Bu hafta Peyzaj ve Ekoloji dosyasında, suyun ve toprağın ıslahı için bitkisel temizleme yöntemlerinin kullanıldığı birkaç peyzaj mimarlığı projesi ve kendiliğinden yetişen bitkilerle ilgili bir interaktif harita çalışması derledik.
Bu proje, Çin’in Hebei Bölgesi’nde yer alan; önceden çöp ve kanalizasyon suyu boşaltılan Luan Nehri ve çevresinin ekosistem servisleriyle ıslah edilme ve günlük hayata yeşil alan olarak kazandırılma hikayesi. Ekolojik ve estetik faydalarının yanı sıra, yürüyüş, bisiklet yollarıyla ve kamusal sanatın rekreasyonel kullanıma entegre edilmesiyle, sosyal yaşamı canlandırıcı özelliğe sahip bir proje.
Luan nehri ve çevresi 1970’lerde, endüstriyel gelişim ve kentsel büyümenin hızlı yaşandığı dönemde, kentsel atık ve kanalizasyon sularının boşaltıldığı bir yer haline gelmiş. Nehir zamanla kurumuş ve kanal katı atıklarla tıkanmış. 2006 yılında, kanalizasyon suyu yönetimi, ekolojik restorasyon ve nehir kenarındaki yeşil yolun tasarımı için Turenscape peyzaj ofisi görevlendirilmiş.
Nehir ve çevresinin 2006 yılındaki durumu
Nehir ve çevresinin proje sonrası, 2013 yılındaki durumu
Bu alanı iyileştiren, çöplükten yeniden temiz bir nehre ve yeşil yola dönüştüren faktörler neler, onlara bir bakalım:
Nehrin beton kanalı kaldırılıyor. Nehir yolu kenarına su taşkınlarının kontrolü için suyu sünger gibi çeken ve yaban hayata habitat sağlayan yağmursuyu hendekleri (bioswale) yapılıyor. Yağmursuyu hendeklerindeki bitkiler, suyu temizliyor.
Bitkilendirmede, yerel ve az bakım gerektiren bitkiler, gür sulak alan otları, kendi kendine çoğalan yaban çiçekleri kullanılmış. “Dirençli yeşil nehir” stratejisi, su seviyesinin farklı sezonlarda kendi doğal seyrinde yükselip alçalmasına olanak tanıyor. Kendi haline bırakılmış, doğayla, sade ve işlevsel tasarlanmış ahşap yürüyüş yolları ve su kenarı platformlarının birleşimi, bu yeşil koridoru, insanların günlük kullanımlarının bir parçası haline getirmiş.
Nehir kenarındaki söğüt ağaçlarının oluşturduğu kanopi altında zigzaglar çizerek devam eden 800 metrelik kırmızı strüktür de, farklı yerlerinde gölgelik oluşturan, oturma yerleri, masalar içeren; sürekliliği, rengi ve işlevleriyle projeyi canlı kılan bir kamusal sanat çalışması.
Bu projede de Almanya’nın Ruhr Bölgesi’nde bulunan, 1990’lara kadar kanalizasyon atıklarının döküldüğü eski sanayi alanı; 1990-2002 yılları arasında bitkisel temizleme yöntemleriyle iyileştirilerek endüstriyel mirasın izlerinin de korunduğu ve yeniden işlevlendirildiği 230 hektarlık bir kamusal mekana dönüştürülmüş.
Alanda bulunan Emsher Nehri 1990’lara kadar, madencilik faaliyetlerinden dolayı yer altı kanalizasyon sistemi kurulmadığı için, açık kanalizasyon hattı olarak kullanılıyormuş. Geliştirilen projeden sonra, bu yapay kanallı nehir, çevresindeki bitkilerle suyu temizleme, taşkın önleme özellikleri olan bir vadiye dönüşmüş.
Nehrin yeni halinin sağladığı habitat, nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan türler de dahil olmak üzere, geniş bir bitki ve hayvan çeşitliliği içeriyor. Projede, çatılardan akan yağmur suları, geçirimsiz yüzeylerden akan sular ve yerdeki direnaj suları depolanıyor. Bu depolara, yazın buharlaşma sonucu ortaya çıkan su eksikliğini karşılamak için kullanılan mevsimsel “zor zaman” kaynakları denebilir. Depolarda biriktirilen sular, alanın su sistemi içine pompalanmadan önce filtrelenip temizleniyor.
