Gelecekte dünyadaki tüm binaların sıfır emisyonlu, verimli ve dayanıklı binalara dönüşümünü yönlendirmek için hükümetleri, özel sektörü ve kuruluşları bir araya getirmeyi kendine görev edinen Global Alliance for Buildings and Construction (GlobalABC), 2020 yılında yayımladığı küresel durum raporunda odaklanılması gereken 5 hedef belirledi. Bu hedeflerden ikincisi malzeme ve döngüsel ekonomi. Bu hedeflerden ilki "net sıfır enerji ve net sıfır karbon emisyonu" taahhüt eden binalardı.
Günümüzde küresel olarak çıkarılan kaynakların altyapı çalışmaları ile birlikte %50’sini yapılı çevre kullanıyor. Yeni malzemelere olan talebi azaltmaya ve yenilik sağlayan gelişmelere acilen ihtiyaç duyulmaktadır.
Binalar ve inşaat sektörü büyük ölçüde işlenmemiş malzemelere bağlı. Örneğin, kum gibi malzemeler için çoğunlukla nehirlerden ve kıyılardan olmak üzere yılda 30 milyar ton kum çıkarılması gerekiyor. Küresel malzeme kullanımının 2060 yılına kadar iki katından fazla artması bekleniyor. Yapı ve inşaat sektöründe kullanılan malzemeler bu artışın üçte birini oluşturacak.
Küresel inşaat endüstrisinin yıllık malzeme tüketimi, 4 gigatonluk çimento dahil olmak üzere 43 gigaton olarak hesaplanmış. 2060 yılında betonun tek başına küresel sera gazı emisyonlarının %12’sini oluşturması bekleniyor (OECD 2020). Çeliğin yanı sıra alüminyum ve bakır gibi eldesinde yoğun kirletici açığa çıkaran metaller de 0,6 gigaton civarında tüketiliyor. 0,9 milyar metreküp ahşap ürün elde ediliyor, ancak orman sertifikasyon standartlarının sürdürülebilir hasat için belirlediği ormanların limitli kullanımıyla büyük miktarda orman tahribine yol açılıyor.
Bunların yanı sıra, tüketilen miktarlarla orantısız çevresel etkileri olan başka malzemeler de kullanılıyor: asbest, pencere çerçevelerinde ve profillerde plastikler, zemin ve duvar kaplama boruları, ısı ve elektrik yalıtımı, kompozit malzemeler, gelişmiş kumaşlar, yapıştırıcılar, kaplamalar, boyalar ve vernikler. İnşaat ve yıkımdaki yıllık malzeme kayıpları artıyor ve kullanım ömrü dolmuş veya atık malzemelerle sonuçlanıyor. Avrupa Birliği’nde (AB), mevcut inşaat ve yıkım atıkları, üretilen toplam atığın yaklaşık %25-30’unu oluşturuyor. Çoğu geri dönüştürülebilen bu atıklar arasında beton, tuğla, alçı, fayans, seramik, ahşap, cam, metaller, plastik, çözücüler, asbest ve hafriyat toprağı yer alıyor.
Döngüsel yapılı çevre, malzemeleri ve kaynakları mümkün olduğunca uzun süre kullanımda tutmak için hem teknikleri hem de iş modellerini kapsayan bir ekonomik modele dayanıyor. Doğrusal yapılı çevreyi döngüsel yapılı çevreye dönüştürmek, sektöre malzeme ve emisyon ayak izini düşürmesi için önemli fırsatlar sunuyor. ABD Çevre Koruma Ajansı için yapılan araştırma, cam ve kâğıdın geri dönüştürülmesinin, birincil üretime kıyasla emisyonları 1/3 oranında azaltabileceğini duyurdu. International Resources Panep’e göre, malzeme verimliliği stratejileri, G7 ülkelerinde konut binalarının tüm yaşam döngüsü emisyonlarını %35-40’a kadar azaltabilir.
Bu nedenle doğal ve yapılı çevredeki yapı malzemeleri stoklarının, tüm yaşam döngüleri boyunca inşaat endüstrisindeki kullanımlarının ve akışlarının dinamik bir anlayışına ihtiyaç var. Yapı malzemesi miktarları hakkındaki bilgiler, zaman ve mekan içindeki dağılımları ve çevresel, sosyal, ekonomik etkileri de dahil olmak üzere teknik ve diğer nitelikleri hakkındaki verilerin sürekli takip edilmesi gerekiyor.
