8-9 Mart tarihlerinde Çanakkale'de gerçekleştirilen 2. jüri çalışması sonucunda ön seçim aşamasını geçen 10 ekip açıklandı.
Çanakkale İl Özel İdaresi’nin internet sitesinde yapılan açıklamada ekipler herhangi bir sıralama olmadan şu şekilde verildi;.
Mehmet Kütükçüoğlu (Ekip başı, Mimar)
Ertuğ Uçar (Mimar)
Evren Başbuğ (Mimar)
Umut Başbuğ (Mimar)
Ebru Bingöl (Peyzaj Mimarı)
Meriç Kara (Endüstri Ürünleri Tasarımcısı)
Naci Barış Arı (Grafik Tasarımcısı)
Nihat Eyce (Mimar, ekip başı)
Aslı Özbek (Mimar)
Barış Ekmekçi (Peyzaj Mimarı)
Münire Sağat (Peyzaj Mimarı)
Aydın Öztoprak (Endüstri Ürünleri Tasarımcısı)
Levent Y. İnce (Grafik Tasarımcısı)
Devrim Çimen (Mimar, ekip başı)
Ceyda Özbilen (Peyzaj Mimarı)
Ayşenaz Toker (Endüstri Ürünleri Tasarımcısı)
Mustafa Ercan Zırh (Grafik Tasarımcısı)
Deniz Aslan (Mimar, ekip başı)
Arzu Erdem (Mimar)
Elif Çelik (Mimar)
Zeynep Hagur Sorguç (Peyzaj Mimarı)
Mehmet Erkök (Endüstri Ürünleri Tasarımcısı)
Aslı Pınar Kalınoğlu Altay (Grafik Tasarımcısı)
Umut İyigün (Mimar, ekip başı)
Murat Aksu (Mimar)
Onur Yüzer (Peyzaj Mimarı)
Rainer Schmidt (Peyzaj Mimarı Danışman)
Nuri Alper Böler (Endüstri Ürünleri Tasarımcısı)
Burak Yamanlıca (Grafik Tasarımcısı)
Ali Özer (Mimar, Ekip Başı)
Ahmet Mucip Ürger (Mimar)
Emre Altürk (Mimar)
Oktan Nalbantoğlu (Peyzaj Mimarı)
Gülay Gamze Güven (Endüstri Ürünleri Tasarımcısı)
Turgut Erentürk (Grafik Tasarımcısı)
Onat Öktem (Mimar, ekip başı)
Zeynep Öktem (Mimar)
Mehmet Nazım Özer (Şehir Plancısı)
Murat Memlük (Peyzaj Mimarı)
Mehmet Çıkrık (Peyzaj Mimarı)
Refik Burak Atatür (Endüstri Ürünleri Tasarımcısı)
Deniz Kader (Grafik Tasarımcısı)
Candaş Şişman (Grafik Tasarımcısı)
Dilber Şahin (Grafik Tasarımcısı)
Selva Gürdoğan (Mimar, ekip başı)
Seda Kendir (Peyzaj Mimarı)
Murat Balaban (Endüstri Ürünleri Tasarımcısı)
Didem Ateş Mendi (Grafik Tasarımcısı)
Derin Sarıyer (Tasarımcı, Danışman)
Bas Smets (Peyzaj Mimarı, Danışman)
Sinan Omacan (Mimar, ekip başı)
Meltem Erdem Kaya (Peyzaj Mimarı)
Muammer Erel (Endüstri Ürünleri Tasarımcısı)
Okay Karadayılar (Grafik Tasarımcısı)
Didem Teksöz Büyükışık (Mimar)
Burcu Serdar Köknar (Mimar)
Aslı Şener (Mimar)
Avşar Gürpınar (Endüstri Ürünleri Tasarımcısı / Elektrik Mühendisi)
Aslıhan Demirtaş (Mimar, ekip başı)
Selin Maner (Mimar)
Naz Beykan (Mimar)
Defne Akşin Akyol (Peyzaj Mimarı)
Koray Özgen (Endüstri Ürünleri Tasarımcısı)
Ali Cindoruk (Grafik Tasarımcısı)
28 yorum
Emrah Bey,
Sadece geçen sene kaç yarışma açıldığını ve bugüne kadar, Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’de ön seçmeli yöntemle kaç yarışma açıldığını biliyor musunuz?
