Geçmişin Modern Mimarisi – 7: İzmit (Kocaeli)

Geçmişin Modern Mimarisi serimizde bu hafta İzmit'i ele alıyoruz...

Cumhuriyet’ten 1960’a: İzmit’te Binalar ve Modern Kent Kimliğinin Oluşumu

Kentin Kısa Tarihçesi
Asya ile Avrupa kıtaları arasında önemli kara ve demiryolu güzergahlarının kesiştiği bir yerde kurulan Kocaeli bugün, Marmara Bölgesi’nin ve yurdumuzun en önemli endüstri ve sanayi yerleşimlerinden biridir. Kocaeli’nin tarihi eski çağlara uzanır. İlk çağlarda, Bithynia adı verilen bölgede kurulan kentler, sırasıyla Olbia, Astakos, Nikomedia, İznikmid, İzmid ve Kocaeli adlarını almıştır. Trakya’dan gelen Megaralılar M.Ö. 712’de İzmit Körfezi’nin güneyindeki Başiskele bölgesine yerleşerek Astakos adı verilen bir kent kurdular. Astakos halkı M.Ö. 262 yılında, bugünkü İzmit’in bulunduğu alanda kurulan bölgeye yerleşmiştir. Bithynia Krallığı’nın yıkılıncaya kadar başkenti kalacak bu kente, kurucusundan dolayı Nicomedia adı verilir. İmparator Diocletian, 284 yılında Nicomedia’yı Roma İmparatorluğu’nun başkenti yaptı. Bu dönemde Nicomedia, silah fabrikası, darphane, tersane, hamam ve tapınaklarıyla Roma, Antakya ve İskenderiye’den sonra dünyanın dördüncü büyük kenti haline geldi. Büyük Konstantin tarafından İstanbul’un imparatorluğun merkezi yapılması ve İmparator Jüstinyen’in de Kadıköy-İzmit arasındaki yolu askeri nedenlerle kapatarak, ulaşımı İznik üzerinden sağlamasıyla Nicomedia eski önemini kaybetti.

Kocaeli Türk egemenliğine ilk olarak 11. yüzyılın sonlarında Selçuklular zamanında (1078) geçti. Haçlı Seferleri sırasında kısa süre Haçlı Ordusu komutanı Aleksios Komnenos tarafından işgal edilen kentin, Türk egemenliğine kesin olarak geçişi ise Orhan Bey döneminde oldu. Kocaeli, Osman Bey ve oğlu Orhan Bey’in uç boylarından Akçakoca tarafından 1337 yılında Osmanlı topraklarına katıldı. Nicomedia Osmanlı egemenliğine geçtikten sonra, önce İznikmid, daha sonra İzmid (İzmit) adını almıştır. Kent en parlak dönemine Kanuni Sultan Süleyman zamanında ulaştı. 19. yüzyılda İstanbul-İzmit arasında işleyen ve 1873 yılından itibaren de Haydarpaşa-Ankara güzergahında faaliyet gösteren demiryolunun kente ulaşmasından sonra Kocaeli’nin ticari ve sosyal yaşamı canlanmaya başladı.

Kent, 1888 yılında İstanbul Hükümeti’ne bağlandıktan sonra adı “İzmid Müstakil Mutasarrıflığı” olur. Osmanlıca’da “d” ve “r” harfleri birbirine çok benzediğinden özellikle yazışmalarda İzmir ile karıştırılmaması için “d” harfi “t” harfiyle değiştirilerek “İzmit” denilmeye başlanır. Daha sonra, bölgeye Akçakoca’dan dolayı Kocaeli adı verildi. 1. Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkım sonucu önemini bir süre yitiren, İngilizler ve Yunanlılar tarafından işgal edilen Kocaeli, 28 Haziran 1921’de Türk Orduları tarafından işgalden kurtarıldı.

Kocaeli’nin Başiskele, Darıca, Dilovası, Çayırova, İzmit, Derince, Gebze, Gölcük, Karamürsel, Kandıra ve Körfez olmak üzere toplam 12 ilçesi bulunmaktadır. Kocaeli, İstanbul’a yakınlığı sebebiyle, Cumhuriyetle birlikte özellikle sanayileşme alanında en hızlı gelişen illerimizden biridir.

Kent merkezinde Osmanlı’nın klasik dönemlerinden kalma ve Mimar Sinan tarafından yapılan Pertev Mehmed Paşa Külliyesi bulunmaktadır. Külliye ilk yapıldığı dönemde cami, şadırvan, kervansaray, sıbyan mektebi, çift fonksiyonlu hamam, dükkanlar, çeşme, aşevi gibi birimlerden oluşmaktaydı. Bu birimlerden günümüze sadece cami, şadırvan ve sıbyan mektebi ulaşabilmiştir. 16. yüzyılın ikinci yarısında İzmitli Mehmet Bey tarafından yaptırılan Fevziye Camii, 1884 depreminde tamamen yıkılmış, yerine Kemalpaşa Mahallesi Hürriyet Caddesi üzerinde bulunan bugünkü cami yaptırılmıştır. Osmanlı’nın son dönemlerinden kalan Saat Kulesi, Sultan 2. Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yıldönümü dolayısıyla yaptırılmıştır. Hereke ve Tavşancıl’dan getirilen traverten taşlarla Neo-klasik üslupta inşa edilen kulenin dört tarafında çeşmeler bulunmaktadır.


