Beşiktaş, İstanbul'un sur dışındaki en eski semtlerinden biri.
Eski yazılı kaynaklara göre Beşiktaş adının aslı Beştaş’tı. Bu da Barbaros Hayreddin Paşa’nın gemilerini bağlamak için kıyıya diktirdiği beş taş sütundan gelir. Beştaş adı zamanla Beşiktaş’a dönüştü. Beşiktaş’ın antik dönemde, sık ormanlarla kaplı olduğu belirtilen Boğaz kıyı şeridinin Roma döneminde kıyılarda yapılan birkaç tapınakla yapılaştığı, Bizans döneminde yine birkaç manastır ve imparator yazlık ikametgahına (Ayios Mamas) mekan olduğu, Osmanlı döneminde ise bir “yerleşim yeri kimliği” kazandığı biliniyor.
18. yüzyılda, Beşiktaş Deresi ve Ihlamur Deresi vadisi boyunca gelişmesini sürdürürken Serencebey sırtlarına doğru da yayıldığı, 19. yy’da yaşanan ulaşımda ve toplu taşıma araçlarındaki gelişimler ile Beşiktaş’ın İstanbulla bağı güçlenmiş. 1851’de Şirket-i Hayriye’nin kurulmasıyla Boğaziçi iskelelerine düzenli vapur seferleri başlamış, bu da bütün Boğaziçi köylerini, nüfus, yaşam biçimi ve mimari bakımdan etkilemişti. 1869’da imtiyazı verilen tramvay şirketi de ilk hattı 1872’de Azapkapı Beşiktaş arasında işletmeye açmıştı. Atlı olan bu ilk tramvaylar 1913’de elektrikli olduktan sonra Bebek’e kadar uzanan hatta 1961’e kadar hizmet vermişlerdi.
Yine aynı dönemde Akaretler ile Ortaköy’deki Yahudi cemaatine ait “Las Dizioço” (18 Evler ya da Akaretler) Beşiktaş’ın kentsel görünümünü etkileyen yapılaşmalardı. Padişahın yakın çevresinde yer alanlar ikametgâhlarını Yıldız Sarayı’nın yakınlarına taşımışlar, bu dönemde Serencebey Yokuşu ve çevresi ile, Abbasağa Mahallesi ile üst tarafında oluşan kısımlar konaklarla dolmuştu.
Cumhuriyet’in ilanından sonra Beşiktaş ilçesinin önemi azalmakla birlikte Atatürk’ün yaşamının geri kalan dönemi boyunca İstanbul’a geldiği zaman Dolmabahçe Sarayı’nda kalması nedeniyle Beşiktaş ilçesi önemini biraz olsa korudu. Önceleri Beyoğlu’na bağlı bir semt olan Beşiktaş 1930 yılında ilçe oldu.
Beşiktaş’ın çehresini değiştiren ilk girişimler Lütfi Kırdar’ın belediye başkanlığı döneminde (8 Aralık 1938 – 24 Ocak 1949) başlamıştı. Lütfi Kırdar Fransız şehir plancısı H.Prost’a hazırlatılan plan ile bulvarlar açmak, meydanlar oluşturmak, mevcut yolları genişletmek ve iyileştirmek, yeşil alanları düzenlemek, rekreasyon alanları yaratmak, su, elektrik, ulaşım gibi temel belediye hizmetlerinde yenilikler ve kente Cumhuriyet’in simgesi olacak anıtsal yapılar kazandırmak olarak tanımlayabileceğimiz temel ilkeleri hedeflemişti.
1958’lerdeki Beşiktaş, Kaynak: Özsoydan, G., “Kentsel Korumaya Stratejik Yaklaşım (Beşiktaş Köyiçi Kentsel Sit Alanı Örneği)”, Yüksek Lisans Tezi, MSGSÜ, 2007.
1956 – 58 istimlâkleri sırasında Beşiktaş Meydanı ve çevresi oldukça büyük bir değişim göstererek sahilyolu genişletilmiş ve buna paralel olarak, meydandan Zincirlikuyu’ya doğru oldukça sert bir eğime sahip olan Barbaros Bulvarı açılmıştı. Bu gelişmeyle Beşiktaş bir hayli eski eser kaybetmiş, karşılığında merkezi iş alanı olma özelliği kazanmaya başlamıştı.
1970’lerde Boğaziçi Köprüsü, daha sonra da 1988’de hizmete giren Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ile Beşiktaş’a bağlantı yolları gelişmiş, kentin merkez noktalarından biri olmuştu.
