Tasarım dünyasının küresel ekonomik krizden nasıl etkilendiğini ele alan yazı dizisine, Almanya, Çin ve İspanya ile devam ediyoruz.
Frankfurt – Hanoi arası uçakla 12 saat sürüyor ve mimar Bernhard Franken bu rotaya giderek daha fazla aşina oluyor. Franken, Vietnam’da yarım düzine projeye sahip. Eğer Frankfurt’taki mücadeleyle dolu projelerinin gidişatına yardımcı olabilecek bir şey varsa, o da Vietnam’daki bu projeler. Çünkü Almanya ekonomisi, inanılmaz bir hızla yavaşladı ve hazımsızlaştı. Berlin’den Bonn’a, tüm mimarlar küçük ofislerin kapandığını veya kapanmak üzere olduğunu söylüyor. Büyükler ise ekipte azaltmaya gidiyor. Foster & Partners ise, bilindiği üzere Berlin ofisini kısa bir süre önce kapattı.
Franken, “Sadece Almanya’da iş alarak varlığımızı sürdüremeyiz,” diyor ve ekliyor: “Ofisler, bir yandan uzmanlaşırken diğer yandan küresel ölçekte işler yapabilmeli.” Nhâ Trân adlı liman kentinde büyük ölçekli ve karma kullanımlı Tan Lab Green City adlı projeyi yürüten Vietnamlı bir gayrimenkul firması ile, bir arkadaşı vasıtasıyla anlaşma yapan Franken, bu projenin ona 2008’de dört proje ortaklığı daha sağladığını ve sonuç olarak Hanoi’de bir ofis açtıklarını anlatıyor.
Ancak bunlar olurken, Franken’in BMW ve Mini için “geçimini sağlamak için yaptığı” otomobil fuarı düzenlemeleri de ekonomik durgunluk nedeniyle yavaş yavaş imkansız hale gelmeye başlamış. 2009’daki önemli beş otomobil fuarına katılmayacağını açıklayan BMW, bütçesinde kısıtlamaya gitme kararı almış. Eğer iç mekan tasarımı işlerinde bir düzelme olmazsa, Franken 40 kişilik ekibini %10 – %15 oranında azaltmaya mecbur kalacağını söylüyor.
Oldukça genç, küçük bir iç mimarlık ofisi olan Berlin ve Hamburg merkezli KaiserSchönlein bile, bir çözüm arayışıyla mobilya tasarımı alanına giriş yapmayı umuyor.
Osnabrück’te serbest ve bazen de agn Gruppe firmasıyla birlikte çalışmalar yürüten Peter Kuczia ise, yeşil mimarlık söz konusu olduğunda taleplerde herhangi bir düşüş olmadığına dikkat çekiyor. “Neredeyse her yeni müşteri, binasında yeşil elemanlar istiyor,” diyen Kuczia “Ama bunun esas nedeni çevreye verdikleri önem değil, kendi bütçelerini kurtarmak istemeleri,” şeklinde bir saptamada bulunuyor. Aslen Polonyalı olan Kuczia’nın birlikte çalıştığı firma okul projelerine ve devlet destekli projelere yönelirken, kendisi de firmanın konut projelerine odaklanıyor.
Berlinli tasarımcı Karin Ocker ise, sahne tasarımı yapıyor ve öğretim görevlisi olmayı yeniden değerlendiriyor. Moskova’da ve Doğu’da birçok işi bulunmasına rağmen durumunu düzeltemediğini belirten Ocker, bu bölgelerde yapılan yeni rezidans projelerinin ya ertelendiğini ya da iptal edildiğini anlatıyor. Kaliningrad’daki bir spa projesinin ise suya düştüğünü söyleyen Ocker, ekliyor: “Ukrayna’nın Kiev kentindeki bir ofis gökdeleni projesi ise tasarım sürecinin ardından durduruldu. Belirgin bir hareketsizliğin ardından Almanya’daki mimarlar geçtiğimiz yaz ışığı biraz olsun görmeye başlamıştı, ancak sektör birkaç haftada kötüleşti.” Ancak tasarımcı, bu sürece kendi çözümünü getirmiş bulunuyor. Ocker, ekonomik krizin, bebek sahibi olmak için ideal bir zaman olduğunu düşünüyor. Ne de olsa, yeni Alman anne – babalar devlet yardımına güveniyor. Belki de oğlunun uykusu düzene girdiğinde, Kiev’deki gökdelen projesi kaldığı yerden devam eder, kim bilir?