Pertev Paşa Camisi
İstanbul Üniversitesi II. Abdülhamit Koleksiyonu


Saat Kulesi
İlker Kumral Arşivi – Foto Fahri, Fahri Seyrek


Fevziye Camisi
İstanbul Üniversitesi II. Abdülhamit Koleksiyonu


Kasr-ı Hümayun


Gazi Ortaokulu
İstanbul Üniversitesi II. Abdülhamit Koleksiyonu

Kentin simgesi niteliğinde olan saat kulesinin ötesinde, geç Osmanlı’dan kalan Redif Binası ve Gazi Ortaokulu ile 19. yüzyılda, Osmanlı Sultanı Abdülaziz tarafından Hassa Mimarı Garabet Amira Balyan’a yaptırılmış olan Kasr-ı Hümayun, Neo-klasik üslup özellikleriyle dikkat çeker. İzmit merkez dışında Hereke’de inşa edilen 2. Wilhelm Köşkü, 2. Abdülhamit döneminde Hereke halılarının uluslararası bir ün kazanması dolayısıyla, Alman imparatoru Wilhelm’in Hereke Halı Fabrikası’nı ziyarete geldiğinde konaklaması için özel olarak yaptırılmıştır. 2. Abdülhamit’im emriyle, Yıldız Sarayı’nda üç haftada inşa edilen köşk, deniz yoluyla parçalar halinde getirilerek bir günde yerine monte edilmiştir. Kentte, Saatçi Ali Efendi Konağı, Pembe Köşk, Sırrı Paşa Konağı, Portakal Hafız Konağı, Demirciler Konağı, Eski Vali Konağı Osmanlı’nın son dönemlerinden kalan sivil mimarlık örneklerinden bazılarıdır.

Cumhuriyet Sonrası İzmit

Cumhuriyet’in Erken Dönemlerinde Kent Yaşamının İyileştirilmesi Yönünde Atılan Adımlar
“Kocaeli” adının 28 Ocak 1923 yılında İçişleri Bakanlığı tarafından onaylanması ile Mutasarrıf Halil Vehbi Demirel, Kocaeli’nin ilk valisi olmuştur. H. Vehbi Demirel, İzmit’in su sorununa eğilmiş, Paşasuyu’nun fenni usullerle gelmesi sağlanıncaya kadar çalışmalar sürdürülmüştür. Vehbi Demirel, Adapazarı ile İzmit’te elektrik üreten fabrikayı kurdurmuştur. Bu dönemde İzmit’te 2, Karamürsel ile köylerinde 4, Kandıra köylerinde 7, Gebze’de 2 ilkokul eğitime açılmıştır. Tarım alanında ilin ilk fidanlığı, kozacılık için dutluk, hayvancılığın iyileştirilmesi amacıyla aygır deposu yapılmıştır. Aynı dönemde yol yapım işine önem verilmiştir. Sırrı Paşa döneminde başlayan İzmit-Kandıra yolu başlanılmasından 32 yıl sonra ancak H. Vehbi Demirel tarafından sona erdirilmiştir. Kandıra-Kefken, Karasu-Adapazarı yolları bitirilerek, Karadeniz karadan Marmara Denizi’ne bağlanmıştır.

H. Vehbi Demirel’in 1927 yılında Kocaeli’nden ayrılmasından sonra, Kara Eşref Bey (Sayıt), Vehbi Demirel’in başladığı işleri maddi güçlüklere rağmen kişisel çabaları ile yürütmüştür. Bataklığın kurutulmasına devam edilmiş, İzmit’in Soğucak mevkiindeki fidanlık, yeni araziler alınarak büyütülmüştür. Amerikan Koleji binası restore edilerek Necatibey İlkokulu, Yeni Cuma Cami karşısında bağışlanan arazi üzerinde modern Ulugazi İlkokulu ve Atatürk Anıtı, Eşref Bey zamanında açılmıştır. Bununla birlikte Eşref Bey, İzmit Belediye Başkanı Kemal Öz’ün yoğun çalışmalarına yardımcı olmuş, Paşa ve Çene sularının, döneminde Türkiye’nin en modern ve sağlık koşullarına uygun malzeme ile kente gelmesinde büyük çaba göstermiştir.

Kent 1930 yılında Merkez, Baç, Yukarıpazar ve Kozluk olmak üzere dört belediye dairesi tarafından idare edilmekteydi. Yol yapımları ve suyun getirilmesi çalışmaları ve bazı binaların inşaatı yarım kalmış ve ertelenmiştir. Cumhuriyet öncesinde başlanan Kız Sanat Enstitüsü 1923-24 yıllarında bitirilmiş, ancak Jandarma Karakolu olarak kullanılmıştır. Birinci Ulusal Üslubun iyi örneklerinden olan yapı bugün mevcut değildir. Yapı, Kız Sanat Enstitüsü adına 1941-42 ders yılında 24 kız öğrenciye verdiği mesleki eğitim sayesinde kavuşmuştur.