Beşiktaş, Osmanlı Dönemi’nden bu yana Çırağan Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Yıldız Sarayı, Feriye Sarayı, Naime Sultan Yalısı, Hidiv Kasrı ve Esma Sultan Yalısı ile Bizans Dönemi’nden miras kalan Ortaköy Cami, Mecidiye Cami, Yıldız Cami gibi önemli tarihi ve mimari değere sahip yapıları barındırmakla beraber farklı fonksiyonlara hizmet eden bazı önemli yapıları da bugüne getirmiş.
Akaretler Sıra Evleri
Akaretler Sıra Evleri İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde kendi adıyla anılan Akaretler semtinde Sultan Abdülaziz tarafından Dolmabahçe Sarayı Akaretleri (Lojmanları) olarak yapımına 1874 yılında mimar Sarkis Balyan tarafından başlanmış, 138 konut biriminden oluşuyordu.
Kompleksin mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olup Net Holding tarafından yap işlet devret modeliyle kiralanmış ve Akarnet adlı şirket kurularak 1995 yılında projeye başlanmıştı. Proje kapsamında Atatürk Müzesi, Ofis, Apart Otel, Otel, Mağazalar ve Otopark kompleksinden oluşacak proje geliştirilmişti. Projenin ilk etabı sayılan A Blok Mimar Münir Alpaslan tarafından 1998 yılında bitirilmiş dış cepheler orijinallerine sadık kalınarak sağlamlaştırılmış, iç mekanlar da taşıyıcı sistem bozulmaksızın fonksiyonuna uygun olarak yeniden düzenlenmişti.
Bazı finansman sorunları dolayısıyla Akaretler kompleksi restorasyonuna ara verilmiş. Net Holding’den mülkiyet ilk önce Garanti Bankası’na geçmiş 2005 yılında da işadamı Serdar Bilgili tarafından satın alınarak tekrar onarıma başlanmıştı. Yeni onarımla birlikte Akaretler Sıraevler’de, farklı büyüklükte 56 rezidans, toplam 11 bin metrekarede 34 mağaza, 6 kafe-restoran ve ünlü otel zinciri W Hotel bulunuyor.
Akev Tütün Deposu ve İdare Binası
Akev Tütün Deposu ve İdare Binası, Kaynak: Arkitekt
AKEV Şirketi’nin Beşiktaş’dan Yıldız’a çıkan cadde üzerinde bir üçgen şeklindeki arsası üzerine inşa edilen bu depo ve işleme evi 3600 metrekare saha işgal ediyor. Betornarme bina olup, 1950 yılında inşa edilmiş. Şimdileri ise bu binada Nobel İlaç Sanayi yer alıyor.
Astro Türk Tütün Deposu
Beşiktaş’ta 1929’da mimar Victor Adaman tarafından yapılan ve Astro Tütün Deposu olarak yıllarca hizmet veren binanın, bir süre Grundig televizyon fabrikası olarak kullanılmış, 1985’ten bu yana boş bulunan binayı Tekfen Holding’ten satın almıştı.
Shangri La Otel Istanbul
Yıkılan bu binanın yerinde şu an Shangri La Otel Istanbul isimli otelin inşası devam ediyor.
İstanbul Deniz Müzesi
İstanbul Deniz Müzesi, Türkiye’nin denizcilik alanında en büyük müzesi olup, içerdiği koleksiyon çeşitliliği açısından dünyanın sayılı müzelerinden biri. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı olan Türkiye’de kurulan ilk askeri müzesi, koleksiyonunda yaklaşık 20.000 adet eser bulunduruyor.
1961 yılında müze Beşiktaş İskele Meydanı’nda Türk Amirali Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa’nın anıtı ve türbesi yanında, bugünkü bulunduğu yere taşınmıştı. Ana sergi binası 3 katlı olup, 1500 m² lik alana sahip. Binada bulunan 4 büyük salon ve 17 oda sergileme alanı olarak kullanılmış ve salonlara rüzgar yönlerinin isimleri verilmiş.
Teğet Mimarlık’ın birinci seçilen ve uygulanan projesinden örnek
Müzenin fiziki koşullarının iyileştirilmesi ve optimum sergileme olanağı sunması adına 2005 yılında açılan yarışma ile uygulanan Teğet Mimarlık’ın proje çalışmaları halen daha sürüyor.
Beşiktaş İskelesi
Beşiktaş İskelesi, 1913’te Şirket-i Hayriye tarafından mimar Ali Talat Bey’e yaptırılmıştı. 1941’deki planına göre deniz cephesine dik üç bölümden oluşan zemin kattaki bekleme salonunda sivri kemerli revaklı bölüm kapatılmış ve 1948’de bölmelerin kaldırılmasıyla salon tek mekan haline gelmiş, ilk yapıldığı yıllardan yaklaşık 1950’lere kadar düğün salonu olarak kullanılan geniş teraslı üst kat ise 1979’da kısmen camlı bölmeler ile kapatılmış ve bina bugünkü halini almıştı.
