GL!C Buluşmaları 04’te İşleyen Mekanlar Konuşuldu

Grohe Türkiye ile Arkitera Mimarlık Merkezi iş birliğiyle düzenlenen GL!C Buluşmaları'nın dördüncüsü 1 Kasım Perşembe akşamı Grohe Live Center’da yapıldı.

Üst başlığı “İşleyen Mekanlar” olarak belirlenen buluşmaya, projelerini sunmak üzere GMW Mimarlık’tan Pınar İlki Emekçi, Bahadır Kul Mimarlık’tan Bahadır Kul, Tekeli-Sisa Mimarlık Ortaklığı’ndan Dilgün Saklar, Görkem Volkan Design Studio’dan Görkem Volkan ve Kerem Meral ile PAB Mimarlık’tan Pınar Gökbayrak ve Burçin Yıldırım katıldı.

GMW Mimarlık’tan Pınar İlki Emekçi

grohe 

Toplantı GMW Mimarlık’tan Pınar İlki Emekçi’nin sunumuyla başladı. Havalimanı projeleri üzerine sunumuna başlayan Emekçi, havalimanlarının işleyen makinalara benzediğini, yolcuların fark etmediği pek çok operasyonun aynı anda bina içinde yürütüldüğünü söyledi. Havalimanlarını tasarlarken 3İ (insan, işletme, işlem) modelini uyguladıklarından bahseden Emekçi, havalimanı tasarımlarında mesafelerin (uzun yürüme mesafelerinden kaçınılması), yolcu dolaşımının, yön bulma kolaylığının ve güvenliğin önemine dair tasarladıkları ve danışmanlığını yaptıkları projelerden örnekler verdi.

Bahadır Kul Architects

İkinci olarak sözü alan Bahadır Kul, Bahadır Kul Architects bünyesinde tasarladıkları stadyum yapılarını sundu. Şimdiye kadar otuza yakın stadyum tasarladıklarını belirten Bahadır Kul, zamanla bu konuda uzmanlaştıklarını ve geleceğe hizmet eden, kaynakları iyi kullanan yapılar tasarlama yönünde kendilerini geliştirdiklerini söyledi. Stadyumun şehrin master planına adapte olmasının (araç ve yaya ulaşımı ile bu faaliyetlerin yönetimi) yanında kendi içinde de bir master plana ihtiyaç duyan, çok sayıda ve çok farklı türlerde mekanı barındıran bir yapı tipi olduğunu belirten Bahadır Kul, maç zamanları dışında atıl kalan mekanları, dönüşebilir ve böylelikle tam zamanlı kullanılabilir hacimler haline getirdiklerinden bahsetti. Dünyanın ve yatırımcıların kaynaklarının en iyi şekilde kullanılmasını sağladıklarını vurguladı. Bazı ülkelerde yapılan stadyum projelerinin sökülüp takılabilir tasarladıklarını anlattı, böylece kullanılan malzemenin de tekrar tekrar kullanıldığından ve karbon ayak izinin azaldığından bahsetti.

Tekeli-Sisa Mimarlık Ortaklığı’ndan Dilgün Saklar

Bahadır Kul’un ardından sözü Tekeli-Sisa Mimarlık Ortaklığı’ndan Dilgün Saklar aldı. Dilgün Saklar, Gelibolu’da tasarlayıp inşa ettikleri Porta Caeli projesini sundu. Şarap yapım sürecinin yapının şemasını belirlediğini söyleyen Saklar, 16.000 m² üretim bloğu ve yanında bir misafirhaneden oluşan yapının şemasını plan üzerinden anlattı. Bağların ortasında kalan yapıda düşey dolaşım için topoğrafyanın kullanıldığını vurgulayan Saklar, şarap yapımı sırasında şarabın yukarı pompalanmasının tercih edilmemesinin de bu kararda etkili olduğunu vurguladı. Bağcılık turizminin de son yıllarda Türkiye’de ve dünyada öneminin arttığından bahseden Saklar, ziyaretçiler için de yapıyı cazip hale getiren bir dizi dolaşım aksını ve seyir terasını fotoğraflar üzerinden gösterdi.

Görkem Volkan Design Studio’dan Görkem Volkan ve Kerem Meral

Ardından sözü alan Görkem Volkan ve Kerem Meral, Görkem Volkan Design Studio bünyesinde tasarladıkları alışveriş merkezi projelerini sundu. Kerem Meral sunumunda, alışveriş merkezlerinin tarihsel arka planını, 19. yüzyılda Avrupa’da başlayan fuarlar ve 20. yüzyılda Amerika’da açılan ilk ‘Department Store’lardan örnekler vererek anlattı. Kerem Meral’in kısa tarihsel özetinin ardından sözü alan Görkem Volkan, kendi tasarımlarının bu zaman çizelgesinde nereye düştüğünden ve alışveriş merkezi tipolojisine dair yeni yaklaşımların neler olduğundan bahsetti. Geçmişte içeri dönmeyi tercih eden alışveriş merkezlerinin artık dışarı açılmaya yöneldiğini anlatan Volkan, perakendecilerin internet üzerinden satışa yönelmesinin de mağaza boyutlarını değiştirdiğini, binalarda yeme-içme alanları ile çocuk oyun alanlarının öne çıkmaya başladığını ifade etti. Volkan, inşa edilmiş Ataşehir Watergarden ve üzerinde çalışmakta oldukları Jeddah Waterpark projelerinden örnekler verdi.

PAB Mimarlık’tan Pınar Gökbayrak ve Burçin Yıldırım

GLC Buluşmaları’nın son sunumunu PAB Mimarlık’tan Pınar Gökbayrak ve Burçin Yıldırım yaptı. Üzerinde çalıştıkları eğitim yapılarını anlatan ve genel anlamda eğitim yapısı tipolojisinde geliştirdikleri uzmanlığı paylaşan ikili, eğitim yapısının aileden ve öğretmenden sonra üçüncü bir öğretmen olarak görülebileceğini söyledi. Gökçeada’da tasarladıkları, inşa süreci devam eden lise projesini anlatan Gökbayrak ve Yıldırım, iki lisenin ortak kullanacağı kampüsün donatı alanlarını tüm adalılara açmayı planladıklarını söyledi. Bu karar ile kısıtlı kamu kaynağının sosyal ve ekonomik olarak en verimli şekilde kullanılmasını amaçladıklarını ifade eden ikili, mekan hiyerarşisinin ve yerleşim alanlarına olan bağlantının da bu karardan etkilendiğini belirttiler. Adanın ölçeği ve parçalı dokusuna ithafen parçalı mekanlar tasarladıklarını söyleyen Gökbayrak, bu sayede açık ve kapalı alanlar arasında daha zengin ilişkiler kurabildiklerinden, açık ve kapalı alanların birbiri içine aktığı mekanlar ortaya çıktığından bahsetti. İkinci olarak sınıf konusuna değinen Gökbayrak, eski sınıf planlarının artık çocukların öğrenme yetisini destekleyemediğinden bahsetti. Yeni yaptıkları sınıf içi organizasyon çalışmalarında daha esnek mekanlar ürettiklerini söyleyen Gökbayrak, Üsküdar Amerikan Lisesi için yaptıkları yeni sınıf düzenlerinden örnekler verdi. Son olarak sözü alan Burçin Yıldırım, bir sene boyunca test dönemine tabi tutulan Üsküdar Amerikan Lisesi tasarımlarının, bir senenin ardından okulun tüm sınıflarında uygulandığını belirtti.

Etiketler

Bir yanıt yazın