Kız Sanat Okulu
İlker Kumral Arşivi

Cumhuriyet sonrasının ilk yapıları İzmit Tersanesi içinde yapımı gerçekleşen Jandarma Dairesi ve tersanenin içine yapılan park ve tenis sahasıdır. Bunun dışında, kıyı şeridinde tespit edilen Hacı Ali Bey ve oğlu Halit Eyüp tarafından kurulan un fabrikası sayılabilir.

Kentin Planlanması
Cuda, Hermann Jansen ve Kemal Ahmet Aru’nun çeşitli dönemlerde kentin planlanmasında etkileri olmuştur. Cuda’ya göre, İzmit hiçbir zaman sanayi kenti olmamalıdır. Jansen ve Cuda İzmit kentinin sahildeki konumunu, doğal, tarihi niteliklerini ön plana çıkaran ve sanayi kenti olarak gelişimlerini reddeden bir görüşe sahiptiler. Ancak, öngördükleri planlama uygulamaya konmamıştır. H. Jansen’in planında yer alan idari merkez sahilde yer alırken, K. Ahmet Aru’nun planında saat kulesinin üst kesiminde, Hükümet Binası ve Askeri Kumadanlığı’nın bulunduğu ve sonradan Adliye binasının inşa edileceği alanda öngörülmüştür. Ayrıca, Aru’da kentteki ulaşım konusuna değinilmediği görülür. Birbirlerinden farklı dönemlerde önerilmiş olmalarına ve ayrılıklarına rağmen, ne Aru’nun ne de Jansen’in önerdiği kent planları tam anlamıyla uygulama bulmamıştır.

İzmit’te Erken Cumhuriyet’in Mimarlık Örnekleri
Daha önce söz edildiği gibi, 1930’lu yıllarda kent planının yapılması için İzmit’e H. Jansen davet edilmiştir. İmar planını yaptıktan sonra Jansen’in tetkikler için sık sık İzmit’i ziyaret ettiği bilinmektedir. Özellikle, rıhtım inşaatını izlediği ve destek verdiği gazete haberlerine yansımıştır. Kentte önemli bir eksik olarak görülen modern Adliye Binası ve Cezaevi için arsa arayışlarına da bu dönemde başlanmışsa da, söz konusu yapıların inşası 1950’lerin ortalarını bulacaktır. Bu dönem büyük ölçüde bina yapımlarından çok, Cumhuriyet’in getirdiği yeniliklerin kent ve köy halkına benimsetilmesi ve kültürel yönden eğitilmesi üzerine faaliyete geçildiği bir süreç olarak ele alınabilir. Özellikle kültür direktörleri köylerde eğitim vermekte ve köy eğitmen okullarını görmek üzere ilin kültür direktörleri, bazı köylerde yapılan okulları ziyaret etmekteydiler.

Erken Cumhuriyet dönemi yapılarından Ulugazi İlkokulu, Türk Ticaret Bankası ve Gazi Heykeli Cumhuriyet’in 10. yıldönümünde tamamlanan projeler olarak sayılabilir. Atatürk’ün adına ithafen Ulugazi olarak ismi konulan ilkokul, 1932 yılında müteahhit Haşim Bey’e inşa ettirilmiştir. Bugün ayakta olan yapı simetrik plan şeması, pencere düzenleri ile İzmit’te Birinci Ulusal Mimarlık Üslubu’nun en etkili temsilcisidir. Okul, Cumhuriyet’in 10. yıldönümünde Vali Eşref Sayıt Bey tarafından hizmete açılmıştır. İzmit Gazi Heykeli ise Cumhuriyet’in 10. yıldönümünü kutlamak amacıyla yapılmıştır. İzmit kentinin en önemli noktasında Saat Kulesi ve Kasr-ı Hümayun civarında yapılan bronz heykel Nejat Sirel, heykelin etrafındaki kademelenmeler ve çevre düzenlemesi Peyzaj Mimarı Mevlüt Baysal tarafından yapılmıştır. Atatürk’ün sağ eliyle batıyı işaret ettiği heykel, kente batı girişinden ulaşanların dikkatini çekmektedir.


Ulugazi İlkokulu


Gazi Heykeli
İlker Kumral Arşivi – Foto Fahri, Fahri Seyrek

Osmanlı’nın son dönemlerinde finans kurumlarından Adapazarı İslam Ticaret Bankası ve Ziraat Bankası bulunmaktaydı. Cumhuriyet sonrasında Adapazarı İslam Ticaret Bankası sermaye artırımına giderek ve başka ortaklıklarla Türk Ticaret Bankası’nı kurmuştur. Cumhuriyet’in 10. yıldönümüne yetiştirilen yapı, faaliyete geçirilmiştir.