Birinci Ulusal Mimarlık Üslubu’nun uygulayıcılarından olan ve bu bina dışında da iskele binaları yapmış olan Ali Talat Bey’in bu binası da hem genel biçimlenişi açısından, hem de cephelerinde kullanılmış olan sivri kemerler ve gerek iç, gerekse de dış cephelerdeki bezemeleri ile, tümüyle dönemin mimarlık anlayışını yansıtıyor.
BJK İnönü Stadı
1939’da İtalya’dan davet edilen ve bu konuda uzmanlığı bulunan dünyaca ünlü stadyum mimarı Paolo Vietti Violi, mimar Fazıl Aysu ve mimar Şinasi Şahingiray’la birlikte stadyum için seçilen Dolmabahçe Sarayı’nın eski has ahırlarının bulunduğu yere uygun bir plan hazırladı. Stadın temeli, 19 Mayıs 1939’da Dolmabahçe Sarayı’nın eski has ahırlarının bulunduğu arazide atıldı. Ancak kısa bir süre sonra II. Dünya Savaşı’nın getirdiği sıkıntılar inşaatı engelledi. Bu nedenle 19 Mayıs 1943’te yeniden bir temel atma töreni yapıldı ve hafriyat işine girişildi.
Stad, 27 Kasım 1947’de Beşiktaş ile İsveç’in AIK Solna takımı arasında oynanan maçla açıldı.
Son zamanlarda stada yönelik yapılacak yeni proje gündemde oldukça konuşuluyor. BJK İnönü Stadı’na ait 1/1000’lik ve 1/5000’lik planlar Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından onaylandı. İlerki günlerde stadı yeni projesi ile görmemiz mümkün.
Maçka’da bir apartman, Kaynak: Arkitekt
Bu apartman, 15×35 m ölçülü bir köşe başı arsası üzerine inşa edilmiş. Bir katta 3 daire bulunuyor. Mimari açıdan her türlü detayların düşünülmüş olması nedeniyle sadece dış görünüş açısından değil, iç mekanda da modern bir yaklaşım etkili olmuş.
Maçka’da Prof.A.A. Evi, Mimarı: Sedat Hakkı Eldem, Kaynak: Arkitekt
Maçka’da Teşvikiye Cami arkasında sırtlarda yapılan bu ev, eski bir konağın temellerinden istifade edilmek ve tamamen onun üzerine oturtulmak suretiyle yapılmış. Bina 2 katlı ve inşaa edilirken sökülen konağın eski malzemesi kullanılmış. Sedat Hakkı Eldem, binanın gerek dış gerek iç mimarisine eski Türk karakterini vermek üzere bu eski malzemeleri kullanmayı öngörmüş.
Türkiye Emekli Sandığı Maçka Oteli, Mimarı: Yılmaz Sanlı, İTÜ, 1972. Kaynak: Arkitekt
1966 yılında T.C. Emekli Sandığı’nın açmış olduğu yarışma neticesinde avan proje elde edilmiş ve ardından inşaata başlanmış. Yapı 1972 senesinde işletmeye açılmış.
Yıkılan otel alanında şu an Emre Arolat’ın Maçka Oteli projesi devam ediyor.
Şişli adını, şiş yapımıyla uğraşan ve şişçiler diye anılan bir ailenin burada konağı olduğu ve “Şişçilerin Konağı”nın zamanla “Şişlilerin Konağı” haline gelmesiyle aldığı biliniyor.
Şişli İstanbul’un, Taksim kuzeyindeki bütün semtleri gibi, yeni bir yerleşme. Şehrin bu yöresinin 19.yy’ın ortalarında bile henüz yerleşme bölgesi olmadığı biliniyor. 1850’lerde bugünkü Şişli’nin yayıldığı alan geniş bir kırlıktı. İlçenin en eski mahallesi olan Tatavla’nın (Kurtuluş) 16.yy’da kurulduğu ileri sürülür. 17.yy’da Taksim’den Pangaltı’ya doğru uzanan yolun iki yanında mezarlıklar; 18.yy’da Şişli ve Mecidiyeköy yörelerinde bağlar ve bostanlar yer alıyordu. Balmumcu Çiftlik Hümayunu Şişli’ ye kadar uzanıyordu. Bahçelerde sebze ve meyvenin yanı sıra çiçek de yetiştirilirdi. 19.yy’dan ibaren çeşitli binalar yapılır. Feriköy’de ilk bira üretim tesisinin kurulması ve Şişli’de Etfal Hastanesi’nin açılışı 1890’lara rastlıyor.