Ekipler çok iyi , hepsine başarılar diliyorum, nitelikli işler çıkması dileğiyle…
Yarışma için seçlen bütün ekipleri tebrik ederim. Umarım süreci ve sonuçları ile nitelikli bir yarışma olur.
Fakat sebebini anlayamadığım bir şekilde moda olarak ön seçimli, seçimli yarışmalar türemeye başladı. Geçenlerde 1 yıl içerisinde açılan yarışmaları inceledim; zaten yarışma kuraklığı ve kısırlığı olan bir dönemde bu tür yarışmaların özellikle bu yöntem ile elde edilmesine tepki gösteriyorum. Yapılamaz mı? Tabi ki yapılabilir. Fakat nazarımda davetli teklif alma usulünden öteye geçmemektedir.Adı yarışma olan ya da yönetmelikte geçmesi hasebiyle kanımca yarışma yarışma niteliği niteliği taşımamaktadır.
Yarışmaları sadece sonuç ürünler üzerinden değerlendirmek yerine özellikle öncesi(yöntemi-şartnamesi) süreci ve sonrası ile bütün olarak değerlendirme kanısındayım. Bu sebeple yarışmalar ile var olmaya çalışan şahsım ve genç yarışmacı arkadaşlarımı tepki göstermeye davet ediyorum. Tepkisiz kalmalarına da şaşırıyorum.Bir arkadaşımın dediği gibi trend kullanılışı ile lobiler aracılığıyla mimarlık aristokrasısı-burjuvasisi oluşturuluyor izlenimi ağır basmaktadır. Umarım bu ölü doğacak çocuk yani ön seçimli seçimli yarışma-lar tekrarlanmaz. Hatırladığım kadarı ile Urla yarımadası benzer bir şekilde açık bir yarışmayla yapılmıştı….
Bu yarışmanın biz şehir plancıları için tam bir hayal kırıklığı olduğunu belirtmek isterim. Anlaşılamayan ve muğlak bir sebeple meslek alanı olarak ekip dışında sadece “destek alınacak” bir meslek alanı olarak yer alabildik. Hatta yarışmaya konu olan odak alanları belirleyen, 1997 yılındaki uluslararası yarışma ekibindeki plancı sınıf arkadaşım bile bu hesapla yarışmaya katılamadı. Bunun başta şehir plancılarına, daha sonra da ekiplere haksızlık olduğunu düşünüyorum.
Ön seçimli yarışmalara gösterilen negatif tutumun değişmesi ve yarışmaların gelişmesi açısından, ekibimizin Avrupa da onlarca katıldığı ön seçmeli yarışma süreç tecrübesini aktarmak istiyorum.
Ön seçmeli yarışmalar aslında herkese açık yarışmalardır. Ekibini kuran her grup eğer yarışma şartlarını sağlıyorlarsa seçilebilme ihtimali vardır. Dolayısıyla aslında açık yarışmalardan aslında pek farkı yoktur. Bu yöntem daha çok büyük ölçekli ve kapsamlı çalışma gereken yarışmlarda tercih edilir.
Olumlu olabilecek yanları,
Kapsamlı yarışmalarda niteliği iyi ve ekip olarak niceliği çok olan grupların bedelli çalışması sağlanır dolayısıyla, bu bedel ile, iş gücünün büyük bir çoğunluğu karşılar, fizksel maket vs gibi harcamalar mimarın cebinden çıkmaz. Bu durum aslında açık yarışmalarda oluşan bedelsiz çalışma bir nevi kumar oynama halini ortadan kaldırılır.