1938 yılında inşaatı başlayan İzmit Halkevi binası ise Mimar Seyfi Arkan tarafından tasarlanmıştır. Yapının bitirilmesi 21 Şubat 1943 yılındaki Halkevlerinin kuruluşunun 11. yıldönümünde gerçekleştirilmiştir. Yapı konferans salonu ile şehir lokantası ve eğitim birimlerini içeren iki ana bölümden oluşmaktadır. Şehir lokantası ve konferans salonunun bulunduğu kütleler birbirlerine yarı açık bir koridorla bağlanmıştır. Her iki yapıya bu koridordan geçişle ulaşılmaktadır. Deniz yönüne bakan kavisli cephe eskiden şehir lokantasının olduğu bölümdür ve cephe boyunca uzanan kolonlarla bölünmüş yatay bant pencereler yeralmaktadır. Konferans salonu ve fuayenin bulunduğu kütlenin ana caddeye ve deniz yönüne bakan cephesi geri çekilerek kolonlar tarafından taşınan çıkmalarla cephe ön plana çıkarılmıştır. Geriye çekilen bu cepheler boyunca konferans salonunun yan çıkış kapıları sıralanmıştır. Dolayısıyla, konferans salonunun yan çıkışlarından ve kolonların arasından doğrudan sokağa ulaşılmaktadır. Bu yan çıkışlar bugün kullanılmamaktadır. Konferans salonunda balkon bölümü bulunmaktadır. Salondaki koltuk düzenlemesi yeniden yapılmıştır, ilk düzenleme koltukların arasında geçiş kolaylığı için koridor oluşturulmasını öngörmekteydi. Ancak bugünkü düzenlemede bu tamamen iptal edilmiştir.


İzmit Halkevi
İlker Kumral Arşivi – Foto Fahri, Fahri Seyrek

SEKA (Sümerbank Selüloz Sanayi Müessesesi) Birinci Kağıt Fabrikası’nın temelleri 1934 yılında atılmıştır. 16 Kasım 1936 yılında açılışı yapılarak resmen işletmeye açılan Sümerbank Kağıt ve Karton Fabrikası’nın açıldığı gün ihtiyaçlar dolayısıyla, İkinci Kağıt Fabrikası ve Selüloz Fabrikası’nın temellerinin atılması fikri ortaya çıkmıştır. İkinci Kağıt Fabrikası’nın ihalesi 1934 yılında olmuş, ancak 1944 yılında tamamlanabilmiştir. Selüloz Fabrikası’nın temelleri 6 Kasım 1936’da atılmıştır. Fabrikanın faaliyete geçmesi ise 1945 yılını bulmuştur. Kaolin Fabrikası 1941 yılında, Klor ve Sud Kostik Fabrikası 1945 yılında, Üçüncü Kağıt Fabrikası 1954 yılında, Dördüncü ve Beşinci Kağıt Fabrikaları 1961 yılında açılmıştır. Seka Reviri, Seka Sineması, Seka İlkokulu, Seka Camii; sosyal hayata katkıları, gündelik hayata etkileri açısından değerlendirildiğinde, SEKA Kağıt Fabrikası’nın Kocaeli’nin gelişimine etkileri dikkat çekicidir.


SEKA
İlker Kumral Arşivi

1930’lara ait konut örnekleri İzmit’te bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azdır. Eski fotoğraflardan ve kalan örneklerden anlaşıldığı kadarıyla, İzmit’teki örnekler, İstanbul’daki Art-Deco konut örneklerine benzer.

1940’lar
1940’ların başında İzmit’te Birinci Kağıt, İkinci Kağıt, Selüloz, Klor-Sud Kostik ve Kaolin Fabrikası Cumhuriyet dönemine ait önemli atılımlardır. Bunlardan başka, Hereke’de mensucat, Tuzla ve Eskihisar’da çimento fabrikaları Kocaeli’ndeki diğer önemli yatırımlar olarak kabul edilebilir. Yol ve köprü yapımlarına Vali Ziya Tekeli zamanında özel önem verilmiştir. İzmit’ten Gölcük ve Karamürsel’e, oradan Bursa sınırına kadar yollar ve köprüler inşa edilmiştir. İzmit-Ağva-Kandıra arası yollar da bu dönemde yapılmıştır. Adapazarı-Hendek yolu tamir edilmiş, Sakarya nehri üzerinde köprü inşası gerçekleştirilmiştir. Geyve, Taraklı, Akyazı, Tuzla, Darıca, Karasu bölgelerinde yolların yapımı 1940’lı yıllarda dar bütçeye rağmen devam etmiştir. Sağlık işlerinde özellikle sıtma hastalığına karşı yapılan mücadelede %29 olan hastalık oranı %6’ya düşürülmüş ve hastalıkla mücadele için kurulan örgütler sayesinde bataklıkların kurutulması ile başarı sağlanmıştır. Çok az gelire sahip olan İzmit Belediyesi, kent planının çizilmesini sağlamış, Paşa ve Çene sularının kente ulaşması gerçekleşmiş, Balaban Suyu’nun ise 2. Dünya Savaşı sonrasında kente gelmesi kararlaştırılmıştır. Dönemin belediyesi aynı zamanda, Demiryolu Caddesi’ni asfalt yaptırmış, rıhtım inşası için girişimde bulunmuş, şehrin ağaçlandırılmasını başarmıştır. Özellikle, Saray Yokuşu olarak anılan mevki çam ormanı haline getirilmiştir. İzmit Belediyesi, Kağıt Fabrikası ile yapılan anlaşma sonucunda ucuz ve düzenli olarak kente elektrik verilmesini sağlamış ve mahalle yollarının yapımını gerçekleştirmiştir. Halkevi civarındaki bazı yapılar yıkılarak binanın etrafındaki alanın tanzim edilmesi sağlanmıştır. Halkevi bahçesinin tanzim edilmesi ve park haline getirilmesi için Peyzaj Mimarı Mevlüt Baysal’ın hazırladığı proje uygulanmıştır. Belediye, ayrıca 2. Dünya Savaşı’nın getirdiği ekonomik problemleri yaşayan ailelere savaşın çıktığı tarihten sonraki altı yıl boyunca maddi yardımda da bulunmuştur.

