Çok yakın geçmişte tartışılan kavramlar bugün karşılığını bulamıyor. Sınırları aşıp küreselleştik; kazandık mı yoksa kaybettik mi? Sosyal medya ile "sosyalleştik" mi yoksa! Peki ya tüm bunlar kentleri, binaları, kullandığımız ürünleri nasıl değiştiriyor?
Önümüzdeki bir iki yılı bile öngöremezken bu belirsizlik ortamı tasarımcıları nasıl etkiliyor? Bu algı ortamının kentlerin gelişmesindeki belirleyici gücü ne? Mimarlık bu hızlı ve inovatif süreç içinde kendisine nasıl yön çizecek? Tasarımcılar mevcut ortamı bir fırsat ve trend olarak değerlendirebilecek mi? Ve en önemlisi insanlığı ve çevreyi nasıl bir gelecek bekliyor…
Bulanık bu süreçte belirginleşen bazı detaylar da var. Gelişen teknoloji ile birlikte tasarımın daha katılım odaklı bir sürece dönüştüğü argümanı, uygulamalar ve stratejilere dayanan tasarım pratiklerinin artışını açıklar nitelikte. Bu süreci iyi anlayabilmek adına bugünlerde hayatımızı hızla değiştiren ya da değiştirme potansiyeli olan bazı kavram ve teknolojileri mercek altına alarak başlayalım.
Zamanla değişen ekonomik şartların ve gelişen internet teknolojisinin sonucunda oluşmaya başlamış bir kavram. Ekonomik krizin zirve yapıp toplumu sarstığı anlar olsa da, dünyada genele yayılmış bir ekonomik kriz ortamı hakim. Bu ortam insanları ister istemez kapitalist sistemin getirdiği ihtiyacından fazla tüketme düşüncesinden uzaklaşıp tekrar kullanma, beraber kullanma fikirlerine itmeye başlamıştır. Paylaşım ekonomisi kavramıyla bir anlamda kapitalist düzenden kaçmak isteyerek kurulmuş şirketlerin bugünkü ve gelecek yıllarda beklenen piyasa değerleri düşünülünce, ister istemez yine sistemin bir parçası oldukları düşünüledebilir. Buna rağmen değişen şartlar ve teknolojiyle, paylaşım ekonomisi hem tasarruf etmek için bir yöntem hem de kiralayarak paylaşabildiğiniz zamanlarda para kazanmak için bir yöntem olmuştur.
Airbnb, Housetrip, 9flats, Wimdu gibi sitelerin ev paylaşımı konusunda benzer amaçları var. Otellere alternatif olan bu sitelerde, çoğu zaman bütün evi bazen de sadece evin bir odasını kiralayabiliyorsunuz. Böylece isteklerinize ve fiyat aralığınıza uygun bir yer bulmak kolaylaşırıyor. Kullanmadığınız zamanlarda evinizi siz de site üzerinden kiralayarak para kazanabiliyorsunuz. Güvenirlilik konusunda ise farklı yaklaşımlar var, kullanıcı yorumlarıyla, sosyal ağlardaki bilgilerinizle güvenirlilik kazanıyor, güvenilirliği sorgulayabiliyorsunuz.
Couchsurfing ise evinizi açıp, kanepenizde tanımadığınız birini ücretsiz ağırladığınız yeni nesil sosyalleşme ve yardımlaşma şekli. Taraflar arasında mutual sayılabilecek bir ilişki var, iki taraf da yeni insanlarla tanışıp, kültür alışverişinde bulunup bir sonraki konaklamaları ya da ağırlamaları için güvenilirlik kazanıyor. Ücretsiz olduğu için, birçok insan için seyahat kolaylaşıyor.
Bla Bla Car, Go Car Share, Ride Joy gibi araç paylaşımı yaptığınız, yolculuğunuzun masraflarınızı düşürdüğünüz, sosyalleştiğiniz bu yöntemle, çoğunluğunu sadece sürücelerden oluşan arabaların oluşturduğu trafiği azaltıp, çevreci bir yaklaşım da izliyorsunuz ve herkes kazanmış oluyor.
LEED’in sürdürülebilir yeşil bina sertifikasını alabilmek için oluşturulmuş puan sisteminde, bu tarz araba paylaşımı için ayrılan park alanları, artı puan olarak sayılıyor. Arabası olmayanlar için ise toplu taşımaya alternatif bir ulaşım çözümü oluyor.
Monkey Parking gibi uygulamalarda ise park yeri arayanlar ve park yerini boşaltacaklar arasında bir bilgi paylaşım ağı kurararak zaman ve paradan tasarruf sağlıyor.
Side Car, Lyft, Uber gibi uygulamalar taksilere alternatif olarak, sürücülerin kendi arabalarıyla ve kendi fiyatlandırmalarıyla para kazanabildiği, kullanıcıların da kendilerine yakın olan araçlardan isteklerine göre seçim yapabildiği bir sistem.