Ortaya çıkan üründeki nitelik bedel ödendiği için artar. Yarışmadaki diğer ekiplerin de kalitesi fazla olduğu için yarışma motivasyonu, konuyu araştırma, gelilştirme ve üretim değerleri artar.
Açık yarışmalarda ortaya çıkan kalitesiz ürün meselesini ortadan kaldırır. Jüriye ulaşan her ürün belli bir kalitenin üstündedir ve Jüri odaklanmak istediği ürünleri incelemek için daha iyi vakit bulur.
Jüri ve işveren için tasarım grubu ön seçimle alındığı için hepsine karşı daha güven duyar, bu demektirki daha çok fikir önerileri kıyaslanır, projenin ileride tecrübesiz ellerde kalacağı tereddütünü jüri yaşamaz. Fikirlerdeki aşırılığa ve sıradışılığa daha çok müsama gösterilir.
Dünya da ön seçmeli yarışmalar genelde açık sunumlar şeklinde tezahür eder. Yenikapı yarışmasında olduğu gibi. Düşüncelerin fikirlerin tartışılma platformu yaratır. Türkiye de yönetmelikler kısıtladığı için bu yöntem çok tercih edilmemektedir.
Olumsuz olabilecek yanları
Her ön seçimli yarışma esnasında seçilen tasarımcının aynı ölçekte mutlaka geçmişte gerçekleştirdiği bir işi olması veya ofis bütçe kapasitelerini sunmaları gibi istekler. (Bu Avrupa da çok mevcut. Eğer bir konuda bina üretmemişseniz seçilemiyorsunuz.)
Havuzda toplanan fikirlerin sayısı açık yarışmalara göre nisbeten azdır.
Seçim esnasında seçilenlerin arasında genç ve daha tecrübesiz ekiplere veya gelecek vadeden ekiplere mutlaka yer verilmelidir.
Juri genelde seçimde ister istemez tanıdıklarına güvendiği için seçimlerinde adil olmayabilir.
Ön seçmeli yarışmalarda bu havuza giren mimarlar tecrübelenir, bu olumlu, fakat piyasa Avrupa da olduğu gibi her önemli projeyi tanınmış ofislere davet ederse sadece sistem star architect in menfaatine işlemeye başlar. Her davetli, ön seçimli projede fikir den öte mimarının getireceği prestiji ön plana çıkartılabilir. Bu Avrupa da olmaktadır.
Özet,
Ön seçmeli yarışmalar dünyada olağan, binlerce örneği olan sıradan bir yarışma sistemidir. Avrupa birliği ne yakın olan Türkiye için olağan algılanmalıdır.
Dolayısıyla yarışma tipleri ortamın karakterine ve olasılıklarına göre kurgulanır. Önemli olan açık veya ön seçmeli yarışmaların sayısının fazla olması ve bu yarışma havuzu içerisinde herkese kendini ifade edebilme şansını kullanmasıdır. Diğer taraftan şu an Türkiye de özel sektör onlarca proje daveti göndermektedir. Bunların birkısmından hiçkimsenin haberi olmamaktadır. Tasarımcılar olarak açılan yarışmalara verilen eleştirilere odaklanmak yerine binlerce açılmayan yarışmaların, doğrudan yatırımcı şirketlere verilen ihalelerin peşine düşülmesi gerekir.
Sistemi kamunun, tasarımcının menfaatine işletmeye dair çabalamak daha doğrudur. Zorlu olan, fakat geleceği değiştirecek olan yöntem budur.
Almanya’daki hemen her yarışma ön çağrılıdır. 15 kadar firma seçilir genelde. Gruplar: uzman ofis, az tecrübeli ofis, genç ofis, lokal ofis, gibi klasmanlardan girerler. Hiç benzer tecrübesi olmasa da ofislerin şansı yok değildir. Benim çalıştığım firma büyük firma kategorisinden seçilen genelde ilk 5 firma içerisindedir. Her grup kendi klasmanında kıyasıya yarıştığı gibi diğer gruplarla da yarışır. Genelde kazanan tecrübeli kurumsal firmalardan çıkar.
