söyleyen Tresoldi, insanın hem insan eliyle üretilmiş mekanla hem doğayla iletişime geçme ihtiyacında olduğunu ve bunu peyzaj içinde çalışan şeffaflıkla yakalayabildiğini ifade etti. Tresoldi böylece kendi heykellerinin de mimarlığın peyzaj içinde eridiği bir safhaya geçtiğini anlattı.
Siponto kasabasındaki arkeolojik kazı alanında yaptığı ve kendisine geniş ölçekte tanınırlık kazandıran Basilica de Siponto/ Siponto Bazilikası projesini anlatmaya geçen Tresoldi, alanın değerinin altını çizmek isteyen devlet kurumunun kendisini facebook üzerinden bulduğunu ve deneysel bir proje yapmak üzere davet ettiğini söyledi. Erken Hristiyan dönemi bazilikası olan yapının yeniden ayağa kaldırılmasının mümkün olmadığı, fakat alana sanatsal bir müdahale yapılmasının istendiği durumda, yaşları 20 ile 27 arasında değişen genç ekibiyle alanda yeni bir bazilika inşa ettiklerini anlatan Tresoldi, genç bir ekibe güvendikleri için iş verenine teşekkür etti ve gençlerin kendi güçlerine güvenmelerinin önemini vurguladı. Süreçte sanat tarihçileri ve arkeologlar ile beraber bir çalışma yürüttüklerini, önce alanın farklı dönemlerine ait planlar çıkardıklarını ve sonunda kendisinin bir sanatçı gibi (restorasyon uzmanı olmadığının altını çiziyor) alanda yeni bir bazilika inşa ettiğini söyleyen Tresoldi işi: “Bazilika geçmişten günümüze taşınmış olmuştu ve fakat yaptığımız yerleştirme bazilikanın gerçekte var olmadığı duygusunu da verebiliyordu.” diyerek anlattı.
Basilica de Siponto, Italya, 2016
Basilica de Siponto yerleştirmesinden sonra düşünce dünyasına, şeffaflık ve maddeselliğe ek olarak zaman kavramının da eklendiğini söyleyen Tresoldi, bu noktada mevcut olmayan maddenin yeni bir tanımı olmaya başladığını, ait olmadığı bir zamanda maddeyi geri çağırdıklarını ve böylece maddenin adeta metafizik bir özellik kazandığını anlattı. Mimarlığı safhalara ayıran Tresoldi, mimarlığın inşa edildiği ve kullanımda olduğu birinci safhasından sonra bir travma ve terk edilme safhasının girdiğini, terk edilmeyi izleyen harabe safhasının maddenin yok olmaya başladığı safha olduğunu ve bu safhaya gelindiğinde alanı dolaştığımız zaman artık zamansızlığın içinde hissediyor olduğumuzu söyledi. Mimarlığın tamamen kaybolduğu bu aşamadan sonra kendisinin metafizik mimarlık dediği, telden inşa ettiği işlerinin ortaya çıktığını söyleyen Tresoldi böylece mimarlık dilinin fizikselliğin ötesine geçebildiğini söyledi.
Basilica de Siponto, Italya, 2016
Tresoldi konuşmasını eskiyi korumak veya geleceğe kalmak fikirlerine saplanıp kalmadan, yeni tohumlar atabilmenin önemli olduğunu söyleyerek bitirdi. Konuşmanın ardından yapılan soru-cevap bölümünün ardından konferans sona erdi.