Kumarhanelerin ekonomik kriz iklimini geçiştireceğine yönelik umutlara rağmen Makao’da neredeyse tüm binalar sessizliğe büründü ve Çin’in küresel krizin etkilerine maruz kalmayacağına ilişkin kati kanılar ortadan kalktı. Aedas’ın Asya ve Orta Doğu Başkanı Keith Griffiths, “Krize büyük bir şaşkınlık ve korku ile bakıyoruz,” diyor. Firma son zamanlarda Macao’nun parlayan Cotai Strip bölgesindeki Four Seasons Otel ve Venedikli kumarhanelerin son dönem proje faaliyetlerini durdurdu. Çin’deki diğer yabancı firmalar gibi Makao’da 50 milyon metrekarelik alanda bir projesi olan Aedas bu proje için çalışan 800 kişiden 30’unu işte çıkarırken geri kalanın maaşlarında kesintiye gidiyor. Hong Kong ve Çin’de faaliyet gösteren diğer firmalarsa çalışanlarının %25’ini işten çıkarmış durumda.
Çin ekonomisi düşüşe geçse de gayrisafi milli hasılanın 2009 yılı sonunda %6 oranında artması bekleniyor. Ekonomiyi canlı tutmak için hükümet, Kasım ayında 586 milyar Dolar değerinde teşvik paketi sunmaya hazırlanıyor. Yabancı firmalar ise renovasyondan kamusal projelere kadar her şeyi inceleyip her alana eğilerek Çin üzerinde her zamankinden daha fazla duruyorlar. Örneğin, Meinhard von Gerkan ve Volkwin Marg’ın kurduğu GMP Mimarlık’ın Berlin ofisi krizden ciddi bir darbe aldığı zaman dahi Çin’e bağlı yerlerde aralarında Shenzen’deki yeni tren istasyonunun ve Şangay’daki 22.00o kişilik su merkezinin de bulunduğu işler kamusal proje olmaları sayesinde devam etti. GMP’den Stephan Rewolle Çin’de yürüttükleri işler hakkında, “Bazı müşterilerimiz gerçekten çok kritik durumda olsalar da herşeye rağmen rakip olduğumuz firmalardan çok daha iyi durumda olduğumuzu söyleyebilirim. Ama bu kötü şartların derinleşeceğini bilmek üzücü,” dedi. Aedas ise ilk zayiatını Makao’da Hong Kong ile Batı Kowloon Kültür Bölgesi arasındaki hızlı demiryolu projesinde vermişti.
SOM’un, Guangzhou’daki enerji tasarruflu (zero energy) Pearl River Kulesi’nin inşaatı devam etmiyor ve firma Amerika’daki çalışanlarının bir kısmını işten çıkarıyor olsa da Çin’de iş yapmayı ümit ediyor. Şangay’da bir ofis kurma fikri ise geçerliliğini koruyor. SOM’un Çin’deki yöneticisi Silas Chiow, “Bundan altı ay önce işleri kısmaya çalışıyorduk,” dedi. 1990’daki kriz döneminde Amerika’dan Asya’ya gelen Chiow, buradaki bazı fırsatlara dikkat çekiyor ve şunları diyor: “Ucuz arazi, iş gücü ve malzeme fiyatlarındaki uygunluk gayrimenkul sektöründe çalışmak isteyenlere yardımcı esnek politikaların bulunduğu bu bölgeyi de etkisi altına alan düşüş dönemi mimar ve geliştiricilere farklı bir deneyim sağlayacak. Bu durumun Çin’e gelecekte bir fırsat olarak döneceğini tahmin ediyorum. Çünkü öncesindeki ilerleme çok büyük bir hızdaydı. Yalnızca önümüzdeki altı aylık süreç biraz rahatsız edici geçecek.”
