Ankara'da, Eymir Gölü sınırlarının hemen dışında inşası planlanan otel projesi, ÇED süreci kapsamında düzenlenen Halkın Katılımı toplantısında proje sert bir dille eleştirildi.
Ankara’da Eymir Gölü sınırlarının hemen dışında inşası planlanan ve meslek odalarının tepki gösterdiği otel projesinin Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu için Halkın Katılımı toplantısı dün öğle saatlerinde yapıldı. Toplantıda projenin hukusuzluğu ortaya çıkarken, köylüler işsizlik sorununa dikkat çektiler.
Mühendis odalarından ve ODTÜ’den toplantıya yaklaşık 50 kişi katıldı. Grup temsilcileri projenin çevre ve insan sağlığına etkisinin incelenmediğini vurguladılar. Sorulan sorular, projenin çevre etkileri konusunda ciddi bir araştırma ve planlama yapılmadığını ortaya koydu.
Toplantıda, 1. derece koruma alanı olan Eymir’e yalnızca 130 m uzaklıkta yapılacak olan otel kompleksinin Eymir’e olumsuz etkisi olacağını, bölgede başka inşaatların da önünü açacağı ve Ankara’nın nadir yeşil alanlarından birinin daha yok olacağı ifade edildi.
Toplantıya katılan bazı köylülerse bölgedeki işsizliği vurgulayarak ve geri kaldıklarını söylerek, arsalarının imara açılmasını istediler.
Mimarlar Odası’ndan Tezcan Karakuş Candan’ın bölge arazilerinin kamulaştırılıp yeşil alana çevrilmesi önerisi ise katılımcılar tarafından alkışlandı. Toplantıya mekan olarak seçilen Mühye Köyü kahvehanesi önünde sabah saatlerinde yoğun çevik kuvvet önlemi alınmıştı.
Valilik Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’nün düzenlediği toplantıda ilk söz alan, otel projesinin ÇED raporunu hazırlama işini üstlenen PRD şirketi temsilcisi Harun Yıldırım, otelin çevrede rahatsızlık ve kirlilik yaratmaması için gerekecek önlemler konusunda yüzeysel bazı bilgiler verirken, ekolojik etkilerine değinmedi. Öte yandan Yıldırım, otel inşaatında ve işletmesinde 100’ü aşkın kişi çalışacağını özellikle belirtti.
Yıldırım’dan sonra konuşan Candan, bu tür yapılaşmanın, ayrıca köylülerin topraklarını kaybetmesinin insan sağlığına ve ruh sağlığına ciddi olumsuz etkileri olabileceğini ifade etti.
Söz alan Mühye Köyü Muhtarı da köylüler olarak işsizlikten çok mağdur olduklarını, ancak projenin çevre ve sağlığa etkilerini de değerlendirmek gerektiğini söyledi.
Çevre Mühendisleri Odası’ndan Baran Bozoğlu ise üst ölçekli planda otel yapılacak arazinin “ağaçlandırılacak alan” olarak yer aldığını söyledi. Bozoğlu, daha plan ortada yokken kat tapusu alınmasının da hukuksuz olduğunu vurguladı.
“Diplomatik Otel” adı altında yürütülecek inşaat ile Eymir çevresinin, Mogan Gölü (Gölbaşı) gibi Ankara’nın zenginleri için başat bir rant alanı haline geleceği ve hızla dejenere olacağından korkuluyor.
Ankara BBB Melih Gökçek’in de geçen yıl yaptığı “Eymir’i ODTÜ’ye yedirtmeyiz” açıklamaları Eymir konusundaki endişeleri perçinlemişti. Eymir, Ankara’nın güneyinde yer alan Mogan Gölü ve İmrahor Vadisi arasında yer alıyor. İki bölgede de son dönemde hızlı yapılaşma yaşanmakta.
Eymir Gölü halka açık olsa da, şehir merkezinden uzak olan göle otomobili olmayan vatandaşların ulaşımı çok zor. Melih Gökçek bu durumu “ODTÜ Eymir’i kendine saklıyor” yolunda açıklamalarla istismar etmekteydi.
Eymir çevresinin imara açılmaması için Ankara’nın Eymir’i isimli bir grup 2014’te faaliyete başlamıştı. Grup, TMMOB Çevre Mühendisleri, Şehir Plancıları, Mimarlar ve Peyzaj Mimarları Odaları ile birlikte çalışıyor.
Toplantı çıkışında oda temsilcileri, ÇED raporunu üstlenen şirket temsilcisinin sorularını cevaplayamamasının, otelin hukuksuzluğunu gösterdiğini vurguladılar. Temsilciler, süreci takip etmeye ve müdahil olmaya devam edeceklerini eklediler.
Yaklaşık 50 yıl önce ODTÜ arazisine dahil edilerek ağaçlandırılan ve koruma altına alınan Eymir, aslında Mogan Gölü’ne bağlanan bir sulak alan sistemi. Bölgede tehdit altında olan çiçek ve kuş popülasyonları bulunuyor.
Toplantıda, Eymir konusunda duyarlı çevrelerin Mühye ve civar köylülerine yönelik bir ikna kampanyası yürütmeleri gereği de ortaya çıktı. Köylüler, birkaç kilometre ötedeki Çankaya’nın zengin mahalleleriyle köylerinin durumu arasındaki tezata işaret ettiler.
Köylüler, özellikle de bölgedeki tuğla fabrikalarının kapanmasından sonra fakirleştiklerini anlattılar. Eymir aktivistlerinin, ekonomik sıkıntılarının imarla çözülebileceğine inanan köylüleri, imar sonrasında TOKİ vakalarında olduğu gibi daha ağır sorunlarla yüzleşebileceklerine ikna etmeleri gerekecek.