Yenilikçi ve yaratıcı tasarım yaklaşımlarıyla alışılmışın dışına çıkan Dahir İnşaat, yeni teknolojiler geliştirerek monotonluktan uzak, biraz da çılgın projeler üreten bir Türk-Rus şirketi.
Firma, geliştirdikleri panel monolit teknolojisiyle bina ve cephe sistemlerinde çeşitliliği sağlamayı amaçlıyor. Buradaki amaç, plan ve cepheleri farklı olan binaların inşaasını mümkün kılmak ve yapıya çok yönlülük vermek. Şirket bunu sağlamak için beş yüzden fazla panel cephe ve balkon geliştirip testlerini yapıyor. Geliştirdikleri teknolojilerle, yapım sürecinde endüstriyel üretimi tercih ederek minimum seviyede insan gücü kullanıyorlar. Konut projeleri dışında şehir planlama ve çevre düzenlemesi konularında da projeler yürütüyorlar.
Dahir İnşaat, son dönemlerde ise yeni ulaşım sistemi önerileriyle gündemde ve oldukça çılgın bir fikirleri var. Fütüristik bir tasarım örneği olan ve “Gyroscopic public transport” olarak anılan jiroskopik toplu taşıma projesi akıllara geleceğin ulaşım araçları fikrini getiriyor ama Dahir İnşaat, bu teknolojinin günümüzde de mümkün olabileceğini iddia ediyor. “İki ayaklı şeytan makinesi” tarzında yapılan benzetmelerin de anlaşılabilir olduğunu söyleyen şirket, insanların bunu hayal etmekte zorlanmasını haklı buluyor.
Yaptıkları tanıtım filminde görüldüğü üzere, tasarımcılar ulaşıma çılgın bir alternatif üretmişler ve gücünü güneş panellerinden alan bir araç tasarlamışlar. Tıpkı bir tren gibi rayların üzerinde giden araç, yoldaki diğer araçların boyuna göre kendi boyunu ayarlayabiliyor. Yaya yolunda yer seviyesinde raylarda ilerlerken otoyolda yükseltilmiş raylarda gidiyor ve diğer araçlar ile çoklu ray katmanlarında çakışıyor. Yolcu alımını ise yine havada asılı kurgulanmış istasyonlarda gerçekleştiriyor.
Firma, trafik sıkıntısını da kendine özgü bir ray sistemi kullanımı ile çözüyor. Kurguya göre insanlar normal bir otobüste seyahat eder gibi bu araçla istedikleri yere gidebilecek. Aynı zamanda bu araçların iç tasarımında konforu artırmak için daha lüks alternatifler de düşünülmüş. Koltuk sayıları azaltılmış ve koltuklar daha konforlu hale getirilmiş. Form olarak tam bir disk gibi tasarlanan aracın ayakları olmayan bir böceği de andırdığı düşünülebilir. Fantastik bir görünümü olan araç için çok sayıda renk alternatifi de sunuluyor.
Araç, hayati risk taşıyan durumlarda da (ambulans, itfaiye gerektiren durumlar) beklentiyi karşılıyor. Bu gibi durumlarda araç sıkışan trafikte diğer araçların arasında orta şeritte yükselerek rahatça olay yerine ulaşım sağlıyor.
Şirketin bir diğer çılgın projesi de “Flying Trains”. Şirket, binlerce kişiye aynı anda ve hızlı bir şekilde ulaşım sağlayabilmek için “uçan trenler” gibi çılgın bir fikir ortaya atıyor. Başlangıçta, trenin kendini kaldırması ve ileri taşıması için pervaneler ya da jet motorları öne çıkıyor. Her bir trenin iki bin kişi taşıma potansiyeline sahip olması beklenirken, bunun tasarım geliştirildikçe daha da artacağı öngörülüyor. Trenlerin yolcuları 310 mph hızla taşıması bekleniyor. Bu da uçan treni en hızlı yüksek hızlı trenden bile daha hızlı yapıyor. Bütün bunlara rağmen trenin yere nasıl bağlanacağı ve enerjisini nereden sağlayacağı henüz netleştirilmemiş konular. Trenin enerjisini yerel güç şebekesinden sağlaması muhtemelken, güneş paneli ya da rüzgar çiftlikleri gibi bağımsız kaynaklardan alması da bir olasılık. Bu konuda net olan tek şey, ne olursa olsun çevre dostu bir enerji kaynağının kullanılacağı.
