Radikal'den Ömer Erbil'in haberi...
Taksim Yayalaştırma Projesi ile Gezi Parkının ‘Taksim Kışlasına’ çevrilmesinin önünü açan 17.01.2012 tarihli 1 / 5000 ve 1 / 1000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Plan tadilatlarına Şehir Plancıları, Peyzaj Mimarları ve Mimarlar Odası İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nde dava açmıştı. Mahkemece belirlenen 3 kişilik bilirkişi heyeti yerinde keşif ve inceleme sonucunda plan tadilatlarının şehircilik, planlama ve koruma ilkelerine aykırı olduğu kanaatine vardı. Bilirkişi, plan tadilatında ‘çevre, kültürel ve doğal miras, sosyal kültürel ve ekonomik yapı, ulaşım, dolaşım sistemi açısından uygun olmadığı, yeşil alanların ne şekilde etkileneceğinin belirsiz olduğu’ sonucuna vardı. Eğer mahkeme bilirkişi raporuna uyarsa Gezi Parkı’nın mevcut haline müdahale edilmesi imkansız duruma gelecek.
1 / 5000 ölçekli Beyoğlu Kentsel Sit Alanı Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı batı ve kuzey yönünde bulunan araç yolları yayalaştırılarak meydan olarak fonksiyon verilmesi 21.05.2009 tarihinde onanmıştı. Ancak 1 / 5000 ve 1 / 1000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım ve uygulama imar planları üzerinde 17.01.2012 tarihinde plan tadilatı yapıldı.
Şehir Plancıları, Peyzaj Mimarları ile Mimarlar Odası bu plan tadilatlarının yasaya uygun olmadığını belirterek dava açtı. Dava başvurusunda ‘1940’lı yıllarda yıkılan kışla yapısının korunması söylemi altında yeşil alanın kışla fonksiyonundan farklı şekilde ticaret fonksiyonuna hitap eden bir yapı haline gelmesinin ulaşım ve alt yapı tesislerini zorlayacağı” vurgulandı.
İtirazda ”Taksim Gezi Parkı İstanbul’un en erken Cumhuriyet dönemindeki ilk ve en kapsamlı şehircilik uygulamasının bir belge niteliği taşıyan en önemli ögesi olduğu, kent planlaması için davet edilen Henri Prost tarafından planlanmış olduğu”, Taksim Gezi Parkı’nın korunması gereken kültür varlığı olduğu da belirtildi.
Mahkeme, davalı Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İBB’den savunmalarını istedi. Bakanlık savunmasının özetinde, ”Topçu Kışlası’nın bir kültür varlığı olarak tescilinin yapıldığını, Taksim Gezi Parkı ile ilgili olarak ise parktaki peyzaj düzenlemesi ve yetişkin ağaç dokusunun bulunmasından dolayı durumun ilgili Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Komisyonu’nca değerlendirilmesi gerektiği” belirtildi. İBB de “Odaların davayı açmakta menfaat yokluğu nedeniyle ehliyetlerinin olmadığı, dava konusu imar planlarının ise belde halkının iyi yaşam düzeni ve koşullarını sağlamak amacıyla hazırlandığı” savunuldu.
Prof. Dr. Hüseyin Cengiz, Doç. Dr. Darçın Akın, Y. Doç. Dr. M. Lütfi Yazıcıoğlu’ndan oluşan bilirkişi heyeti ise yerinde keşif ve dosya üzerinde yaptığı inceleme sonucu hazırladığı raporunu 13.05.2013 tarihinde mahkemeye teslim etti. Raporun Gezi Parkı ve Taksim Kışlası ile ilgili bölümlerinde, ”Korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen Taksim Kışlası, ‘kentsel tasarım projesi ile bir bütünlük içersinde değerlendirilebilecektir’ dendiği halde planlarda bununla ilgili herhangi bir belirtinin olmadığı” tespit edildi.
Raporun sonucunda özetle, dava konusu Koruma Amaçlı İmar Planı değişikliklerinin çevre, kültürel ve doğal miras, kültürel ve ekonomik yapı, teknik altyapı, sosyal donatı, yapı ve sokak dokusu, mülkiyet yapısı, ulaşım, dolaşım sistemi, şehircilik, planlama ve koruma ilkelerine uygun olmadığı, söz konusu planın sadece Taksim Alanı yayalaştırma projesi gibi görünmekle birlikte plan notlarında Taksim Gezi Parkı’nı da içerdiği ve plan onama sınırı içindeki bir alanın planlamasının sonradan düzenlemek üzere ayrılarak belirsiz bırakıldığı belirtildi.