Yıllarını tarihi ve doğal mirasın korunmasına adayan Eskişehir Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürü Hülya Çopuroğlu’nun Çanakkale Kurulu’na mimar olarak atanmasına tepkilere bu köşede yer vermiş ve özetle şunları yazmıştık;
“Bu gibi özverili korumacılara devlet ve ulus adına teşekkür edilmesi gerekirken görevden alınmaları, kültür ve doğa mirasının yaşatılmasından çıkarları zedelenen rantçı çevrelere cesaret veriyor.” (Cumhuriyet-14 Ağustos)
Nitekim duyduk ki Çopuroğlu’nun görevinden uzaklaştırılmasına üzülenler kadar sevinenler de varmış. Eskişehir’in kimlik değerlerini yok eden rant projelerine onay bekleyenlerin korumacı müdürden “kurtulmuş!” olmaları, yağmaya destek olarak yorumlanıyor…
İzleyen günlerde, bu gibi değerlendirmelere duyarlı olduklarını bildiğimiz Kültür ve Turizm Bakanlığı Hukuk Müşavirliği’nden aradılar… tarihi ve kültürel mirasın korunmasında çalışkanlıklarıyla tanınan bürokratların da korunmaları yönündeki geleneksel bakanlık tutumu anımsatılarak Çopuroğlu’nun görevden alınmasına “yargı onayı” bulunduğu belirtildi; bu sava dayanak gösterilen Eskişehir 1. İdare Mahkemesi’nin 2013/189 esas No’lu ve 2013/363 tarihli kararı da -kamuoyuyla paylaşmamız açıkça istenmese bile- iletildi.
Karar Çopuroğlu’nun Çanakkale’ye mimar olarak atanmasına itirazını değerlendiriyor; Hülya Hanım ise statü olarak alt bir göreve atandığını; bunun hukuka aykırı olduğu, bir tür cezalandırma anlamına geldiğini; oysa sicilinin iyi olduğunu ve başarısızlık ya da yetersizliğinin bulunmadığını; dolayısıyla kamu yararı ile de bağdaşmadığını belirterek atamanın iptalini istiyor.
Mahkeme ise “davacı”nın kimi usule aykırı işlemlerine dikkat çekerek kararda özetle diyor ki; “…disiplin cezalarına neden olan eylemlerinin yöneticilik görevinden alınmasını gerektirir nitelikte bulunduğundan davanın reddine karar verildi.”
Peki, Çopuroğlu’na verilen disiplin cezaları, acaba hangi tutumlarından kaynaklanıyor?
Yanıtını araştırdığımızda, ne görevini kötüye kullandığına, ne de kültür ve doğa mirasımızı çıkar uğruna gözden çıkardığına dair bilgi ve bulguya rastladık.
Nitekim davada bakanlıkça örnek gösterilen uygulamaları arasında “iyi niyeti ve çalışkanlığından ötürü hafifletilen ceza”ları bile var.
Bu nedenle Eskişehir’in çevreye duyarlı kesimleri diyorlar ki: “Kimi rant çevreleri kendilerine yağma olanağı tanımayan müdürümüzü siyasi ilişkiler içinde bakanlığa şikâyet etti.”
Hukukçular ise kısaca diyorlar ki: “Çopuroğlu’nun, kendi açtığı davayı reddeden yargı kararı varken yeniden müdürlüğe atanması beklenemez. Başka bir kurulda mimar olarak görevlendirilmesi bile geçmiş hizmetlerini gözetmenin ürünüdür.”
Hülya Hanım, korumacılığı ile hepimizin takdirini kazanmış bir arkadaşımız. Kamu görevinin “liyakat”ına uygun sürmesi de tüm korumacıların ortak dileği…