Cumhuriyet’in ilanından sonraki 19 yıl içerisinde, İzmit, Adapazarı, Geyve, Gebze, Kandıra, Hendek, Karamürsel, Gölcük, Karasu’da en fazla inşa edilen yapı türü, İlkokullar, Kaymakamlık, Özel İdare ve Hükümet Konağı binalarıydı.

Eksikliği duyulan en önemli yapı ise lise binasıdır. SEKA’nın getirdiği dönüşümle, 1940’lara gelindiğinde, kamusal yapıların eksikliği halen devam etmekteydi. Yol yapım faaliyetlerinin sürdürüldüğü kentte, 1944 yılında kent düzenlemeleri için bazı kararların alındığı görülür. Türk Hava Kurumu İzmit Şubesi ve Çocuk Esirgeme Kurumu gibi bazı kurumların faaliyetleri en üst seviyesine ulaşmıştı. 1945 yılında İzmit’te konut sıkıntısının büyük boyutlara ulaştığı tespit edilmektedir. 2. Dünya Savaşı’nın etkilerinin yer yer görüldüğü ve inşaatların ertelendiği İzmit’te yakacak problemi ve su sıkıntısı üst sınıra dayanmıştı. Gazetelerin kent yaşamındaki nabzı tuttuğu ve duyarlılık örneği gösterdiği İzmit’te basın yoluyla, inşaat süreçleriyle ilgili bilgiler, ekonomik sebepler ya da malzeme teminindeki güçlükler nedeniyle ortaya çıkan aksamalar sık sık dile getiriliyordu.


1940 yılında Kasr-ı Hümayun Bahçesi’nden İzmit’in tepelerine doğru bir bakış
İlhan Kumral Arşivi – Foto Kamer, Salih Zeki Çetik

Kent merkezinde ulaşım büyük ölçüde faytonla sağlanmaktaydı, geceleri aydınlatmanın yetersizliği nedeniyle kaza riskinin fazla olması, faytonların fenerleri yanık olarak seyahat etmelerini gerektiriyordu. Kozluk Mahallesi gibi kentin üst kotlarında yer alan noktalara faytonla ulaşım sağlanmaktayken, İzmit-Kandıra, Adapazarı-Kandıra arasında çalıştırılmak üzere otobüsler alınmıştır. Belediye hizmetlerinin verildiği ve sıkı kontrol altında tutulduğu kentte, yapıların cepheleri ve bahçe parmaklıklarına yapılacak boyaların renkleri tayin edilmekte ve evlerini boyayacak kişilerin belediyeden hangi renge boyayacaklarına dair izin alarak işe başlamaları beklenmektedir. Bahçe duvarlarının sağlam yapılması ve taş kullanılması, bakımsız binalarda yaşayanların varlığı ve can güvenliklerinin sağlanması belediyeyi meşgul eden konular arasındadır. Özellikle, Kozluk Mahallesi’nin gelişimi bu dönemde hız kazanmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında Rumların bu bölgeyi terk ederken yakıp yıkmaları sebebiyle “yangın yeri” olarak anılan mahallede yazın toz, kışın çamur olan yollar ile bir taraftan altyapı eksikliklerine rağmen konut yapımlarının devam ettiği bir sürecin yaşanmasını gerektirmiştir. Mahallenin yollarının yapımı oldukça geç dönemleri bulmuştur. Yapılmayan yollar ya da yapılıp bozulan güzergahlar sürekli tozun kalkmasına neden olmakta ve ara ara sulanarak tozun yatıştırılması sağlanmaktadır. Kentteki yol ve köprü yapım faaliyetleri 1950’lerin sonuna kadar devam etmiştir. Genel olarak kent merkezinde konut sorununun yaşandığı ve 1950’li yıllar boyunca çözüme ulaştırılamadığı da gözden kaçmaz. Kentte Cumhuriyet’in ilk on yılı içinde inşa edilen yapılar mimari değişim açısından ilk devreyi tarifler, asıl ihtiyaç duyulan yapıların inşaatlarının bitirilmesi 1948 yılı ve sonrasına tarihlenir.

