Odaların, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun Galataport projesine açtığı davanın bilirkişi raporunda kıyının kamuya kapatılacağı uyarısı yer aldı.
Şehir Plancıları Odası (ŞPO), Mimarlar Odası ve İnşaat Mühendisleri Odası’nın (İMO) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun (ÖYK) otel, mağaza ve cafelerden oluşan Galataport projesine ait imar planlarına karşı açtığı davada bilirkişi raporu kruvaziyer liman projesi ile kıyının kamuya kapatılacağı uyarısında bulundu.
Doğuş Holding’e ait Karaköy Sahili’nin bin 200 metrelik şeridinde otel, restoran, cafe ve mağazalardan oluşan Galataport projesine ait imar planlarına üç meslek odasının Danıştay’da açtığı davada bilirkişiden “özelleştirme” dersi geldi. Raporunda tek tek yanlış ve eksikleri sıralayan bilirkişiler, imar planlarında Karaköy Sahili’nin kentsel sit alanı içinde kaldığını anlatan bir gösterime yer verilmediğini belirtirken, sahilin özelleştirme sonucu kamuya kapatılacağının altını çizdi.
ŞPO, Mimarlar Odası ve İMO İstanbul Şubelerinin Türkiye Denizcilik İşletmeleri’ne ait Salıpazarı Liman Bölgesi ile ilgili ÖYK’nın 2012 yılına ait Koruma Amaçlı 1/5 bin ve 1/ 1000 Ölçekli Nazım İmar Plan kararına karşı Danıştay 6. Dairesi’nde açtığı davada bilirkişi raporu çıktı. İki plandaki yanlışları ve eksikleri tek tek sıralandığı raporda bölümler halinde şu görüşlere yer verildi;
Plan onayı kararı: 24 Ekim 2012 tarihli ÖİB’in plan kararında temel işlevleri olarak “Kruvaziyer Liman Alanı”, “Rekreasyon Alanı”, “Sosyo-Kültürel Alanı”, yol işlevleri sıralanmaktaysa da buna karşın karar eki olarak onaylanan 1/5 bin ve 1/1000 ölçekli planlarda yol alanı işlevi yerine “dolgu alanı” işlevinin yer aldığı görülüyor. Aynı konudaki iki kararn birbirinden farklı olması durumu çelişki yaratıyor.
Sonuç: Bu durumda hangi belgenin esas alınması gerektiği sorusu ortaya çıkıyor. Karar esas alındığında karar eki planlarda yer alan “dolgu alanı” işlevi geçerliliğini yitirmekte; planlar esas alındığında ise kararda aynı nitelikteki tüm işlevler belirtildiği halde “dolgu alanı” ifadesi geçmediği için bu kararın ÖYK tarfından onaylanıp onaylanmadığı hususus tartışmalı bir durum yaratıyor.
Yoğunluk kararlarının net ve açık olması: İki planda da plan notlarının 3. Maddeleri yoğunluk kararlarına açıklık kazandırılıyor gibi gözükmekle birlikte tescilli yapıların toplam metrekarelerinin ne olduğu ve ilave inşaat alanın hangi büyüklüklere varacağı konusu anlaşılır bir tablo ile ifade edilmiyor.
Sonuç: Özelleştirmeye konu olan bu alanda toplam inşaat alanı büyüklüğünde çok kritik bir konu olduğununun dikkatlerden kaçmaması gerekir.
Plan kararıyla getirilen işlevlerin yasal mevzuata uygunluğu: Planlarda planlama alanının kentsel sit alanı içinde kaldığını anlatan bir gösterime yer verilmemiş olması, planlama kararlarının bu temel belirleyici koruma statüsü dışlanarak geliştirildiği tartışmasını doğuruyor. Plan notlarında ve plan raporunda yönetim modelleri özelliklerine açıklık getirilmemiş.
Sonuç: Dolaysıyla her iki ölçekli plan koruma amaçlı plan olarak hazırlamış olduğu belirtilmekle birlikte bu vasfı taşımadığı açık.
Bu nedenlerle;
Bu ifadelerin aldığı bilirkişi raporunda söz konusu planların şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına, kamu yararına uygun olmadığı kanaatine varıldığı belirtildi.