İş risklerini ve diğer engelleri azaltmak ve kaynakları daha verimli kullanan inşaat malzemeleri, teknolojiler ve uygulamaları benimsemek için piyasa desteğinin sağlanması gerekiyor. Bunun için en düşük fiyatlı olanın satın alındığı uygulamaların yerine sürdürülebilirliği dikkate alan alternatif yaklaşımlar benimsenmeli. Modüler yapı da dahil olmak üzere yapı malzemeleri ve ürünleri için hizmet veren iş modelleri geliştirilmeli. Döngüsel ekonomi uygulamalarını destekleyecek standartlar, politika ve düzenlemeler, sertifikasyon süreçleri yaygınlaşmalı.
İnşaat malzemelerine olan talebi azaltmak, döngüselliğe ve esnekliğe katkı sağlamak için yeni teknolojiler geliştirilmeli ve uygulanmalı. Döngü süreçlerinde tamamen geri kazanılabilen yenilikçi döngüsel malzemeler ve ürünler tasarlanmalı. Yaşam döngüsü etkisi en aza indirilmiş akıllı malzeme seçimleri yapılmalı. Bileşen boyutlandırılması doğru tasarlanarak yapı hafifletilmeli. Bölgesel ihtiyaçlara göre yapı malzemelerinin termal özellikleri dikkate alınmalı. Daha az enerji, emisyon ve etki ile üretilen yerel hammaddelere dayalı malzeme ve amaca uygun çimento kullanılmalı.
Çevresel etkileri en aza indirgeme sürecinde kullanılabilecek yenilikçi ürünlerden biri biyomalzemeler. Bu malzemeler, inşaat minerallerinin madenciliğine ve ekstraksiyon süreçlerine olan ihtiyacı azaltarak, doğal sistemlerin yenilenmesine yardımcı olan, tipik olarak ömrünün sonunda biyolojik olarak parçalanabilen alternatif bir yapı ürünü sunuyor. Bazıları karbondioksit emisyonlarını tutma potansiyeline de sahip. Üstelik yerel olarak üretilenler, iklime duyarlı tasarımda etkili performans özellikleri sunarken, yerel ekonomilere ek gelir akışları ve istihdam sağlıyor. İnsan sağlığı açısından sıcaklık ve nem kontrolü sağlayarak kullanıcıların konforuna katkıda bulunuyor.
Biyomalzemelerin çok yönlü faydalarına rağmen, inşaat sektöründe yaygın olarak benimsenmeleri, sosyal kabul de dahil olmak üzere çeşitli faktörler tarafından engellenmektedir. Sosyo-kültürel algılar, genellikle beton, çelik ve camı modern veya çağdaş yaşam tarzları ile ilişkilendirirken yerel biyomalzemeleri ve yerel tasarımı istenmeyen veya ‘eski moda’ estetik olarak görüyor. (1)
Miselyum, biyo-bazlı malzemelerden biri. Mantarın bir bölümünü oluşturuyor ve toprakta veya ahşap gibi yüzeylerde, hif adı verilen uzun iplikler halinde büyüyor. Düşük dereceli tarımsal atıklarla besleniyor. Çoğu standart yalıtım malzemesinden daha iyi yalıtım, akustik ve yangın performansı sağlıyor. Karbonu ise bünyesinde depoluyor. Biyolojik olarak parçalanabilirliklerine, düşük çevresel etkilerine ve karbon ayak izine ek olarak düşük maliyet, yoğunluk ve enerji tüketimleri ile geleneksel sentetik malzemelere göre birçok önemli avantaj sağlıyor. (2)
Londra’daki Brunel Üniversitesi öğrencisi Aleksi Vesaluoma tarafından geliştirilen ve mimarlık firması Astudio iş birliğiyle oluşturulan Grown Structures serisi, mantarın vejetatif kısmı olan miselyumu çevre dostu bir yapı malzemesi olarak kullanmak için bir teknik sunuyor.
Vesaluoma, miselyum malzemesini karton ile karıştırmış ve kalıplayarak “mantar sosisleri” haline getirmiş. Daha sonra bu uzun sosisleri bir kalıba yerleştirerek dört hafta boyunca serada büyümeye bırakmış. Vesaluoma’ya göre ortaya çıkan “tutkal gibi birbirine bağlı” yapı, daha yaygın olarak kullanılan inşaat yöntemlerine ve malzemelerine çevre dostu bir alternatif sağlayabilir; miselyumun yapısal potansiyellerini keşfetmek, mimarlığın kaynakları tüketmek ve atık yaratmak yerine aşağıdan yukarıya doğru büyüyen bir geleceği şekillendirmeye yardımcı olabilir. (3)
GlobalABC 2020 Küresel Durum Raporu Odakları-Direnç ve Adaptasyon İçin Soğutma
GlobalABC 2020 Küresel Durum Raporu Odakları-Sağlık ve Esenlik (Well Being)
GlobalABC 2020 Küresel Durum Raporu Odakları-Doğa Temelli Çözümler
GlobalABC 2020 Küresel Durum Raporu Odakları-Net Sıfır Emisyon