Erkek San’at Enstitüsü (Kocaeli Endüstri Meslek Lisesi) ikinci evreye ait binalardandır. Okul yapılmadan önce geçici bir binada 1944-45 yılında eğitime başlamıştır. 1947 yılında temeli atılan bina, 1949-50 ders yılında eğitime açılmıştır. Dikdörtgen bir ara bloğa saplanan, dikdörtgen biçimindeki dört atölye biriminden oluşan okul, betonarme ve iki katlıdır. Ön cephe iki katlı, uzun simetrik kütlesiyle, anıtsal görüntüsünü günümüze kadar korumuştur. Tüm cephe kesme taş kaplamadır. Yapının inşa edildiği dönemde, Türkiye’de hakim olan 2. Ulusal Üslubun özellikleri Erkek San’at Enstitüsü binasında bulunmaktadır.


Endüstri Meslek Lisesi

Kentte ortaokuldan sonra mesleki eğitim veren liseye olan ihtiyacın dışında, üniversiteye hazırlayan bir devlet lisesinin de bulunmaması yaklaşık 20 yıl İzmitli gençlerin İstanbul’da okumalarını gerektirmiş, ekonomik durumu iyi olmayanların ise eğitimlerini yarıda kesmelerine sebep olmuştu. Gecikmeli inşa edilen İzmit Lisesi bu sebeple eğitimleri yarıda kalan öğrencilerin sayılarının bini aşması sebebiyle eksikliği hissedilen bir yapı olarak görülmüştür. Girişimler sonucunda, İzmit’te lise açılmasına verilen resmi izin sonrasında, Gazi Ortaokulu’nda tedrisata geçen İzmit Lisesi’nin yeni binasının inşaatı 1947 yılında başlamıştır. 1949 yılında biten lise binası ve önündeki “Lise Meydanı” olarak anılan bölüm, bugün İzmitlilerin belleğinde önemli izler bırakmıştır. Yapının İnönü Caddesi’ne bakan ön cephesinde az açıklıklı, dikdörtgen düşey pencereler, pencere sövelerinin ve denizliklerinin öne çıkarılarak görsel etkinin sağlanmasında önemli unsurlar olarak kullanılmıştır. Uzun ve anıtsal görünüm veren cephe ile geniş saçak düzeni ve kırma çatısıyla, 2. Ulusal Mimari’nin genelgeçer prensiplerinin izlerini taşıyan yapının cephesindeki tek hareketlilik, giriş bölümünde yatayda yivler oluşturularak farklılaştırılmasıdır. İzmitlilerin uzun çabaları sonucunda zor elde edilen bir yapı olması açısından lise binasının mimari değerinin ötesinde, anı değeri sebebiyle tescil edilmesi gereklidir.


İzmit Lisesi

1946 yılında inşaatı devam eden Verem Dispanseri’nin 1948 yılında tamamlandığı ve Vali Fazlı Güleç zamanında faaliyete geçtiği görülmektedir.

 

Yeni Memleket Hastanesi (Kocaeli Devlet Hastanesi), Baç semtinde kurulan hastane, Turan Güneş Caddesi, Devlet Hastanesi Sokak, Gazanfer Bilge Caddesi’nin sınırladığı alanda inşa edilmiştir. 1945 yılında ihaleye çıkarılan yapının faaliyete geçmesi 1952 yılını bulmuştur. 1999 Marmara depreminde ön cephenin bir kısmının zarar görmesi ve yıkılması nedeniyle, özgün değerini kaybeden yapı, Balıkesir Devlet Hastanesi ile cephe ve plan özellikleri açısından benzerlik gösterir


Yeni Memleket Hastanesi (Kocaeli Devlet Hastanesi)

1940’larda kent merkezindeki en önemli eksiklikler Otel, Belediye ve Hükümet binalarıydı. Talebe cevap verebilen ve modern anlamda hizmet alınabilen büyük bir otelin olmaması, eski ahşap evlerin otele çevirerek kullanılmasını gerektirmişti. Belediye ise eski bir yapıda hizmet vermekteydi. Hükümet binası Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren hapishane ile birlikte yapılması hedeflenen ancak gerçekleştirilemeyen bir bina olarak beklenmekteydi. Bu yapıların bir arada ve aynı alan üzerinde inşa edilmesi için tasarım yapılması ve bir proje yarışması açılması uygun görülmüştür. Kemal Ahmet Aru, Hamit Kemali Söylemezoğlu ve Gündüz Öndeş’in birinci seçildiği yarışmada, bu üç yapı Jansen’in kent planlamasına bağlı kalarak sahilde, Halkevi’nin yanında bir yönetim merkezi içinde tasarlanarak sunulmuştur. Ancak, yarışmada ortaya çıkan tasarım uygulama bulamamıştır. 1950’li yıllarda sözkonusu yapıların kentin farklı noktalarında inşa edildiği görülmektedir.