1- “Mimarlıkta paralel yapılanmalar” ne demek?
2- “Davetle yap” ne demek?
3- “resmi mekanizmalar üzerinden iş kotarılan” ne demek?
4- “Mimarlıkta Alo Fatih” ne demek?
Şeffalık istemek doğal, bu açıklamaları istemek de.
1- Bir yılda açılan yarışma sayısı neden az diye düşünüyor muyuz? Yazılanları okuyunca bu konuda olumlu görüş sahibi olamıyorum. Olayları anlamaya çalışma gayreti içinde olmak bireylerin temel görevi.
2- Açılan yarışmanın zorluğu açık. Her yarışma ulusal serbest olacak diye bir kural yok. Ayrıca yarışmalar sizlerin, benim endişlerimize göre değil kamu yararına göre açılmalı.
3- Bir yarışmaya 200 proje gelmesi başarı değil verimsizliktir.
4- Düşünce yapısı sakat diyerek eleştirdiğimiz bizim devletimiz, o aynı zamanda sizsiniz. Sizi temsil ediyor. Ön seçmeli yarışma ile klasik yarışma arasındaki “açık ve şeffaf” farkını merakla bekliyorum.
5- Devlete yönelttiğinizi sandığınız suçlamalarınızla bu yarışmanın jürisini de suçluyorsunuz. Buna hakkınız yok. Aynen iade ediyorum kendi adıma. Kapalı süreçte sorunlar olduğunu düşünmeniz öncelikle sizin sorunlu düşünme sistematiğinizi gösteriyor. Ne olur buna kızgınlıkla cevap vermeyerek anlamaya çalışın. Ortada sorun olmadığı halde, genelleme yapma hakkınız yok!
6- Aleni olan açık olan ne ise yazmak zorundasınız. Çamur atıp zaten herkes de biliyor denilebilir mi hiç. Lütfen açıkça yazın. Sınırlı bir kitle dediğiniz isimlerin tümü zaten genç yarışmacılar. Ne demek istiyorsunuz bu deyiminizle!
7- Ortaya çıkan ürünlerin değerlendirmesini meslektaşlara bırakmak yorum yapmamakla olur.
Önceki mesajımdaki düzeyinden hiç de hoşlanmadığım sorularıma da cevap beklediğimi hatırlatmak isterim.
Seviye aynen devam. Size hayatta başarılar.
Türkiye’de bugüne kadar 3 yarışma açıldı zaten. O halde Savunma Sanayi Müsteşarlığı yarışmasını eleştiriyor falan olabilirsiniz.
Emrah Bey,
Öyle bir algıyı edinmeniz garip. 14 yıldır bu site burada. Dileyen dilediği gibi top koşturabiliyor. Müsadenizle çıkmaz bir sokakta kendim oynamama hakkıma sahip olayım olur mu.
Aynı yorumlarım sizin için de geçerli: 1 yıllık süreçte ne oldu? Ortaya belli ki kendi aranızda konuştuğunuz bir sözü atıyorsunuz ama karşınızdaki ne dediğinizi anlamasa da umrunuzda olmuyor. Ne oldu 1 yıllık süreçte? Bunu lütfen açık bir şekilde yazınız.
Sevgili Emrah Akpınar,
Tartışmayı açtığın için teşekkürler.
Yarışmalarda arızalar olabilir. Son dönemde yaşadıklarımız ve kamunun elde edebildiği tasarımlar ortada. Her yıl on binlerce bina yapılıyor. Bunlardan sadece 9’u (Son 10 yıl ortalaması bu) #YarismaylaYap’ılıyor.
Öte yandan Cumhuriyet tarihi boyunca sadece 3 (yönetmelik çıkalı 3 yani yanlış değil üç) ön seçmeli yarışma açıldı.
Bunlar hatırda dursun… Ve diğer yandan kamu yarışma açmak istemiyor. Yaptığımız görüşmelerin sadece onda biri yarışmaya dönebiliyor, Valiler Başkanlar isteksiz. Nedenleri Twitter’a da buraya da sığmaz, kitap olur.
