Nâzım Hikmet Kültür Merkezi kent söyleşilerine devam ediyor. Mayıs ayı söyleşisi "Geleceği Çalınan Kent: İstanbul" başlığı ile 10 Mayıs Pazar günü NHKM Ruhi Su Salonu'nda yapıldı.
Nâzım Hikmet Kültür Merkezi kent söyleşilerine devam ediyor. Mayıs ayı söyleşisi “Geleceği Çalınan Kent İstanbul” başlığı ile 10 Mayıs Pazar günü NHKM Ruhi Su Salonu’nda yapıldı.
“Geleceği Çalınan Kent İstanbul” söyleşisi Prof. Dr. Hüseyin Kaptan’ın planlama tarihini özetlemesinden sonra İstanbul Metropoliten Planlama Merkezi (İMP) deneyimini anlatması ile başladı. Prof. Dr. Kenan Ok’un Belgrad Ormanı’nın özelliklerini anlatması ile devam etti. Söyleşiye konuk olan akademisyenlerin de katkılarıyla İstanbul’un kuzeyinde bugün uygulanan projeler ve tehlikeleri çeşitli boyutlarıyla tartışıldı.
EKONOMİ EKOLOJİ ÇATIŞMASI
Prof. Dr. Hüseyin Kaptan İMP’de çalışma yaptıkları dönemde pek çok üniversiteden yardım aldıklarını, yurt dışından 60’a yakın üniversitenin çalışmalarına katkı bulunduğu belirterek yurt dışında herkesin İstanbul’a hayran olduğunu ve İstanbul’da yapılan tüm çalışmaları yakından takip ettiklerini söyledi. “1950 sonrasında yaptığınız eserleri nerede görebiliriz?” diye sorduklarını belirten Kaptan, Türkiye’de yaşayan, Türkiye’ye emek veren şehir plancıları olarak bu soruyu cevaplayamamaktan üzüntü duyduklarını dile getirdi. Bugün Türkiye’de ekonomi ve ekoloji arasında ciddi bir çatışma olduğunu söyleyen Kaptan alınan kararlarda ekonomi boyutunun üzerinde durulmasının ülkenin geleceği için tehlikeler barındırdığını belirtti.
3. KÖPRÜ’YE GEREK YOKTU
2004-2008 yılları arasında İMP’de çalışma yürüten Kaptan ilk defa siyaset ile bilim insanlarının bu kadar iç içe çalıştıklarını, bu yüzden İMP örneğinin çok değerli olduğunu anlattı. İMP tarafından hazırlanan planın oy çokluğuyla değil, oy birliği ile onaylandığını hatırlatan Kaptan, yapılan çalışmanın değerine vurgu yaparak, Çevre Düzeni Planı’nın aksi yönünde yürütülen çalışmaların İstanbul için ne kadar yıpratıcı olacağını örneklerle anlattı. Aynı dönemde Ulaşım Master Planı’nın da yapıldığını belirten Kaptan, TEM Otoyolu yapıldığında İstanbul’a 8,5 milyon nüfus geldiğini hatırlatarak ulaşımın planlanmasının önemine vurgu yaptı. İstanbul için hazırladıkları planda karayolu, denizyolu ve demiryolunu entegre hale getirdiklerini belirten Kaptan hazırlanan planın hizmet sektörünün yoğunlaşacağı Silivri-Çorlu ve Kartal-Gebze Alt Merkezleri ile 3. köprüye ihtiyaç duyulmadan 20 milyona yakın nüfusun İstanbul içinde hareketinin kolaylıkla sağlanabileceğini ortaya koyduğunu belirtti.
