Expo 2025 Osaka, "Hayatlarımız İçin Gelecekteki Toplumu Tasarlamak" teması çerçevesinde, uluslararası toplumun 2030 yılına kadar sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşma çabalarına odaklanıyor. Etkinlik, dünyanın her yerinden gelen çeşitli değerlere sahip insanların "hayat" temasını keşfetmelerini hedefliyor.
Expo 2025 Osaka’nın Sou Fujimoto Architects tarafından tasarlanan masterplanı, COVID-19 pandemisi sırasında, karşılıklı etkileşimin koptuğu, çevrenin yeniden inşa edildiği, yaşam tarzlarındaki değişikliklerin meydana geldiği ve daha önce benzeri görülmemiş küresel zorlukların yaşandığı 2020 yılında hazırlandı.
Uluslararası etkinlik 13 Nisan 2025 – 13 Ekim 2025 tarihleri arasında Osaka Körfezi’ndeki yapay Yumeshima adasında geleneksel Japon ahşap yapısının çağdaş yorumunun vurgulandığı 60 bin metrekarelik ahşap bir çember içerisinde düzenlenecek.
Çek Pavyonu’nun sarmal biçimli dış cephesi, sergi alanlarının düzenini yansıtmakta olup, bu alanlar, aydınlatmalı bir atriyumun etrafında dolanan bir rampa şeklini alacak. Apropos Architects tarafından tasarlanan yapı, ziyaretçileri hareket etmeye teşvik etmenin ve fiziksel egzersizin önemini vurgulamanın yanı sıra manevi ve kültürel değerlerle de bağ kurarak bedenin ve ruhun hareketinin bir yeri şekillendirebileceği kavramına odaklanıyor.
Bükülen formu ahşaptan inşa edilecek ve Çek Cumhuriyeti’nin cam üretimi tarihine vurgu yapacak şekilde cam bir cepheyle çevrelenecek. Strüktürel konsept, CLT (Çapraz Lamine Ahşap) panellerden oluşan düzenli bir iskelet sistemi etrafında şekilleniyor ve seçilen spiral sergi rampasıyla uyumlu bir sürekli yapı oluşturuyor.
Lübnanlı mimar Lina Gothmeh tarafından denize bakacak şekilde tasarlanan Bahreyn pavyonu, hem ülkenin denizcilik ve liman tarihine vurgu yapacak hem de alüminyum detaylarla tamamlanan ahşap formuyla Japon ahşap işçiliğinin altını çizecek. Böylece pavyonun tasarımı geleneksel tekne yapım tekniklerini yeniden yorumlayarak dış tabakası alüminyumdan yapılmış ahşap bir yapı ortaya çıkaracak.
Tasarım, Expo’dan sonra kolayca sökülebilecek ve geri dönüştürülebilecek şekilde oluşturulmuş. Ayrıca Bahreyn’nin işçilik ve üretim mirasını sergilemek amacıyla Doğu Arabistan ile Doğu Afrika kıyılarında ağır malların ticareti için kullanılan geleneksel Bahreyn yelkenli tekneleri model alınacak.
Manuel Herz Architekten tarafından tasarlanan İsviçre Pavyonu, “doğaya entegre bir yapı”. Yapı, doğal ile insan yapımı dünyaların nasıl bir arada var olabileceğini göstermeyi amaçlayacak. Pavyon, bitkilerle çevrili ve folyo benzeri plastikle kaplanmış hafif, küresel yapılardan oluşacak.
Kaplama, etkinlik sonrası mobilya olarak yeniden kullanılacak, modüler çelik yapı ise yeniden kullanılmak üzere tasarlanacak. Sergi alanı, dikey dolaşıma ihtiyaç duymadan zemin seviyesinde yer alacak ve Manuel Herz Architekten’in “önceki tüm İsviçre pavyonlarının en küçük ayak izini oluşturma” hedefini gerçekleştirmesine yardımcı olacak.
Foster + Partners mimarlık ofisi tarafından tasarlanan Suudi Arabistan Pavyonu, hem krallığın geleneksel köylerinin mimarisinden ilham alacak hem de ziyaretçileri keşif ve rastlantısal karşılaşmalar yolculuğuna çıkararak, katman katman Suudi Arabistan kültürünün canlı bir resmini çizecek.
Pavyon, bitkilerle kaplı bir ön avlu ile bir grup açısal hacme ayrılacak ve 59 Productions ve Squint/Opera tasarım stüdyoları ile iş birliği içinde geliştirilen görsel-işitsel kurulumlarla zenginleştirilecek.
RAU Architects ofisi tarafından tasarlanan yapı, “doğmakta olan güneş” teması etrafında şekillenecek ve dalgalı su benzeri cephelerle çevrelenecek. Bu tasarım, temiz enerjinin bir sembolü olarak düşünülmüş olup pavyonun interaktif sergilerinin, suyun dünyanın yenilenebilir enerjiye geçişindeki potansiyelini göstermesini amaçlıyor.
Pavyonun yapısı döngüsellik prensibine uygun olarak tasarlandığı için bu da yapının etkinlik sonrası kolayca sökülüp başka yerlerde tekrar kullanılabileceği anlamına geliyor.
Woo Architects tarafından tasarlanan Birleşik Krallık Pavyonu, tersine çevrilebilir ızgara yapılı bir formda olacak. Pavyonun ne sergileyeceği hakkında detaylar henüz açıklanmamış olmakla birlikte, bina hızlı bir şekilde inşa edilebilmeye ve kolayca sökülüp etkinlik sonrasında başka bir yere taşınabilmeye uygun olarak tasarlanmış.
Woo Architects ayrıca yapının hem enerji tüketimini azaltmak amacıyla maksimum termal verimlilik sağlamasına hem de çatıların güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji teknolojilerine uyum sağlamasına uygun tasarlanacağını açıkladı.