Baran Yardımcı’nın bu tartışmaya müdahalesi son derece çirkin. Ve halen sorularıma da cevap vermedi. Öte yandan açılan yarışmalarda idarelere şunu söyledik bunu önerdik açıklamasını ne size ne de başka birisine karşı yapmam gerektiğini düşünmüyorum. Neden açıklama yapmalıyım? Hangi kamusal sorunluluğum var? Hangi yetkiye sahibim?
Keşke mimarlık ortamı örgütlü olabilse. Keşke yarışmacılar her yarışma katılımından ödülünden, bir havuza katkıda bulunarak kaynak oluşturulsa keşke sonra da hesap sorulsa… Keşke!
Çamlıca yarışması ile ne demek istediğinizi anlamadım ama önemli de değil. Bahsettiğiniz yarışmalardan sadece Avanos’un içindeydim. O yarışmada da hiçbir hata yapılmadı. Bildiğiniz bir hata varsa yazmanızı rica ediyorum.
Öte yandan konu yine yarışmaların tartışıldığı genele döndü. Oysa ön seçmeli yarışma tartışıyorduk ve hatta bu haber Gelibolu Yarışması ile ilgili.
İçinde bulunduğum hiç bir jüride bahsettiğiniz türde davranışlar olmadı. Tüm toplantılara bizzat katıldım. Umarım bu cümlemden sonra siz de daha dikkatli, somut, yapıcı yazar, sorgularsınız.
Baran Yardımcı,
1- “Mimarlıkta paralel yapılanmalar” ne demek?
2- “Davetle yap” ne demek?
3- “resmi mekanizmalar üzerinden iş kotarılan” ne demek?
4- “Mimarlıkta Alo Fatih” ne demek?
Cevabınız ile garip deyim ve kelimeler içeren ilk mesajınız ilgisiz. Hocalarınızın jüri ya da katılımcı olması üzerinden değerlendirmenin yanlışlığının da farkındasınızdır umarım.
Bu jüri öyle uygun bulmuştur. Jüriler bireylerden oluşur ama alınan karar artık jürinin karardır. Benim size açıklama yapmam anlamsız. Ödül sayısı ile katılımcı sayısının eşit olmasını şahsen de doğru buluyorum.
Hiç jüride bulundunuz mu? Sizi diplomanız 10 yıl ise hemen bir yarışmada yedek yazalım, 5 ise hemen haftaya olacak bir yarışma için raportör olun, görün sonra yazın ne yazacaksanız!
Temel sorun bilmeden konuşuyor olmamız sanırım. Bu yarışma nasıl açıldı, önerilen model neydi, nasıl dönüştü, idare ne bekliyor… Bu konularda çok az fikriniz olduğunu tahmin ediyorum. Önce anlamaya çalışın sonra gerekirse o çirkin kelimeleri de kullanırsınız.
Ben çapıtmıyorum ama sizin olayları kavrama güçlüğü yaşadığınız açık. Yayıncılık nereden çıktı yahu?
Ömer Bey;
Konuya yorum yaparak tartışmayı başlatmış olarak memnunum ama yorumlarınız ve savunma refleksinizden dolayı bende sizin (hakaret içermese de) oynatmıyorum dağılın seviyenizden hiç memnun değilim.
Umarım kenara çekiliip dışarıdan bir gözle yaklaşık 1 yıllık sürece bakar ve bu tepkilerin ne kadar yerinde olduğunu görebilirsiniz.
Ömer Bey;
Bir yanlış anlaşılma olmuş sanırım. Ben oynamama ve tartışmama hakkından bahsetmiyorum. Tam tersine yorumlara verdiğiniz cevaplar ile böylesi bir tutum sezdiğim için böyle yazdım.
Kendi aramızda bu konuyu pek tartışmadık doğrusu ama niyet okuyarak yada yakıştırarak ithamlaarda bulunmak yerine konunun özünden devam edeyim.