Vanke Araştırma Merkezi (Vanke Research Center), Çin’in Shenzhen kentinde yer alan, sürdürülebilir mimarlıkla ilgili araştırmaların yapıldığı bir “eko-kampüs”. Çevreyle uyumlu yapı malzemelerinin kullanıldığı ve doğal habitatların yaratıldığı kampüsün, yağmur suyunu arıtma, doğal habitatları iyileştirme, çevre eğitimi olanakları sunmak gibi işlevleri var.
Bu işlevlerden birini, sel suyunu toplamak, yavaşlatmak ve filtreleyerek temizlemek için tasarladıkları “ripple garden” (dalgalı bahçe) ile gerçekleştiriyorlar. “Ripple garden”da, sel suyunu yavaşlatması için dalgalı bir zemin yüzeyi tasarlanmış. Bu yavaşlatma sayesinde filtreleme için zaman kazanılmış oluyor. Daha fazla zamana sahip olunduğunda, yerel bitkilerin kullanıldığı yağmur hendeği kısmında, bu bitkiler ile daha fazla yağmur suyu toplanıyor.
Yağmur hendeği, fitoremediasyon1,2 sistemi, yağmur hendekleri içeren “Yeldeğirmeni Bahçesi”nde, kendi döngüsünü sağlayan bir sel suyu yönetimi yapılıyor. Toplanan sel suyu, rüzgar ve güneş enerjisiyle çatılara pompalanıyor ve oradaki sulak alana gelen su, yağmur hendekleri ve havuz arasında dolaşarak filtreleniyor.
Sel suyunun, yabanıl bitkiler arasında dolaştığı ve bu bitkilerle temizlendiği yağmur bahçesinde, az bakım gerektiren bitkiler kullanılıyor.
Çatıda yer alan basamaklı sulak alan sistemi Gün Güzeli (Hemerocallis fulva) çiçeğinin olduğu basamaklara aktığında, bu çiçek tarafından filtreleniyor (fitoremediasyon) ve havalandırılıyor. Sistemin hemen yanındaki ziyaretçi merdiveni, ziyaretçilerin sulak alan sistemine yakından bakıp, sistemin nasıl çalıştığını öğrenmelerini sağlıyor. Üstteki güneş paneli de temizlenen suyun geri pompalanması ve alanın aydınlatılması için gerekli enerjiyi sağlamakla beraber, gölgelik işlevi görüyor.
Son bahsedeceğimiz proje bir peyzaj mimarlığı projesi değil ancak mimarlığa katkıda bulunabilecek, yardımcı bir kaynak. New York’ta, peyzaj mimarlığıyla ekolojiyi birleştiren Future Green Studio, Spontenaous Urban Plants (Kendiliğinden Oluşan Bitkiler) adında bir interaktif bitki veritabanı websitesi hazırlamış. Veritabanında, New York’ta kendiliğinden yetişen, herhangi bir peyzaj tasarımıyla dikilmemiş olan bitkilerin isimleri ve yer bilgileri var. Kaldırım taşlarının arasından fışkıran yosunlar; yol kenarlarında kendiliğinden çıkmış, büyüyüp çoğalan ayrık otları gibi mesela. Bu bitkiler; ekolojik bozulmalara adapte olabilen, kentsel ısı adası etkisini azaltabilen, erozyon önleyici, gürültü azaltıcı, çevre temizleyici, taşkın suyu tutucu, taşkın önleyici, yenilebilir, karbon tutucu, ekolojik olarak zararlı, yaban hayat habitatı sağlayıcı, ilaç yapılabilen bitkiler olarak sınıflandırılmış ve fotoğraflarıyla birlikte New York haritasında işaretlenmiş.
1. Fitoremediasyon: toprak, su ve havanın temizlenmesinde bitkilerin kullanıldığı bir süreç. Bu süreçte kısaca, bitki kiri depolar ve filtreleyerek, kirlenmiş alandaki toksik miktarını azaltır ve kökleriyle, kirlenme miktarını dengede tutarlar.
2. Fitoremediasyon, ilk defa 1986 yılında Çernobil felaketinin olduğu dönemde ortaya çıkan bir terim. Ukrayna ve ABD’den bir grup bilim insanı, felaketin yaşandığı alanda bitki dikmeye karar verdiler. Ayçiçeği gibi toprağı kimyasallardan temizleyebilecek bitkileri tercih ettiler. Böylelikle 1989 yılında bu alanda bitkisel iyileştirme başlamış oldu.
Kaynaklar:
Manşet Görseli: Landscape park Duisburg-Nord