Harbiye, Pangaltı, Kurtuluş, Osmanbey, Nişantaşı, Teşvikiye ve Şişli’nin görünümü 1920’lerden sonra değişime uğradı. Bu semtlerdeki bahçe içindeki ev ve konakların yerini yavaş yavaş apartmanlar almaya başladı. Apartmanlaşmanın yaygınlaşması eski ulaşım yollarının çok belirgin caddeler haline gelmesine yol açtı. 1920’ler ve 1930’larda Şişli ve çevresi, üst gelir grubunun ikamet ettiği bölge haline geldi.
Şişli Telefon Santrali Binası, Nafia Fen Heyeti, Kaynak: Arkitekt
Şişli Telefon Santrali Binası, Şişli’de tramvay caddesi üzerinde cephesi geniş bir kavis çizen bir arsaya inşa edilmiş. Beyoğlu telefon şebekesinin yenilenmesi amacıyla inşa edilen bu bina bir bodrum ve iki kattan oluşuyor. Bina betonarme yapılmış. Duvarlar karkas dolgu olup, cephesi mozaik sıvanmış.
Şişli’de bir Kira Evi, Kaynak: Arkitekt
Bu küçük apartman, Şişli istasyonu civarında inşa edilmiş. Geriye çekilmiş katı ve bodrumdaki iki küçük dairesi ile beş daireli bir kira evi.
Şişli Maliye Şubesi, Mimarı: Y. Mimar Münevver Belen Kaynak: Arkitekt
Şişli’de yapılan Maliye Şubesi Binası, katlar, holler ve memur bürolarından oluşuyor. Her kat birbirinin aynısı. Cepheler çok basit mimaride olup, çok fazla resmi bir bina etkisi yaratmıyor.
Sadıklar Apartmanı, Y. Mimar Emin Necip Uzman, Kaynak: Arkitekt
Sadıklar apartmanı 670 metrekarelik bir inşaat alanına sahip olup, altı katın üçünde, üçer daire, diğer üçünde biri büyük olmak üzere ikişer daire bulunuyor. Binanın inşasında, malzeme ve işçilik konusunda oldukça fazla titizlik gösterilmiş.
Şişli Hukukçular Sitesi, Mimarı: Haluk Baysal, Melih Birsel Kaynak: Arkitekt
Şişli Hukukçular Sitesi’ndeki binaların arka ve iki yan cephesi denize nazır olup, bütün daireler de manzara faktöründen yararlanabiliyor.
1950’lerden sonra Şişli semtinin kuzeyinde Çağlayan ve Gültepe gibi gecekondu semtleri belirdi. Kağıthane’nin nüfusu da hızla artmaya başladı. Bu sırada Beyoğlu İlçesi’ne bağlı bir bucak olarak yönetilen Şişli yöresi, 1954’te ilçe yapıldı. 1960’tan sonra yeni yerleşim birimleri, evler ve fabrikalar yapıldı.
Perpa Ticaret Merkezi
Perpa Ticaret Merkezi, 1986’da kurulmuş çok ortaklı bir kooperatif olup, 1988 yılında inşaatı bitirilerek geçen 20 yıl zarfında farklı sektörlerden birçok firmanın bir araya gelmesiyle bir ticaret merkezi haline geldi.
Harbiye, adını 1834-1936 yılları arasında burada bulunan Mekteb-i Harbiye’den almış. Harbiye’de yerleşim 1870 yılındaki Beyoğlu yangınında evsiz kalan Levantenler ve gayrimüslimlerin Harbiye çevresinde inşa edilen kagir binalara taşınmalarıyla başladı. Şehir yavaş yavaş Harbiye’ye, Pangaltı’ya doğru, daha çok askeri ve idari yapılarla uzanmaya başladı.
M.K. Apartmanı, Mimarı: Y.Mimar H.İrfan Bayhan, 1953/54, Kaynak: Arkitekt
M.K. Apartmanı, Harbiye Caddesi üzerinde yer alıyor. Zemin katı mağaza olmak üzere, 4 normal kat ile bir çatı katından oluşuyor. Mimarisinde küçük ve büyük açıklıklı iki boşluk ile taşıyıcıları olan bir iskelet sistemi esas kabul edilmiş.
Pegasus Evi, Kaynak: Arkitekt
Pegasus Evi, Harbiye’de Cumhuriyet Caddesi ile Hilton Oteli girişinin köşe teşkil ettiği parselde inşa edilmiş. Bina kirişsiz betonarme sisteminde, dolgu malzemesi beton biriketten oluşuyor.