Hemen hemen her ulusal yarışmaya girmeye çalışan birisiyim. İstanbuldaki büyük ölçekli iş yapan ofislerden birinde çalışıyorum ve şahsi işlerimi de yürütüyorum.
1 yıllık yarışma süreçlerinde ve yaklaşık 3 aylık yarışmasızlık ortamında jürilerin zarfları açtığı haberlerini duyuyoruz yedek jüri olan arkadaşlarımızdan raporları başkalarının yazdığını duyuyoruz.seçilen projeler vesaire konularına girmiyorum. Doğan Tekeli ytong yarışması kolokyumunda benim zamanımda da böyleydi diyebildi eleştirilere. İzka yarışmasında ki süreci hepbirlikte gördük. Avanos yarışması Adıyaman yarışması vs…
Daha sonrasında ön seçimli yarışmalar çıkmaya başladı.Çalıştığımız ofislerde de bu işlerin mutfağında olan bir kişi olarak tecrübeleri gözardı etmeden genç mimarlar olarak yapabiliyoruz.
Çamlıca yarışması da açık bir süreçti ve başarılı oldu bir yere kadar…
Yarı demokratik ülkelerdeki gibi fikirleri çemberin dışında tutan tüm süreçler ister yönetmeliklerde isterse de sistemetiğinde olsun kabul edemiyorum. Oysaki fikir baz alınarak olsa süreçler şartnamesinden jüri yanlışlarından söz edebilirdik.
İlk zamanlarda nadir olan bu yarışma tarzı birden bu kadar ortada ve dahil olunamaz olunca bu tepkilerimizde çok normaldır. Tabiki bilmediğimiz birçok yarışma var.(İşte yarışma olmaması noktası burasıdır.)
Son olarak ilk yorumuma şöyle bir cevap verseydiniz belkide bu konular çok farklı konuşulacaktı.
Diğer başka jürilerden de duyduğum gibi. Biz uğraştık fakat; olmadı idareyi böyle yarışmaya ikna ettik diyebilseydiniz o zaman ben de “tamam türkiyede yarışma ortamı bu şekilde. Böyle böyle artacak…
Desteklemek lazım diyebilirdim.Fakat kaç yarışma açıldığını bilip bilmemem üzerine cevap verdiniz.
Umarım mobius çemberi kıvamında bir cevap verebilmişimdir. Teşekkürler:)
Baran merhaba, benim bahsettiğim sistem bir Davet değil kesinlikle. Yarışma öncesi herkese açık, şeffaf bir yeterlilik çağrısıdır. Yapılacak projenin özelliğine göre yeterlilik çağrılı/açık/kademeli yarışma tipleri belirlenmeli. Her yarışmayı açık katılımlı yapmanın da çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Jürinin kalifiye projeleri en derin noktasına kadar sorgulayacak vakti ve konsantrasyonu
olmalıdır.
Mimarlıkta da paralel yapılanmalara gidilmemesi ve şeffaflıktan uzaklaşılmaması için bir an önce “Davetle Yap” pratiğinden “Yarışma ile Yap” teorisine geri dönülmesi gerekiyor. Türkiye şartları itibari ile bir Avrupa ülkesi ile kıyaslanamayacak kadar resmi mekanizmalar üzerinden iş kotarılan bir ülke. Dolayısıyla mimarlıkta da “Alo Fatih” dönemi yaşanmasını istemiyorsak bir an önce şeffaf süreçler ve geniş katılımları içeren yarışma süreçlerini savunmalı ve gerçekleşmesi için çaba sarfetmeliyiz.
Ömer bey,
Bir yılda açılan yarışma sayısı bir elin parmaklarını geçmeyen bir coğrafyada yaşıyoruz. Öncüsü olmaya çalıştığınız süreçte katılımları 200’leri aşan yarışma süreçleri , oldukça sınırlı belirli bir kitleyi ilgilendirir duruma düşmüş durumda. Dolayısıyla zaten düşünce yapıları sakat olan resmi kurumlar , açık ve şeffaf geniş katılımlı süreçler yerine sınırlı oluşumlara yönelirlerse bu tüm mimarlık sektörü için oldukça zararlı sonuçlar doğurur.
