18-19-20 Kasım'da düzenlenen Sürdürülebilir Yaşam Filmleri Festivali kapsamında sürdürülebilir yaşama dikkat çeken 25 belgesel film izleyicilerle buluşacak.
“Sürdürülebilirlik” piyasanın diline yerleşmiş ezber bir kavram haline gelse de, yıllar geçtikçe etkisini daha da hissettiğimiz küresel bozulmanın karşısında yaşamın sürdürülebilirliğini savunmak önem teşkil ediyor. Kentlerde kurulan bostanlar, kırsalda tarımsal faaliyeti destekleyen kooperatiflerin çalışmaları veya toplumsal yaşamda çeşitliliği ve her canlının yaşam hakkını savunan derneklerin faaliyetleri, içi boşaltılmış sürdürülebilirlik kavramının yeni anlamlarla hayat bulması için en somut adımlar belki de.
2008 yılından bu yana her yıl düzenlenen Sürdürülebilir Yaşam Filmleri Festivali, bu çabaları görünür kılan gönüllü bir organizasyon. Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi öncülüğünde Surdurulebiliryasam.tv ve Sürdürülebilir Yaşam için Kelebek Etkisi Derneği işbirliği ile hayata geçirilen Festival, “Filmler dünyayı değiştirir mi bilinmez ama onları izleyenler değiştirebilir” mottosuyla farkındalığın önemine dikkat çekiyor. Belgesel filmleriyle dünyanın dört bir yanındaki sürdürülebilir yaşam mücadelelerini görünür kılmayı hedefleyen Festival kapsamında, bu yıl 18-19-20 Kasım’da 20 il ve ilçede toplam 25 film izleyicilerle buluşacak. Bunlar arasında dikkatimizi çeken filmlerden sizler için küçük bir seçki hazırladık.
Meraklılar detayları buradan öğrenebilirler.
Yeni Bir Yol, toprak ve okyanusla ilişkimizi değiştirmeyi amaçlayan 4 tarım alanını inceliyor. Yiyeceğimizin çoğu biyoçeşitliliği azaltan, toprağı yok eden ve iklim değişikliğine sebep olan yöntemlerle üretiliyor. Biz yiyeceğimizin, toprağı, suyu ve vahşi hayatı iyileştirecek şekilde yetiştirilip, hasat edilip üretilebileceğine ve böylece çevresel sorunların çözümünün parçası olabileceğine ve olması gerektiğine inanıyoruz.
GDO, organik çiftçilik, çiftçilerin geleceği, tarım ve gıda politikaları hakkındaki tartışmalar yeni değil. Navdanya 25 yıldır tohum özgürlüğü ve çiftçi hakları için mücadele ediyor. Bugün yalnızca biyolojik ve ekolojik yıkımla mücadele hareketi konusunda değil, “yaşayan” ve gelişen ekonomiler ağının oluşması konusunda da çok kritik bir noktadayız. Yaşayan Toprak ile tarım, toprak açısından ele alınıyor.
Çiftçinin Çağı, Kuzey Amerikalı çiftçilerin yaş ortalamasının 60 olduğu Pasifik Kuzeybatısı’nda organik çiftliklerde gönüllülük yapan yeni jenerasyonu anlatırken, tarımın geleceğine dair ipuçları veriyor.
Bangalore’da Atık Yönetimi ve Geri Dönüşümü, 2003 yılında Bangalore’da patlak veren çöp krizinin ardından atığın kaynağında ayrıştırılması ile ilgili çıkan yeni bir kanunun mahallelerde nasıl yorumlandığını aktarıyor. Çöp toplayıcılarının kritik rolü ve atığın evlerde ayrıştırılmasının yaygınlaştırma çalışmaları değerlendiriliyor.
Çin’de binlerce çiftçi, hükümetin bölgeyi modernize etme planı çerçevesinde yeni bir şehre, Ordos’a yerleştiriliyor. “Saraylar Diyarı”, çiftçileri şehirde yaşamlarının çok daha iyi durumda olacağı yönünde ikna etmeye çalışan bir hükümet görevlisi ile buna karşı çıkan ve köyünde kalmaya devam eden bir çiftçinin hikayesini aktarıyor. Film, Çin’de merkezi hükümetin gelecek 20 yılda, tüm ülke genelinde 250 milyon çiftçiyi şehirlere yerleştireceğini anons ettiğinden beri gerçekleşen dev ölçekteki değişim sürecini keşfetmemizi sağlıyor.
Onunla yiyin, sonra da onu yiyin! Hindistan dünyanın en büyük plastik çatal kaşık tüketicilerinden biri ve bu da devasa sağlık ve çevre krizini beraberinde getiriyor. Bu film, bir çiftin ve bu kriz için hayal ettikleri olası çözümün harikulade hikayesidir. Bu yenilebilir kaşık, çevreye zararlı olan kullan at plastik kaşıklara göre ideal bir alternatif, çevre için zararsız olmasının yanı sıra besleyici maddelerle de zenginleştirilmiş.