İstanbul Radyoevi
Semtin önemli binalarından biri olan İstanbul Radyoevi ise 19 Kasım 1949 günü, dönemin cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün açış konuşmasıyla hizmete girdi.
Ayrıca İstanbul’un önemli kültürel ve sanat etkinliklerinin gerçekleştiği Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu, 1946-1947 yılları arasında Harbiye’de inşa edildi.
2012 yılının Ekim ayında çıkan haberlere göre TRT İstanbul Radyosu binasının Birleşmiş Milletler’e verilmek istendiği açıklanmıştı.
Hilton Oteli
1955’te ise Harbiye semtinde açılan İstanbul Hilton Oteli, Türkiye’nin ve İstanbul’un ilk 5 yıldızlı oteli idi. Sedad Hakkı Eldem’in, 1952 yılında tasarladığı İstanbul Hilton Oteli, 10 Haziran 2010 tarihinde açılışının 55. yıldönümünü kutladı.
Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı Yeni Projesi
Projesi, P. ViettiVioli, Şinasi Şahingiray ve Fazıl Aysu tarafından hazırlanan ve inşasına 1948 yılında başlanan Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı, yıkıldı ve yeniden yapıldı.
Harbiye Ordu Evi
Bir diğer önemli yapısı da İstanbul’da Subay ve astsubaylara ait sekiz orduevinin en büyüğü Harbiye’deki Harbiye Orduevi. İnşaası 1981’de tamamlanan orduevi daha önce eski Mekteb-i Harbiye binasının bir bölümünde hizmet vermekteydi.
Bomonti Bira Fabrikası, Kaynak: WowTurkey.com
Adını İstanbul’un en eski semtlerinden birine vermiş olan Bomonti Bira Fabrikası, ülkemizde modern bira üretim tekniğiyle imalata başlamış olan ilk bira üretim tesisidir. İsveçli Bomonti kardeşler tarafından 1890’da Feriköy’de kurulup, 1902’de bugünkü Tekel Bira Fabrikası’nın olduğu yere taşınmıştı.
Günümüzde Şişli belediyesi tarafından kültür merkezine dönüştürülmesi planlanıyor.
Türkiye İş Bankası Pangaltı Şubesi, Mimarı: Muhlis Türkmen, Muhteşem Giray Kaynak: Arkitekt
Türkiye İş Bankası tarafından İstanbul Pangaltı’da zemin ve asma katları bankaya, diğer katları banka memurları için lojmanlara tahsis edilmek üzere inşa edilmiş. Binanın iskeleti betonarme, pencereler demir doğrama, cepheler ise birinci kata kadar travertin kaplanmış.
Merkezi, Valikonağı Caddesi ile Teşvikiye Caddesi’nin kesiştiği kavşakta yer alan anıt taş olan semt.
1930’lardan sonraki gelişme ile bütün İstanbul’da olduğu gibi Nişantaşı’nda da apartmanlaşma yönünde olmuş; Nişantaşı, çevresindeki Taksim, Harbiye, Osmanbey, Şişli gibi semtlerle birlikte İstanbul’un en hızlı apartmanlaşan semtlerinden biri durumuna gelmişti.
Nişantaşı’nda Bir Apartman, Kaynak: Arkitekt
İ.E. Ha Evi, Mimar Abidin, Kaynak: Arkitekt
İ.E. Ha Evi, Harbiye ile Nişantaşı arasında, tramvay caddesinden bostanlara inen yol üzerindeki bir arsa üzerine inşa edilmiş, modern görünüme sahip bir aile evi.
Tekel Likör Fabrikası
Modern mimarlık mirasının en önemli yapılarından biri olan Mecidiyeköy’deki Tekel Likör Fabrikası’nın mimarı Robert Mallet-Stevens, Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkiye’ye davet edilen, döneminin en önemli Fransız mimarlarından biri.
Bina şimdileri Ali Sami Yen Stadı arazisi ile birlikte satılarak, yerine otel, iş merkezi, rezidans, ofis, büro, alışveriş merkezi, sinema, tiyatro, eğlence merkezi, çok katlı mağaza gibi rant sağlayacı fonksiyon alanlarını kapsayan bir proje yapılıyor. Projenin tasarımı Emre Arolat Architects’e ait.
Kaynak: Özsoydan, G., “Kentsel Korumaya Stratejik Yaklaşım (Beşiktaş Köyiçi Kentsel Sit Alanı Örneği)”, Yüksek Lisans Tezi, MSGSÜ, 2007.