Açıklama istediğiniz konular bu işin içinde olanların gayet açık bildiği ve aleni durumlardır. Mevcut durumun “Yarışmayla Yap”tan , sınırlı bir kitleye hitap eden “Davetle Yap” a indirgendiği aşikar. Ortaya çıkan ürünler de bu sürecin pek olumlu olamayacağını da gösteriyor. Karşılaştırmayı ve değerlendirmeyi meslektaşlarımıza bırakıyorum.
Bugün Kadir Topbaş , yarışma süreçleri uzun ve zahmetli diyerek yarışmalara karşı çıkıyor. Dolayısıyla Ömer Bey sizin tavrınızın Kadir Topbaş’tan bir farkı yok. Katılan 200 ekibin verimsizliğini sorgulamak ne size ne bana düşer. Tüm mimarlara açık yarışma sayıları bunun 3 katına çıktığında katılımcı sayıları otomatik olarak düşecektir. Fakat bu ödül sayısı kadar katılımcının yer aldığı saçma bir sisteme dönüşürse sizin de savunmalarınız pek gerçekçi olmaz.
Buğra merhaba,
Alman sistemini yakından biliyorsun. Ödül sayısı kadar katılımcının olduğu bir süreç sence ne kadar adil ve üretken ? Şahsen üretkenliği verimsizliğe tercih ederim.
Bu arada yorumlarımı bu yarışma ve jurisi üzerinden yapmadığımı belirtmek isterim. Tartışma bu başlık altında olduğunu için burda yazmak dışında bir seçenek yoktu. Eleştirilerim tamamen süreç üzerinedir.
Devamı gelecektir. Size de başarılar , ama bu şekilde çok zor.
Ömer bey,
Kusura bakmayın ama sizin saldırgan tavrınız bence daha çirkin. Daha önceki tartışma ortamlarından bu yaklaşıma aşina olduğumuz için yadırgamıyorum. Görüştüğünüz resmi kurumları daha doğru yöntemlere teşvik ederseniz daha faydalı bir sivil insiyatif içinde olursunuz eleştirisiydi yazdıklarım. Yazılanları bu eleştiri kapsamında değerlendirmeniz bence daha doğru olur.
Ömer Yılmaz,
Yazdıklarımı bir daha okuyun isterseniz. O maddeler süreçler şeffaflaşmazsa ve katılımlar geniş tabana yayılmazsa siyaseten yaşanan tartışmalar mimarlıkta da tartışılır olur demek . Bir daha söylüyorum , yazdıklarım bu yarışma kapsamında değil . Çünkü sevdiğim , saygı duyduğum hocalarım da katılımcılar arasında.
Ben de size bir soru sorayım . Neden katılımlar ödül sayısı ile sınırlı ? Sizce bunda bir sorun yok mu ?
Bakın tartışmayı çarpıtıyorsunuz. Ortaya çıkan bir yarışma modeli var ve bunda bir sorun var. Bunu kimse inkar edemez. Siz işin yayıncılık kısmında biz ise üretim kısmındayız.Düşündüğünüzden çok daha fazla yarışmaya katılmış ve naçizane ödüller almış biri olarak, bizler için katılamadığımız her yarışma büyük bir fırsat kaybıdır. Eğer yönetimler sınırlı davetli yarışmalara yönlendiriliyorsa bu Türkiye’nin genç mimarları için ve mimarlık pratiği için büyük bir eksi olacaktır. Yaşanacak adaletsizliklerden ötürü çirkinlik bu noktadan sonra bunun sorumluları için geçerli olur.
Tekrar belirteyim doğru olan yönetimleri ve karar vericileri geniş katılımlı süreçlere yönlendirmek olacaktır.Tartışma benim için burada bitmiştir.