İSTANBUL’UN BİR TANE ORMANI VAR
Hüseyin Kaptan’ın ardından, Prof. Dr. Kenan Ok, İstanbul’un kuzeyinde bulunan tek orman alanının Belgrad Ormanı olduğunu ve muhafaza ormanı olarak belirlenmiş olduğunu, 3. köprü, 3. havalimanı yanı sıra Kanal İstanbul ve uydu kentler gibi şu an söylem düzeyinde olan projelerle birlikte orman sürekliliğinin parçalara bölüneceğine vurguladı. Ekosistemi bu şekilde bölmenin tehlikelerini örneklerle anlatan Ok, İstanbul ormanlarında yaşayan tüm yaban hayatının şu an tehlike içinde olduğunu belirtti.
İŞGAL EDİLEN ORMANLAR YANGINLARDAN DAHA TEHLİKELİ
Orman yangınlarından pek çok yerde “ciğerlerimiz yanıyor” söyleminin kullanıldığını belirten Ok, yangının ardından ormanın yıllar alsa dahi kendini yenileyebileceğinin ve orman mühendislerinin işgal edilen ormanları, yangınlardan çok daha tehlikeli gördüklerinin altını çizdi. Bu işgallerin yalnızca tek proje olarak değerlendirilmemesi gerektiğini söyleyen Ok, orman içinden geçirilen bir yolun zararının beraberinde getireceği yerleşim ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. İstanbul’un kuzeyinde yürütülen projelerin bu boyutuyla değerlendirildiğinde çok daha büyük tehlike barındırdığını belirten Ok, bu alanlara yerleşme geldiğinde oluşacak tahribatın yanında şuan yapılan tahribatların çok küçük kalacağını vurguladı. 30 metre genişliğinde yapılacak bir yolun her bir kilometresi için 30 hektar orman alanının yok edildiğini söyleyen Ok, orman mühendisi Besim Sertok’un 3.köprü ile ilgili çalışmalarda 675 hektarlık orman alanının yok edileceğini hesapladığını belirterek bunun sadece asfaltla kaplanan yol olduğunu, zararın çok daha fazla olacağını vurguladı.
MADEN SAHASI DİYORLAR AMA…
Çılgın projeler arasında yer alan ve İstanbul’a iki yeni şehir gelecek diye duyurulan uydu kentler için özellikle orman içinde değil maden sahasında yer seçildiğine vurgu yapıldığını belirten Ok, yurt dışında kapanan maden sahalarının dönüştürülmesi ile ilgili örnekler göstererek, orman içindeki bu alanlara uydu kent inşa etmek yerine böylesi dönüşümler yapılması gerektiğini söyledi.
BAŞLANAN PROJELER DURDURULAMAZ MI?
Söyleşinin konukları arasında yer alan Prof. Dr. Haluk Gerçek CHP’nin 3. köprü ve 3. havalimanına devam edeceğini söylediğini hatırlatarak Karadeniz sahilyolu inşaasının 12 yıl sürdüğünü, her yeni gelen hükümetin başlanmış bir projeyi durduramayacağını söyleyerek bu projeye ortak olduğunu belirtti. Karayolları Genel Müdürlüğü’nün 3. köprü güzergâhı belirlenmesi için yaptığı fizibilite çalışmasını incelediğini belirten Gerçek, Müdürlüğün 6 farklı güzergâh belirlediğini ve şu an inşaasına başlanan güzergâhın bunlar arasında en olumsuz görüş verilen güzergâh olduğunu söyledi. Böyle bir projeye devam edileceğinin söylenmesini eleştiren Gerçek, Yenikapı dolgu alanını yaparak Tarihi Yarımada gibi bir alanın kıyı kenar çizgisini değiştirme suçunun işlendiğini belirterek, bu suçlara ortak olunmaması gerektiğini vurguladı.
NHKM’de kent söyleşileri kapsamında 16 Mayıs Cumartesi günü saat 15.00’da Yılmaz Güney Salonu’nda gösterilecek “Even the Rain” filmini İstanbul’un su kaynakları üzerinde Kanal İstanbul ve Yeni Şehir tehditlerini dikkate alarak izlemenizi öneririz.