Göbeklitepe En Eski Tapınak Değil

Türkiye’de arkeolojinin duayeni Prof. Dr. Mehmet Özdoğan’la bir araya geldik; Göbeklitepe’yi, Yenikapı’yı konuştuk. Hazır buluşmuşken Türkiye’nin arkeolojiyle imtihanına da değindik.

İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, arkeoloji denince akla gelen ilk isimlerden biri… Hazır kazı mevsimi başlamışken buluşmaya karar verdik. 
Türkiye’nin tarihle imtihanından girdik; Göbeklitepe ve Yenikapı’ya uğradık; Ertuğrul Günay dönemindeki arkeoloji politikalarından çıktık. İşte Özdoğan’ın tespitleri:

– “Bizim insanımızda enteresan bir durum var. Eskiye gittikçe, hevesi kaçıyor. Herkesin gözü kolay algıladığında… Geçmiş zaman, bizim için sığ o yüzden; tek düze… Şimdi bizim Kırklareli’ndeki kazılara bazen gazeteciler geliyor; Efes’le filan karşılaşacaklarını sanıyorlar; ‘Sütun nerede?’ diye soruyorlar… Algı öyle çünkü… 9 bin yıllık eserleri gösteriyorum; umursayan yok. Sonra 150 yıllık bir köy evine gidiyoruz; büyüleniyorlar. Gerçekten garip!

– Bir de şöyle bir durum var: İstanbul’da Topkapı’ya gitmemiş adam, Burdur’un kent müzesine koşuyor; gördüklerinden çok etkileniyor. Kendi şehrindeki umurunda değil. Bu anlamda Edirne Sağlık Müzesi ve Bursa Kent Müzesi içlerinden sıyrılıyor; memleketlilerinden oldukça fazla ilgi görüyor.”

-Yenikapıdan çıkarılan tarihi gemi

– “Göbeklitepe, öyle bahsedildiği gibi bulunmuş en eski tapınak filan değil. Zaten kazı başkanının da böyle bir iddiası yok. O dönemde birçok yer var aynı tip, aynı yapıya sahip; mesela Çayönü… Göbeklitepe’nin en önemli özelliği, o dönemden bugüne çok az bozulmuş olması. İyi kazıldı, iyi korundu; çok iyi bir usta var başında… En eski tapınağın Göbeklitepe’de olmaması, elbette burayı daha önemsiz yapmıyor. Ama artık haldır haldır kazı yapmayı durdurma ve arkeolojik alan planlaması yapma zamanı geldi. Artık koruma projesine öncelik verilmeli ki; öyle de olacak. Daha sonra burasının topluma düzgün anlatılması gerekiyor. Orası Disneyland değil. Bu, iyi bilinmeli!” 

-Prof. Dr. Mehmet Özdoğan ve ekibi

– “Arkeoloji, Türkiye’de ‘kültürel tercüman’ olmadığı için insanlara sıkıcı geliyor. Türkiye’de kazılardaki değerleri topluma sunacak bir tek kültürel tercüman yok. Böyle bir iş kolu bile yok. Durum böyle olunca, şimdi nasıl Truva’ya gidip, ‘Bu muymuş?’ deniyorsa, Göbeklitepe’nin de başına aynısı gelecek yakında. Bana kalırsa oradan çok daha heyecan verici bölgeler var aslında Türkiye’de… Örneğin, Körtiktepe… Göbeklitepe’den de biraz eskidir. Algılamakta bizim bile beynimiz zorlandı o dönemdeki sanat anlayışını. Şimdi baraj altında, artık kazılmıyor. O dönemde öyle bir sanat olması, o sanat zevkine çarpılmıştım.” 

– “Yenikapı, Türkiye’nin yüzünün akıdır. İlk defa yanlışları toplayınca doğruya ulaşıldı belki de. Dünyada eşine benzerine az rastlanır; belki de bugüne kadar ulaşılmamış başarıda bir kurtarma kazısıdır. Bilgi kaybı sıfıra yakın… 

-Körliktepe

– Şimdi, burada çok enteresan bir zamanlama hatası yapıldı. Şehrin metroya ihtiyacı var mı? Var! Yer seçimi de bence çok doğru. Yanlış olan şu: Sen bir tarihi limanda inşaat yapıyorsun. Oradan gemi çıkmama ihtimali yüzde 0! Dolayısıyla karar verildiği an kazıya başlanmalıydı. Çünkü gemi kazısı uzun sürer. Ben ilk günden beri söyledim bunu; dinletemedim. Marmaray geciktiyse bu sebeptendir. İnşaatı başlattılar; ‘Aa gemi çıktı’ dediler. Ee söyledik…”

“Acıklı olan ‘Benim bir tarih kentim var’ diyorsun, bugüne kadar İstanbul’da bir tek sistemli kazı yapmamışsın. Ne zaman bir metro yapılacak, demiryolu döşenecek; o zaman kurtarma kazılarıyla şehrin geçmişini öğrenmeye başlıyoruz. Şimdi bizim bölgemizdeki en eski insan izine Gürcistan’da rastlanır. 1 milyon 800 bin yıllıktır o iz de… Bizimkilere sorsan İstanbul’un tarihi topu topu 2 bin 700 yıllık. Böyle bir şey mümkün olabilir mi? Ee, kentin geçmişini bulmak için bir tane bile sistemli kazı yapmazsan, olacağı bu. Sadece İstanbul için de değil. Mesela, Bursa; Osmanlı Devleti’ne başkentlik yapmış; bir tek kazı yok! Konya… Selçuklu Devleti’nin başkenti; yine kazı yok.” 

“Ertuğrul Günay’ın pek iyi anılar bıraktığını söyleyemem. Günay, Türkiye’de arkeolojinin moralini bozdu. Ödeneklerde  sorun yoktu. Burada bozulan Türkiye’deki arkeoloji geleneğiydi. Bugüne kadar hiçbir bilim heyetinin kazısı onlardan alınıp başka bir ekibe verilmemişti. Hiçbir kazı durdurulmamıştı bugüne kadar. Durdurulursa mesela, ‘hırsız muamelesi’ yüzünden olurdu. Böylece arkeolojiye de müdahale edilebileceğini gördük. Ancak tüm bunlara rağmen, Atatürk’ün kurduğu sağlam bir düzen var arkeoloji alanında.” 

Etiketler

Bir yanıt yazın