Pek çok kez dünyadaki finansal krizlerin etkisinde kalan İspanya, gayrimenkul piyasasının çöküşü nedeniyle yine büyük bir yükün altına girdi. Piyasadaki bu daralmayı mimarlar da hissediyor.
Geçtiğimiz dönemde Avrupa Birliği’nin uyguladığı düşük faiz oranlarının körüklediği İspanya konut sektöründe yaşanan yükseliş de geçtiğimiz kış keskin bir düşüş yaşadı. Madrid Mimarlık Üniversitesi’ne göre, yeni inşaat ruhsatları 2008’de sekteye uğradı. Organizasyonun yöneticisi olan Paloma Sabrini’ye göre, mevcut stokta bulunan 1 milyon konutun yerel düzeyde sindirimi için piyasanın 3 yıllık bir süreye ihtiyacı var. Barselona’da hem özel hem de kamu sektörü için çalışan mimar Carlos Ferrater şöyle konuşuyor: “Pek çok geliştirici tamamen durma noktasına geldi. 3 aylık bir süre içinde keyifli bir dönemden perişan bir döneme geçtik.”
İspanya’nın geçtiğimiz 30 senede yaptığı altyapı yatırımları, kamu sektörünü önemli kaynaklarından biri haline getirdi ve ülkenin mimarlığının uluslararası alanda ilgi odağı olmasını sağladı. Ancak harcamaların aşırı olması, yerel yönetimlerin sınırlarını zorlamasına neden oldu. Ferrater, “Madrid ve Valensiya gibi kentlerin belediyeleri aşırı borçlandı ve şu anda devam eden projeleri dahi yürütmekte zorlanır hale geldiler,” diyor.
Madrid’deki en büyük ofislerden birinin sahibi olan Rafael de La-Hoz, kamu tarafından yapılan işlerin çoğunun “gizli felç” durumunda olduğunu düşünüyor ve ekliyor: “Müşterilere sorarsanız, herşeyin yolunda gittiğini söyleyeceklerdir ancak gerçek farklı, işler durdu.” Etkilenen projeler arasında de La-Hoz’un Madrid Adalet Yerleşkesi için hazırladığı 2 adliye binası da bulunuyor.
Buna karşılık, Başkan José Luis Rodríguez Zapatero yerel yönetimlerin finans programını 10,6 milyar Dolar olarak açıkladı. Fonlar, Álvaro Siza’nın Prado Müzesi çevresinde kalan alanların modernizasyonu ile ilgili çalışmalar ve eski bir otoban üzerindeki Manzares Nehri’ndeki bankaların yeniden inşası çalışmalarının tekrar canlanmasına olanak sağlayacak. Kentte 20 çocuk bakım merkezinin de içinde olduğu 269 projeye ait planları rafa kaldırılmıştı. Barselona, kamu alanları ve sosyal hizmetler için 375 milyon Dolar harcayacak.
Mimarlar işlerinde %20 azalma yaşadıklarını söylüyorlar. Pomplana’daki Francisco Mangado, “Her ne kadar belediyeler şu anda ödeme yapamıyor olsalar da, eninde sonunda bu durumun üstesinden geleceklerdir,” diyor. Genç şirketler daha korumasız, ama Madrid’teki Estudio Entresitio’dan César Jiménez de Tejada, sosyal konutlar ve diğer sosyal hizmetler üzerinden açılan yarışmalar sayesinde dayandıklarını söylüyor.
De La-Hoz çareyi uluslararası kaynaklarda destek aramakta bulmuş. Yeni müşterileri Doğu Avrupa’dan (biri Bükreş’ten) İspanya’yı Avrupa Birliği’ne uyum için bir model olarak görüyorlar. Ancak, de La-Hoz, “Bu durum uzun vadede sürdürülebilir değil,” diyor.
Pek çok mimar gibi Ferrater de tasarım işini eğitimcilik ile dengeliyor. Böylece, krize daha geniş bir pencereden bakabiliyor: “Mimarın sosyal, kültürel, akademik ve profesyonel alanlardaki temel görevlerine odaklanmak istiyorum. Geriye değil, önünüze bakarak olumlu bir davranış sergilemelisiniz.”