Uçan tren projesi şu anda sadece konsept aşamasında. Bu devasa trenin fırtınalı havalarla başa çıkıp çıkamayacağı ya da trenin çalıştırılabilmesi için ne çeşit bir altyapının gereceği gibi çözülmesi gereken birçok konu var.
Dahir İnşaat’ın üzerinde çalıştığı projelerden biri de “Drive Market”. Bu proje, insanlara arabadan inmeye gerek kalmadan market alışverişlerini yapabilme imkanı sağlıyor. Bu hizmetin sağlanabilmesi için üç alternatif sunulmuş. Çıkış noktaları aynı olan tasarımlar mekansal ölçekte birbirinden farklılık gösteriyor.
Bu seçeneklerden ilkinde, market kocaman camekan bir binanın içinde. Arabaları algılayınca otomatik açılan kapısından girildiğinizde yüksek tavanlı daha çok depoyu andıran bir doluluk-boşluk dengesi var. Arabaların içinde rahatça dolaşabildiği ölçekte büyük bir yer olarak tasarlanmış. Market dolapları sıra sıra dizili, arabalar dolapların önüne geldiğinde butonlar yardımıyla dolap raflarını kendi hizalarına getirebiliyorlar. Seçilen ürünler banda yerleştirildikten sonra kasiyere ödemeyi yapıyorsunuz ve paketlenen ürünlerinizi alıp marketten ayrılabiliyorsunuz. Market dolaplarının içindeki ürünlerin saklandığı bir de depo alanı var. Sadece belli sayıda ürün dolaba yerleşmek üzere paketleniyor ve orada çalışanlar tarafından dolaba yerleştiriliyor.
Bunu takip eden ikinci çalışmada ise kapalı bir mekan yerine açık alanda dizili market dolapları var. Arabanızı önüne park edip dolabın başına geliyorsunuz, oradaki ekranlardan neler alacığınızı seçiyorsunuz ve seçtiğiniz ürünlere göre sırayla raflar size geliyor. Burada butonlar yerine pedallar kullanılmış. Ayağınızla pedala bastığınızda raflar değişiyor. Hepsi paketlenmiş yiyeceklerin ödemesini yaptıktan sonra ayrılabiliyorsunuz. Diğerinden farklı olarak burada ödeme ya da paketleme için bir kasiyer yok.
Üçüncü çalışmada ise birinci konsept ile aynı şekilde kapalı mekan fikri var. Devasa bir mekan bölmelendirilerek gelenler için bireysel marketçikler oluşturulmuş. Bölmeler, her boyutta arabanın içine girebileceği büyüklükte. Arabanızla içeri girdiğinizde bir koridor boyunca ilerliyorsunuz ve boş olan marketlerin kapısı açık oluyor. Her bölmenin girişinde bulunan geniş bir bant üzerinde arabayı durduruyorsunuz ve bant sizi doğrudan bölmenin içine alıyor. İçeri girdikten sonra kapı kapanıyor ve insanlar arabalarından inip market dolabından ürün seçebiliyor. Burada da bir kasiyer çalışıyor. Alışverişini bitiren insanlar geldikleri şekilde marketi terk edebiliyorlar.
Burada anlatılan projeler, Dahir İnşaat’ın projelerinden sadece birkaçı. Yerinde saymayan, bakış açısı geniş projeleri ile firma, ilerleyen zaman içerisinde kentlerde fantastik izler bırakabilir.