1940’ların konutlarının sayısı oldukça azdır. Ankara’da ilk örneklerini 1930’larda veren kübik konut örneklerine benzeyen birkaç örnek 1940’ların sonlarında ortaya çıkmıştır.

1950’ler
Çayırova’da Kamyon ve Otomobil Montaj Fabrikası olarak anılan Ford Montaj Fabrikası’nın inşaatının son halini alması ve İzmit Yarımca’da kurulan Petrol Tasfiyehanesi ile Köseköy’deki Pirelli Lastik Fabrikası’nın inşaatlarının başlangıcı 1959 yılını bulmuştur. Yarımca’da kurulan Glikoz ve Nişasta ile Suni Gübre Fabrikaları, Darıca’daki lastik ve cam fabrikaları ve İzmit-İstanbul arasında kurulan fabrikalar, sanayiye yapılan yatırımların sonucunda kentin bugünkü kimliğinin biçimlenmesinde önemli rol oynamıştır. 1940’ların başında kentin su problemi büyük ölçüde çözümlenmiş olmasına rağmen, 1950’lerin sonunda suyun kente yetmediği ve susuzluk problemi çekildiği tespit edilmektedir. Bu sebeple, Karakayalar ve Balaban Suyu’nun kente getirilmesine karar verilmiştir. İçme suyu olarak Çene Suyu da hesaba katılırsa Paşa Suyu ile birlikte dört çeşit su İzmit’e ulaştırılmıştır.

Diğer taraftan, yol yapımlarının ve açılan sokaklara isim verilmesinin gündemi meşgul ettiği görülür. Hürriyet Caddesi beton asfalt yapılmış ve yol inşaatlarında mahkumlar çalıştırılmıştır. Bu caddenin altından geçen ve SEKA’ya ait olan elektrik ve su hattı sebebiyle beton asfalt yapma işlemi hassasiyetle yürütülmesine rağmen, müteahhitten kaynaklanan hatalar nedeniyle bazı bölümlerin yeniden yapılması gerekmiştir. Karayolları Müteahhiti Yüksek Mühendis Orhan Sertel tarafından geceli gündüzlü çalışma ile işin bitirilmesi sağlanmıştır. Diğer taraftan, Pendik-İzmit yolunun yapımı biterek hizmete açılmasına rağmen, kentin ilçe ya da beldelerinin kendi içindeki yollarının tamamlanmadığı tespit edilmektedir. Değirmendere’de kış sebebiyle cadde ve sokaklarda oluşan çamur, kum ve çakıl dökülerek yürünebilir bir hale getirilmiştir.

1940’ların sonunda kentte plaj eksikliğinin giderilmesi için yapılan girişimler sonucunda Soğulcak Mahallesi’ndeki kumsal alanın plaj haline getirilmesi düşünülmüş, oldukça masraf yapılmıştır. Ancak, İzmit’e 3-4 kilometrelik mesafesi sebebiyle pek tercih edilmeyen plajda, bataklık zemini ve akıntısız oluşu ile ortaya çıkan kötü koku yüzünden denize girilmesi elverişsizdir. Kent halkı bu sebeple buraya rağbet göstermemiş, yapılan masraflar da boşa gitmiştir. Sonradan Körfez’in sonunda eski dalyan yerlerinin olduğu mahal, kamusal alan olması sebebiyle uygun görülmüşse de kentte plaj oluşturulmasına ait çabalar sonuca ulaşmamıştır.

1950’ler bankaların ve İzmitli girişimcilerin kentte büyük ölçüde bina inşa sürecine giriştiği yıllar olarak tanımlanabilir. Bu tür atılımların yanında yol yapımları ve ruhsatsız inşaatların çoğalması Jansen ve sonrasında Kemal Ahmet Aru tarafından öngörülen planlamaların uygulanmasında önemli bir engel teşkil eder. Yol yapımları için iş makinalarının alınması kısa sürede sonuca ulaşılacağının farkına varıldığını göstermektedir. Bu dönemde D-100 karayolunun sahilden veya kent içinden geçmesi hakkında alınacak kararın sürecinin zorlu geçtiği dikkat çeker. Her gün basına farklı bir kararın ve görüşün yansıdığı ve kentin yöneticileri dışında, devletin karar mekanizmasındaki kişilerin de bu konuda farklı görüşlerinin olduğu tespit edilmektedir. Karayolları Genel Müdürlüğü ile belediyenin ihtilafı yolun geçeceği güzergah konusunda anlaşmazlığın ortaya çıkmasında bir sebep olarak görülmüştür. Hatta, bu sebeple Demokrat Kocaeli Gazetesi bir Fen Heyeti oluşturarak kararın sağlıklı alınması için sivil bir katkı yapma girişiminde bile bulunmuştur. Sonuçta, D-100 karayolunun sahilden geçirilmesi kararı kolay alınmış bir karar olarak görülmemelidir. CHP iktidarından beri tartışılan bir konu olarak, Demokrat Parti iktidarına da taşınmıştır. Kentin içinden yolun geçmesi durumunda, kentte varolan mesken bunalımına ek olarak, inşaat işlerindeki problemler sebebiyle yapılacak istimlaklerin de halka zarar vereceği düşünülmüştür. Yolun sahilden geçmesi konusunda alınan son kararla, yolun geçeceği bölümde istimlaklere başlanması ve denizin doldurulması, 1950’lilerin başında inşaat piyasasında hareketliliğe yol açmıştı. Diğer taraftan, bu bölgede evi ve ticarethanesi olan kişilerin başka yerlere taşınması halinde ihtiyaç duyulan mekanlar için yapılacak inşaatlar sebebiyle, yeterli ölçüde inşaat malzemesi stokladıkları ve inşaat yaptırmak isteyenlere de plan ve proje konusunda hizmet verebilecek büroların açıldığı görülmektedir.

