Faili meçhul alışveriş merkezi!

Mimari açıdan bir alay objesine dönüşen Demirören AVM'yi kimin tasarladığı bile belli değil. Bu işin esas sorumlusu, 'tarihi' görünsün diye uğraşan belediyeler, kurullar, komisyonlar...

İstiklal Caddesi’deki Demirören Alışveriş Merkezi perşembe günü apar topar açıldı. Aslında açıldı demek yanlış olur. Son iki katı hâlâ inşaat halinde olan binanın içi de neredeyse bir şantiye. Asansör montajları bitmemiş, yürüyen merdivenlerin ayarları yapılmakta, pek çok mağaza ise boş; açık olanlar da inşaat tozlarını temizliyor. Firavun mezarlarını aratan bir koridordan ulaşabildiğiniz tuvaletler de bitmemiş. Aceleden tabelası bile eğri asılan binanın bu acemi açılışını işletme uzmanları daha iyi analiz ederler. Kanaatimce ileride işletme açısından da büyük sıkıntılar çıkabilir çünkü iç mekanlar ve özellikle food court hiç cazip görünmüyor.

Müellifi belirsiz

Hatırlarsanız binanın mimarisi Han Tümertekin’e teslim edilmişti. İnşaat sürecinde mimarın kontrolü dışında tasarıma müdahaleler başlamış, yandaki parseller de satın alınarak projeye eklenmişti. Koruma kurulu üyeleri de işe müdahale edip “tarihi dokuya daha uygun(!)” bir cephe isteyince anlaşılan, ipler koptu ve Tümertekin müelliflikten çekildi. Şimdi komik köşe balkonları, mini kubbeli cumbaları, eski binadan miras işe yaramaz ince balkonu ve ‘modern bir şeyler de olsun’ diye ortaya yerleştirilmiş anlamsız cam cephesi ile açılan bu binanın müellifi belirsiz. Kurul üyeleri mutlu mudur bilemem ama sayelerinde baktıkça mimarisi ile alay edilecek bir bina daha İstanbul’a eklenmiş oldu. Açıkçası bu yapı, tarih soslu her şeyin cazip hale geldiği bir dönemde, toplumsal değişimin mimariye yansımış anıtı olarak da görülebilir.

Şimdi bu trajikomik sonucu doğuran mekanizmaları sorgulamak için bir fırsat doğdu. Çünkü kurullar, komisyonlar, çelişkili yasalar arasındaki çatlaklardan becerikli bir şekilde ilerleyen yatırımcı, sonunda yasal(!) bir yapı inşa edebilmiş görünüyor. Esasen yatırımcı denen kişilerin genetik olarak metrekare oburu olduklarını kabullenmek gerek. Belediye ve kurulların esas görevi ise sokak kotundaki kentliye verdikleri kamusal mekanın kalitesini yönetmektir aslında.

Mimari açıdan bir alay objesine dönüşen Demirören AVM’nin esas sorumlusu topu birbirine atan, çağdaş mimarlıktan habersiz koruma ve yenileme kurulları, belediyeler, uyuyan Mimarlar Odası, aciz Kültür Bakanlığı, rüzgara göre değişen bilirkişiler ve raporları ile noterlik görevinden fazlasını yapmayan üniversitelerdir. Ne zaman ki bu kurumlardaki bireyler ortaya çıkar, o zaman bir şeyler değişir. Yoksa kurum paravanı arkasından ahkam kesen korkak uzmanlar karar mercilerinde oldukça kentlerde bu saçmalıklardan daha çok görürüz.

Etiketler

Bir yanıt yazın