Etgar Keret Dünyanın En Dar Evini Anlatıyor

Centrala'dan mimar Jakub Szczesny'nin 2009 yılında WolaArt Festival'de sunduğu dünyanın en dar evi konsepti 3 sene içerisinde hayalden gerçeğe dönüştü. 122 cm'lik dünyanın en dar evi seyahat eden yazarlara geçici olarak ev sahipliği yapacak.

İsrailli yazar Etgar Keret, 122 santimetre genişliğiyle dünyanın en dar evi olan Varşova’daki “Keret’in Evi”nin hikayesini Taraf’a anlattı.

“Birkaç saat sonra Varşova uçağına bineceğim ve doğrusunu söylemek gerekirse hayli heyecanlıyım. Uçuş yüzünden değil. Varşova yüzünden de değil, kente şimdiye kadar en az on kez gitmişliğim var. Heyecanlıyım çünkü bu sefer, evime gidiyorum. Doğru, ferah bir ev olduğu söylenemez. Hayli dar aslında, hatta dünyanın en dar evi anladığım kadarıyla; ama olsun, 122 santimetre genişliğinde bir ev evdir yine de. Çok heyecanlıyım çünkü ailemin 70 yıldan uzun süredir Varşova’da bir evi olmadı.

Annem 1934 yılında Varşova’da doğdu. Savaş çıktığında annem ve ailesi gettoda yaşamaya başlamışlar. Henüz çocuk olan annem anne babasına ve küçük erkek kardeşine destek olmanın yollarını bulmuş. Çocuklar büyüklerin geçemeyeceği kadar küçük aralıklardan gettonun dışına sızabiliyorlarmış. Annem savaşta annesini ve küçük erkek kardeşini kaybetmiş. Ardından babasını da kaybedince dünyada tek başına kalmış.

Bir keresinde, yıllar önce, annesi öldükten sonra babasına artık mücadele etmek istemediğini, hayatta kalmayı umursamadığını söylediğini anlatmıştı bana. Babası ona hayatta kalması gerektiğini söylemiş. “Naziler,” demiş, “ailemizin adını ülkeden silmek istiyor ve adımızı yaşatabilecek tek insan sensin. Varşova sokaklarında yürüyen herkes adımızı bilsin diye.” Kısa bir süre sonra da ölmüş. Savaş bittiğinde annem Polonya’da bir yetimhaneye gönderilmiş, oradan Fransa’da bir yetimhaneye, oradan da İsrail’e. Hayatta kalarak babasının isteğini yerine getirmiş. Aileyi ve adlarını yaşatmaya devam etmiş.

Kitaplarımın çevirileri yayımlanmaya başladığında yazar olarak başarı kazandığım ilk iki ülke, şaşırtıcıdır, Polonya ile Almanya oldu. Daha sonra, annemin yaşam öyküsüne uygun olarak, bu ülkelere Fransa da katıldı. Annem Polonya’ya hiçbir zaman dönmedi, fakat doğduğu ülkede başarılı olmamı çok önemsiyordu, İsrail’deki başarımdan bile daha fazla. Lehçeye çevrilmiş ilk öykü derlememi okuduktan sonra, “Sen İsrailli bir yazar değilsin. Sürgünde bir Polonyalı yazarsın,” dediğini hatırlıyorum. Bütün bunlar doğruysa, birkaç saat sonra, evime gidiyor olacağım. Dar bir ev ve orada sadece birkaç gün kalacağım, fakat ön kapısında üstünde KERET’İN EVİ yazan kocaman bir levha var ve oraya vardığımda annemi arayıp ona evimde olduğumu bildireceğim.

Üç yıl önce Polonyalı mimar Jakub Szczesny beni aradı ve telefonda Varşova’da benim için bir ev inşa etmek istediğini izah etti; dünyanın en dar evi. O zaman bunun çılgınca bir fikir olduğunu düşündüm. Jakub’un koyu Lehçe aksanlı İngilizcesini de hesaba katınca bunun arkadaşlarımdan biri tarafından tasarlanmış bir telefon şakası olması gerektiğine karar verdim. Birkaç hafta sonra Jakub İsrail’e geldi ve onunla yüz yüze görüştüğümde gayet ciddi olduğunu idrak ettim. Fikir benim öykülerimle aynı ebatta bir ev inşa etmekti; olabildiğince minimalist ve küçük. Jakub, Chlodna Caddesi 22 numaradaki iki evin arasındaki kullanılmayan boşluğu ilk gördüğünde oraya bir şey inşa etmesi gerektiğini hissetmişti. Buluştuğumuzda bana üç katlı, dar bir evin planını gösterdi.

Görüşmemizden sonra evin bilgisayar simülasyonunu alıp anneme gösterdim. Annem caddeyi görür görmez tanıyarak beni hayrete düşürdü; dar ev, bütünüyle rastlantısal bir biçimde, küçük gettoyu büyük gettoya bağlayan köprünün bulunduğu noktaya inşa edilecekti. Annem ailesine gizlice yemek götürürken Nazi askerlerinin orada kurduğu barikatı aşmak zorundaymış. Üstünde bir somun ekmekle yakalanacak olursa onu oracıkta öldüreceklerini biliyormuş. Şimdi, 72 yıl sonra, aynı noktada bir evimiz olacak. Israrcı bir küçük ev; fotoğrafta tarih ona yer bırakmamış gibi görünüyor, fakat yine de kendini araya sıkıştırmış, bir zamanlar bu kentte bir aile yaşadı demek istermiş gibi. O aile orada değil artık, fakat önümden geçen herkes bir an için durup benim dar, meydan okuyan evimin kapısındaki levhaya bakacak ve o ailenin adını anımsayacak.”

Etiketler

Bir yanıt yazın