Relay Rides, Get Around, sahip olduğunuz arabayı kiralayıp para kazanabildiğiniz sitelerden bir kaçı. Arabanızı sadece işe gidip gelirken kullanıyorsanız haftasonları için, ya da arabasız çıktığınız tatil süresince kiralamanız size alternatif gelir kaynağı olabilir.
Paylaşım ekonomisi sadece ev veya araba paylaşımından oluşmuyor. Kıyafet takasından, 3 boyutlu yazıcıların paylaşıldığı ağlara kadar farklı türleri de var.
Ahumanright.org’a göre 4.6 milyar kişi, yani dünyanın %68’i internetsiz yaşıyor. Peki internet erişimi bir hak değil mi? İnternet erişimi sadece insanların fırsatlara daha kolay ulaşmasını sağlamaz, aynı zamanda yeni fırsatlar da oluşturur. Ekonomiyi büyük ölçüde geliştirir, demokrasi kavramının daha iyi öğrenilmesi, uçsuz bucaksız bir bilgi kaynağı. İnternet iletişim demek. İnternet erişimiyle, dünyanın en iyi doktorları yüzlerce kilometre uzaktan bir hastalığa tanı koyabilir. Afet anında gönderilen yardımlar için iyi iletişim kurulmadığında, kaynaklar boş yere harcanıp verimlilik düşüyor, sağlık ve güvenlik riske atılıyor.
internet.org ve ahumanright.org internet erişiminin bir hak olduğunu düşünüyor ve dünya üstündeki herkesin internete erişebilmesi için çalışıyor. ahumanright.org bunu bir uydu alarak, ya da var olup da kullanılmayan sistemleri tekrar konumlandırarak başarmaya çalışırken. internet.org ise internetin maliyetini nasıl düşürürüz sorusuna cevap arayarak, çeşitli teknolojileri araştırıp geliştiriyor. Gökyüzünde sürekli uçan Drone’lardan internet erişimi olmayan yerlere kablosuz teknojilerle yayın yapılması bu yaratıcı çözümlerden.
İlk 3D yazıcılar bundan 30 yıl önce üretilmesine rağmen, son yıllara kadar bu kadar hayatımıza girip gerçek olmamıştı. Eskiden ulaşılması zor, hantal, pahalı, verimsiz ve yavaş olan bu 30 yıllık teknoloji, şimdi neredeyse ayakkabı kutusu boyutunda, satın alınabilir fiyatıyla evlerimize giriyor. 3 boyutlu tarama yapabileceğiniz yan ürünleriyle, taradığınız bir cismi isteğinize göre yeniden şekillendirip tekrar üretebiliyorsunuz. Sağlık alanında, 3 boyutlu baskılama yöntemi ile protezler, yapay insan kemiği, hatta yapay insan derisi bile üretildi. Yaraları onarmak için direkt insan bedeni üstüne 3 boyutlu baskılama yapılan prototipler var. Organ nakli için yeterli organ olmaması, nakil teknolojisi ne kadar gelişmiş olursa olsun bi kısıtlama yaratıyor. Hala deneme aşamasında olsa da, organlar da 3boyutlu baskı yöntemiyle üretilmeye başladı. İnsanın kendi organından alınan hücreler çoğaltılarak, malzeme olarak kullanılıyor, böylece kişiye özel uyumlu yeni organ üretilmiş oluyor.
Peki mimarlık için 3 boyutlu yazıcılar ne demek? 3 boyutlu baskılama yöntemiyle bina yapmak istiyorsanız, sadece daha büyük 3 boyutlu yazıcılar üretmeniz her zaman yeterli değil. 3 boyutlu baskılama yöntemiyle deneysel yapılar yapılmaya başlandı, ama harcanan para zaman gibi paremetreler üzerinden yapı yöntemi olarak ne kadar verimli olduğu tartışılıyor. Bu yöntem hangi eksiklikleri karşılamalı ki 3 boyutlu yazıcılarla evler üretmek mantıklı olsun?
Bir yapıyı 3 boyutlu baskılama yöntemi ile yapmak her zaman daha maliyetli değil. Yapının şekli ne kadar karmaşıklaşırsa, geleneksel yöntemle yapım maliyeti de o kadar artıyor. Ama 3 boyutlu yazıcılar için basit ya da karmaşık bir şekli yapmanın farkı yok. İnşaat atıklarının malzeme girdisi olarak kullanıldığı, 3 boyutlu yazıcıyla prefabrike parçalarının üretilip birleştirildiği yapılar yapılıyor. Bu sürdürülebilirlik için de büyük bir adım. Ya da gelişmiş yazıcılar, malzemenin yoğunluğunu ayarlayarak, kemiğin yapısı gibi dıştan içe yoğunluğu azalan yapı elemanları üretilebiliyor. Bu da malzemenin en sağlam olabilecek formuyla kullanılabilirliği demek oluyor. Yeni teknolojik gelişmeler, zaman ya da çevre şartlarıyla etkileşebilen malzemelerle, 3 boyutlu baskı teknolojisinin birleştirildiği, 4 boyutlu baskı olarak adlandırılan farklı sistemlerin de yavaştan hayatımıza girmesine izin veriyor. Şartlara göre büyüyüp küçülebilen, rijitliği değişebilen elemanlar üretebilmek
3boyutlu yazıcıların da paylaşım ekonomisi kavramına dahil edildiği bilgi ağları kurulmuş.
