Efsanelerin Hazinesi Ayasofya

921 yıl kilise, 481 yıl da cami olan Ayasofya, Batı ile Doğu'yıı buluşturan efsanelerin ve inanışların hazinesi olarak Mustafa Kemal Orhon'un objektifinden İzmirliler ile buluşuyor.

Uzun yıllar sinema, dizi ve reklam sektöründe yer aldıktan sonra fotoğraf ve resim sanat dallarında çalışmalarını sürdüren Mustafa Kemal Orhon’un ‘Ayasofya Efsanesi’ adlı fotoğraf sergisini İzmir Devlet Resim ve Heykel Müzesi Turgut Pura Sergi Salonu’nda görmeniz için son üç gün kaldı. Orhon, fotoğraflarını çektiği Ayasofya’nın sadece mimarlık, mozaik ve bezeme sanatlarının sergilendiği bir yer değil, efsane ve inanışların da hazinesi olduğuna dikkat çekerek, “Bizans çağında ve Türklerin onu camiye çevirmelerinden sonra İstanbul’un Müslüman topluluğu, insan emeğinin bu yüce yapıyı yaratmasında insanüstü güçlerin payı olduğunu düşünmüştür. Ayasofya’nın köşe bucağında aklın çözümleyemeyeceği nice sırların gizli durduğuna inanılmıştır” diye söz ediyor. 921 yıl sürece kilise, 481 yıl boyunca cami ve bugün müze ve sanat merkezi olan Ayasofya’nın Batı ile Doğu’yu bir araya getiren, sentezini yapan bir merkez olduğuna değinen Orhon, “Gizemleri ve efsaneleri, inanışları ve izleri ile gezegenimizin kutuplaşma haritasında önemli bir noktadır” diye de açıklık getiriyor. Fotoğraflarında alışılagelmiş mimari fotoğraf kalıplarının dışında, tamamen öznel bir bakış açısıyla konuya yaklaştığına ve farklı bir görsellikle ele almaya çalıştığına vurgu yapan Orhon, ‘Aslında bu bir fotoğraf enstalasyon sergisidir. Sergiyi dolaşanların 1000 yıllık bir mit ve efsaneler tarihi ile ilişki kurmasını istiyorum” diyor. Orhon, sözlerini şöyle sürdürüyor:

DOĞU BATI SENTEZİ

“Her fotoğrafçı, görsel sanatçı gibi Doğu’yu ve Batı’yi bir araya getiren, öğretileri, motifleri, inançların izlerini gözlemleyen, görüntüleyen ve İstanbul’dan geçilmesin ‘şart’ gibi gören biriyim. Ve İstanbul’da özellikle Ayasofya, mimari yapı, iç ve dış mekânı, var olan tüm elemanlarıyla, farklı bir estetik görselliğe ulaşıyor. Ben de bu görselliği bir resim tablosu gibi yorumlamak istedim. Klasik mimari fotoğrafının temel kurallarının dışına çıkıp imparatorluk tartışmalarına konu olan kubbe, destek payandaları, sütunlar, yarı kubbesel ve dairesel formları ön plana çıkarttım. Burada sadece yapıyı değil, kendi yorumumu katmam önemlidir. Ayasofya’yı II. Selim’in restorasyonu, yeniden yorumlaması ile imparatorluk tartışmasına ve ideolojisine uygun olarak, değişimine ışık tutacak şekilde ele aldım. Tarihi ve kültürel mozaiğin içinde yalnızlık, hüzün, mistik-tasavvufi, içsel yolculuğun görsel açıdan anlatmaya çalıştım.”  Neslihan Perşembe

Etiketler

Bir yanıt yazın