Taksim Meydanı'nın yeni bir projeyle daha fonksiyonel ve daha estetik bir yaşam alanı haline getirilmesine kimsenin itirazı olmaz herhalde.
Bir süre önce gündeme gelen Taksim projesine itirazlar da böyle bir projenin gerekliliğinden çok içeriği ve hazırlanış şekliyle ilgili.
Projenin yakışıklı başaktörü olarak tanıtılan Taksim Topçu Kışlası’nın yeniden inşasının ardındaki zihniyet bana biraz Fetih 1453 filminin gördüğü yoğun ilginin altındaki sosyo-psikolojik nedenleri çağrıştırdı.
Yakın tarihine, cumhuriyetinin kuruluşuna küsen bir toplumsal kültürün moda düşünce biçimi olduğu son yıllarda, milliyetçi duygularda ortaya çıkan boşluğun Osmanlı mirasına olan merakla doldurulması çok doğal. Ulusal kimlik arayışının yön değiştiren kültürel ortamında sinema sektörümüzün süper prodüksiyon arayışında Kurtuluş Savaşı gibi bir ulusun varoluşunu ve onurunu korumaya yönelik gerçekten övünülecek bir kahramanlık destanına yüz vermekten kaçınıp bir şehrin işgalinden ulusal övünç kaynağı çıkarma çabası da anlaşılır.
Taksim Meydanı’nın evrim geçiren şehircilik ihtiyaçlarına göre yeniden planlanması arayışında bir Osmanlı figürü olarak Taksim Kışlası’nın yeniden inşa edilmesini öngörmek de kuruluş destanından utanç duyan kültürel ezikliğin doğal bir sonucudur.
Tarihi tüm miraslarımız gibi Osmanlı’nın mimari mirası da korunmalı kuşkusuz. Bu mirası korumaktaki başarısızlığımızı inkar etmek de mümkün değil. Ancak Osmanlı mimari mirasını korumak adına tarihi bir binanın rüküş bir taklidini inşa etmeye kalkışmanın, Mimar Korhan Gümüş’ün de dediği gibi ‘taklit bir bina yapmakla, geçmişte kışlayı yıkmak arasında fark yok’.
Milliyet’ten M. Zeynep Özkarkal’ın haberine görüş veren dünyaca ünlü mimar Emre Arolat’a göre de projenin en önemli fiziksel tasavvuru olduğu belli olan Taksim Topçu Kışlası, Gezi Parkı’nı maymuna çevirecek koca bir kitle.
Cumhuriyet tarihimize ve onun başlangıcı olan Kurtuluş Savaşı’na küstürülerek, kendi tarihine karşı ezikleştirilen kültürün, Osmanlı mirasına da sağlıklı bir şekilde sahip çıkması mümkün değil. Kuruluş ve Kurtuluş tarihimizle barışmadıkça Osmanlı mirasına haklı olarak sahip çıkma girişimlerimizin Taksim Topçu Kışlası’nın taklidinin inşa edilmesi, THY’nin Osmanlı esintilerinin dozunu kaçırdığı yeni VIP salonu gibi rüküşlüklerden ibaret kalması kaçınılmaz olacaktır.