Büyükada Çarşı Camii Fikir Projesi Yarışması'nın kolokyum ve ödül töreni 13 Haziran Cumartesi günü Büyükada'da yapıldı.
10 Haziran’da sonuçları açıklanan Büyükada Çarşı Camii Fikir Projesi Yarışması’nın kolokyumu Anadolu Kulübü Büyük Salonu’nun terasında yapıldı. Jürinin, ödül alanların ve katılımcıların yer aldığı kolokyumu Ali Reyhan Esen yönetti. Oturumu açan ve jüri üyeleri adına söz alan jüri başkanı Harun Batırbaygil yarışmanın açılma aşamasındaki zorluklar ve sorunlardan bahsetti, 2 seneyi aşan sıkıntılı bir süreç olduğunu aktardı.
Batırbaygil, ayrıca, yarışma sürecinde Mimarlar Odası’nın önce yarışmaya jüri atayarak destek vermesi ancak daha sonra üyelerine “katılmayın” çağrısı yapmasının ardından, 74 proje teslim edileceğini tahmin etmediklerini ve katılımın oldukça tatmin edici olduğunu belirtti. Problemli olan arsa alanında istenilen inşaat metrekaresi için de jüri adına, “Tüm projeleri metrekare koşullarını esneterek tarttık” beyanında bulundu.
Daha sonra sözü alan asli jüri üyesi Nuran Kara Pilehvarian, metrekare şartlarını yerine getiremeyenleri, ibadet alanının altına tuvalet koyanları, dini ritüelleri dikkate almayanları elemek durumunda kaldıklarından bahsetti. Ayrıca bu çalışmanın tüm sorunlarına rağmen önemli bir birikim yarattığına değindi ve tüm projeleri bir kitapta toplayıp yayınlamak istediklerinden bahsetti.
Katılımcılar arasından söz alan Ahmet Turan Köksal, Mimarlar Odası’nın önce evet deyip sonra karşı çıkmasına üzüldüğünden ancak çok şaşırmadığından bahsetti. Daha sonra teslime 14 dakika geciken projesinin diskalifiye edilmesinin, teslimin adaya yapılması nedeniyle jürinin daha esnek davranmış olması gerektiğini belirtti. Birinci ve diğer birçok ödül kazanın projesinin fazla anıtsal, fazla büyük bulduğunu aktardıktan sonra camideki ayakkabılık tasarımı ve deniz/çarşı aksı ilişkisine dair jürinin çalışmadığını ve şartnameye uygun değerlendirmediğini belirten Köksal’a asli jüri üyesi Nuran Kara Pilehvarian: “Ayakkabılık konusuna dikkat ettik ancak iyi bir çözüm göremedik. Denizle çarşı aksının ilişkisini kuran proje konusu çok tartışıldı. Ancak genel olarak sadece bu aksın kurulması üzerine genel bir değerlendirme yapamayız. Burası çok zor bir arsa. Biz de aslında bu ilişkiyi en iyi kuran projeyi seçtik ancak esas olan çarşı esnafının ihtiyacını karşılayan bir cami seçmekti amacımız.” şeklinde cevap verdi.
Jüri başkanı Harun Batırbaygil’in 2. Mansiyon alan projeyi “son derece avangart” ve 1. Mansiyon alan projeyi de “konuya yeni bir soluk getiren bir diğer proje” olarak değerlendirmesi üzerine söz alan 2. Mansiyon ödülü proje müellifi Erkut Sancar şunları söyledi: “Birinci projenin kubbe nedeniyle irileştiğini ve ölçek problemi yaşadığını düşünüyorum. [Fikir yarışmalarında] iddialı olanlar mansiyonda kalma, uygulanabilir olanlar ödül alması yolunda gidiyor mimarlık ortamı.”
Bunun üzerine katılımcılardan Emre Öztürkmen jüriye “1/50 fikir projesi olur mu sizce? 50 ölçeğin hakkını verip elenenler ve 500 çizip ödül alanlar durumunu açıklar mısınız?” sorusunu yöneltti.
Yine benzer bir eleştiri de 1. Ödül alan Emre Can Yılmaz’ı temsilen Zambak Mimarlık’tan mimar Kadir Karakoç’tan geldi: “Fikir projesi hakikaten sistem detayına kadar istenecek bir şey midir, mimari proje adı olsaydı ne olurdu, doğru buluyor musunuz bunu?”
Büyükada’daki kolokyum, ödül töreni ile son buldu.
3 yorum
çok zorlama olmuş yarışma.keşke direk açık ihale usulü verilseymiş proje. hem bu kadar emek ve proje boşa gitmemiş olurdu.
Türkiye’de ihaleyle ya da tanıdığına vererek yapılmış, bundan daha iyi kaç örnek var ki bu kadar kolay çıkıyor sözcükler?
“Denizle çarşı aksının ilişkisini kuran proje konusu çok tartışıldı. Ancak genel olarak sadece bu aksın kurulması üzerine genel bir değerlendirme yapamayız. Burası çok zor bir arsa. Biz de aslında bu ilişkiyi en iyi kuran projeyi seçtik ancak esas olan çarşı esnafının ihtiyacını karşılayan bir cami seçmekti amacımız.”
Mimari fikir yarismasinin jurisinden cikan bu aciklama eger dogruysa oldukca sacma, yanlis ve kalitesiz. Bes mimarlik profesorunun bir araya gelip yapabildikleri en iyi aciklama bu mu? Burada sunulmus onerileri mimari, sanatsal felsefeler ve daha sonrasinda teknik kriterler dogrultusunda tartismak gerekmiyor mu? Biraz daha ileri giderek diyorum ki, bu sacma aciklamayi yapabilen bir profesorden bu meslegi ogrenmemis oldugum icin kendimi sansli da hissediyorum.
Mimari fikir yarismasi, hele ki kentin bu denli onemli noktasinda yer aliyorsa, yalnizca semt halkinin kullaniminin kriter olarak alinmasi hicbir anlam ifade etmez. Bu zihniyet ulkemizin kotu ve hatta olusamamis mimari kalitesinin nedeni degil midir zaten? 2015 yilinda hala neden bu israr? Dunyanin her yerini gezip gorebiliyorken, dogru ve yanlisa bizzat tanik olabiliyorken, bu kadar cok dil ogrenmisken ya da felsefeler, makaleler bu kadar cok ceviriliyorken neden hala yanlisi surdurmekte israr ediyoruz? Sizler kullanimi da onemseyeceksiniz, ancak cagdas olmasini da onemseyeceksiniz, mimari ve sanatsal felsefeye deger katmasini da onemseyeceksiniz, kentin yalnizca gecmisini yansitmasini degil, bugunune ve gelecegine de yon verecek karakteri arayacaksiniz. Jurisi oldugunuz konu, kentin cok onemli bir noktasinda, yenilikci fikirler arayan bir konu, dogal gaz ya da petrol istasyonu projesi degil.
Halkin kullanimini sanatsal bir projede tek kriter olarak ele alirsaniz hem mesleki kimliginize hem de size bu yetkiyi verenlere ihanet etmis olursunuz. Aciklamalar sinir bozucu ve insanlarin emeklerine saygisizca olmus.