Konut buhranının ve konut fiyatlarıyla kiralarının arttığı İzmit’te çözüm bulmak adına 1956’da ucuz fiyatla belediyenin kentte ev sahibi olmak isteyenlere arsa dağıttığı, ödemelerin 10 yıla yayılarak kolaylaştırıldığı görülür. Bunun ötesinde, Emlak Kredi Bankası, ev ve apartman yapacaklara kolaylık sağlamak için kredi vermekteydi. 1949 yılında maddi imkansızlıklar nedeniyle bir süre durdurulan bu krediler, 1950 yılında asgari faizle devam ettirilmiş, İzmit’te duran inşaat piyasasının yeniden canlanacağı umulmuştur. Diğer taraftan, konut yapılmasına verilen bu destek, 1950’lerde İzmit’te ruhsatsız inşaatların artmasına da neden olmuştur.

Tepecik Mahallesi’nde 1956 yılında başlayan kadastro çalışmaları İzmit kazalarında sürdürülerek devam etmektedir. Yıllarca yapılamayan Kozluk, Yeni Mahalle, Yeni Doğan gibi bazı yerlerde yolların yapılması, kanalizasyonun ve su şebekesinin iyileştirme çalışmaları gibi işler, alınan borçlarla tamamlanmıştır. Sümer Evleri İşçi Yapı Kooperatifi tarafından inşa edilen 68 evin dağıtımı 1957 yılında, 42 Evler olarak anılan konutların bitirilmesi ve dağıtılması da 1958 yılında gerçekleştirilmiştir. “Eski Tayyare Meydanı” olarak bilinen alanda İzmit Yapı Kooperatifi’ne ait 42 evin temel atma töreni 1947 yılında yapılmıştır. Bunun ötesinde, Petrol Ofisi Yapı Kooperatifi, Ulugazi İlkokulu yanındaki alanda 36 ailelik apartman inşasını ihale etmiştir.


42 Evler

Günümüze kalan nitelikli konut örnekleri azdır. 1940’lı yıllarda kentte büyük ölçüde ahşap konut örnekleri varlığını korumaktadır. 1950’lerde yapılan apartman örneklerinden günümüze kalanlar, köşe parsellere inşa edilen ve sokağın köşesini kavrayan eğrisel cepheli apartman tipleridir. İkinci tür örneklerde ise balkon, pencere ya da kapı saçağı gibi yapı öğelerinde eğrisel formlara rastlanır. Ancak, çoğunlukla konutlar yapısal müdahalelere uğramış, bilinçsizce mimari özelliklerinin kavranmasına engel olacak biçimde reklam panolarıyla kaplanmış, kat ilave edilmiş ya da deprem sebebiyle güçlendirmeler sırasında mimari özelliklerinden çok şey kaybetmiştir.


Vakıf Apartmanı

1951 yılında Kasr-ı Hümayun yakınında temeli atılan Adliye Binası, eksikliklerine rağmen 1952 yılında açılmıştır. 1956 yılında Cumhuriyet Caddesi’nde inşasına başlanan Belediye Binası 1957 yılında bitirilmiştir. Hal ve PTT binaları da 1950’lerin ortalarında inşa edilen yapılar arasındadır.


Adliye


Belediye

Kaynaklar
1950, 1951, 1954 Türkyolu Gazeteleri
Kocaeli Açıkhava Müzesi, (2008), Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli.
Zaman Aynasında Bir Ulu Şehir Kocaeli, (2009), Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, İstanbul.
Avdan, Fügen, (2009), Cumhuriyet Dönemi Kentleşme Sürecinde Planlama Deneyimi: 1930-1980 İzmit Planları, Yüksek Lisans Tezi (yayımlanmamış), KOÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli.
Şenyurt, Oya, (2010), 1923-1960/İzmit Cumhuriyet’in Tanıkları Binalar ve Kentten Haberler, TMMOB Mimarlar Odası Kocaeli Şubesi, İstanbul.

Etiketler

Bir yanıt yazın