Türkiye Mimarlık Yıllığı 2018’de yer alan, üçü halk oylaması ve üçü seçici kurul tarafından belirlenen 6 projenin 5 tanesi, 18 Haziran’ da HOM Design Center’da yapılan panel oturumlarında tartışmaya açıldı.
Panel, Arkitera Mimarlık Merkezi’nden Emine Merdim’in yaptığı açılış konuşmasının ardından, DS Mimarlık’tan Deniz Aslan, Eren Öztürk, Turan Altıntaş’ın sunumu ile başladı.
Kaykay parkı projesini parametrik tasarım üretmek üzere bir fırsat olarak gördüklerini anlatan ekip, bu yöntemi maliyeti ve riskleri dengelemek için nasıl kullandıklarından bahsetti. İzmir Kıyı Koordinasyon birimi aracılığı ile bir araya geldikleri İzmirli genç kaykaycılar ile yürüttükleri katılımcı süreci anlatan ekip, tasarımlarına yerel kaykaycıların da talepleri üzerine uluslararası müsabakada kullanılmasına olanak sağlayacak standartları nasıl eklediklerinden de bahsetti.
Panelin ikinci sunumu Erkal Mimarlık’tan Emre Erkal ile devam etti. Yapının, Ankara kent merkezi ve çeperinde bulunan ancak giderek yitirilen, endemik türler içeren doğal yaşam alanlarından birinde bulunduğu anlatan Erkal, inşaat nedeniyle 400 çam ağacının replante edildiğini ancak 3’ü dışında hepsinin sağlıklı olduğunu belirtti. Emre Erkal, Hacettepe Üniversitesi’ndeki bilimsel bir topluluk için yaptıkları, özel biyolojik koleksiyonların saklanıp sergileneceği merkezin ihtiyaçlarına mimari açıdan nasıl karşılık verdiklerinin ayrıntılarını verdi.
Türkiye Mimarlık Yıllığı 2018 Paneli, Atölye Kolektif’ten Arif Bıltır ve Emre Torbaoğlu’nun sunumu ile devam etti. Safranbolu’daki seyir terasının bir benzerini ilçelerine yaptırmak isteyen Sivrihisar Belediyesi’nin talebi üzerine başladıkları tasarım sürecinin nasıl Safranbolu örneğinin bir eleştirisi olarak geliştiğinden bahseden ekip, tekil ve çevresi ile ilişkisi olmayan bir yapı yerine topoğrafya ile şekillenen bir teras tasarladıklarını anlattı. Ana kayanın 2 boyutlu haritalarını yetersiz bulan ekip, fotogrametrik yöntemler ile tüm kayayı modelleyerek, belirli alanların ise rölövesini alarak tasarım sürecini sürdürdüklerinden bahsetti. Ekip, günün birinde söküldüğünde kayaya asgari zarar verecek şekilde uygulanan terasın, strüktür tasarım sürecini nasıl en başından beri statik mühendisliğini ve çelik projesini yapacak ekiple birlikte sürdürdüklerini anlattı.
Sondan bir önceki sunum için M-Ofis Mimarlık’tan Sinan Timoçin ve Merve Taşlıoğlu ile söz aldı. Sunumlarına, tasarım yaklaşımı olarak muhafazakar ve çok ortaklı bir banka yönetimine markayı gençleştirmek ve dinamik hale getirmek istediklerini belirttikleri ve bu konuda işvereni ikna etmeyi başardıklarını anlatarak başlayan ekip, 3.400 kişinin aktif olarak çalışabildiği bir ofis iç mekan tasarımı olan Türkiye Finans Katılım Bankası Genel Merkez Binası İç Mekan Projesi’nin farklı ihtiyaçlara hitap edecek nice mahallini anlatarak devam etti. Projeye shell&core halindeyken dahil olduklarını anlatan ekip, inşaat sırasında iç mekanları yeniden biçimlendirmek üzere yaptıkları müdahalelerden de bahsetti.
Panelin son sunumu GVDS’den Görkem Volkan tarafından yapıldı. Grill Polonez Vadi İstanbul projesinde kendisi için en önemli tasarım kriterlerinden birinin mekanın kullanıcıları içinde yaratacağı aidiyet duygusu olduğunu belirten Volkan, mekanı deneyimleyen insanların, o an ve eve gittiklerinde ne hissedeceklerini düşünerek, bu hislerin etrafından bir iç mimari kabuk örmeyi amaçladığından bahsetti. Projede kullanılan tüm malzemelerin doğal malzeme olduğundan bahseden mimar, sandalyeler haricinde de tüm mobilyaların kendileri tarafından tasarlandığını anlattı.
Türkiye Mimarlık Yıllığı 2018 Paneli, seçici kurul üyeleri Nilüfer Kozikoğlu, Arzu Nuhoğlu ve sunum yapan 5 projenin müelliflerinin katılımında gerçekleşen değerlendirme oturumu ile son buldu. Nilüfer Kozikoğlu ve Arzu Nuhoğlu’nun müelliflere yönelttiği sorular üzerinden sürdürülen oturumda mekan zaman ilişkisi, tipolojinin dönüşümü, proje süreçlerinin eşikleri gibi konular tartışıldı.