Yazıcınızı başkalarıyla paylaşabiliyorsunuz, ya da yakınınızda 3 boyutlu yazıcısı olup paylaşmak isteyen birini kolaylıkla bulabiliyorsunuz.
3 boyutlu yazıcıların sunduğu kendin tasarla, kendin yap kavramı, mimarları nasıl bir konumda bırakıyor? Eğer herkes kendi evini tasarlayıp üretebilirse, mimar olmanın anlamı değişecek mi?
Kalp atış hızına göre stres ve uyku düzeninizi analiz edebilen bu cihazlar, gün içinde ya da spor yaparken ne kadar kalori harcandığını hesaplayabiliyor.
Daha kaliteli bir yaşam sürebilmenizi hedefliyorlar. Gönderdiği sinyallerle kanınızı analiz edebilenleri ise aldığınız kaloriyi hesaplayıp, kan basıncınızı ölçebiliyor. Bu ürünlerin hepsi şimdilik kendilerinden daha akıllı bir cihaza ihtiyaç duyuyor.
Akıllı telefonla yapılabilen çoğu şey, gözlerimizin önüne geliyor. Ses ile kontrol edebildiğiniz gözlükler ellerinizi kullanmadan aldığınız navigasyon, arama motoru gibi yardımları gözlerinizin önüne getiriyor. Gelen mesajları görüntüleyip, cevap verebilir, müziklerinizi kontrol edip, elleriniz doluyken fotoğraf veya video çekebilirsiniz. Benzer bir ürün olan motosiklet kaskları da akıllı gözlüklerin kaska entegre edilmiş hali denebilir. Sürücünün güvenliği düşünülerek, kaskın içinden arkayı görmek gibi farklı özellikler de eklenmiş.
Sanal gerçeklik yaratmak için tasarlanmış başlıklar ise, başta oyun sektörü için geliştiriliyor. Geniş görüş açıları, hareket sensörleriyle kendinizi mümkün olduğunca mekanın içinde hissetmenizi sağlıyor.
Akıllı telefonlarla uyumlu tasarlanan saatlerle, telefonun önemli uygulamaları saattin ekranından takip edilebiliyor.
Gelen aramaların, mesajların, maillerin önizlemeleri, hava durumu takipi, sesli arama özelliğiyle ara motorlarında arama yapabilme ya da navigasyon yardımı alabilme gibi özellikleri var. Toplantı, hatırlatma bildirimlerini görüntülüyor ve sesli olarak yeni hatırlatma, not girebiliyorsunuz. Nabız monitörlerleme özellikleri olanlar da var.
Yeni akıllı ev sistemleri, evinizin güvenlik sistemini, ışıklarınızı ya da elektronik ev aletlerinizi açıp kapamayı, ısıtma sisteminizi ayarlamayı, müzik sisteminizi kontrol etmeyi bir tablet ya da akıllı telefonunuza taşıyarak yaşamınızı kolaylaştırmanın dışında, enerjiyi daha verimli kullanıp tasarruf etmenizi de sağlıyor. Kişilerin alışkanlıklarını kaydederek, evi tercih edildiği gibi, otomatik olarak kontrol edebiliyor.
Hareket sensörleri çok uzun zamandır hayatımızın her yerinde, otomatik kapılardan, tuvaletlerdeki el kurutma makinelerine kadar. Peki, hareket sensörleri günümüz teknolojisiyle birleşince hangi noktaya geldi? Artık kullanıcının en hassas haraketlerini bile takip edebilen cihazlar, elektronik aletleri, ilgili yazılımları, hiçbir şeye dokunmadan sadece hareketlerimizle kontrol etmenizi sağlıyor. Bu da oyun oynarken sanal gerçekliğin kalitesini artıyor, ya da birçok açıdan hayatımızı kolaylaştırabiliyor. 3 boyutlu bir yaklaşım kullanarak programları kontrol edilebilmek, tasarım yapmak için de bir fırsat. Tasarım 2 boyuta indirgenmediği için daha doğal bir tasarım süreci yaratıyor. Gözlerin hareketini inceleyerek, nereye bakıldığı, göz kırpılması gibi farklı durumları algılayabilen sensörler sayesinde, bakışlarla da elektronik aletler kontrol edilebiliyor.
Giyilebilir hareket sensörlerinden bazıları farklı hareketlerde farklı kaslarımızı kullandığımız için, kas hareketlerini sınıflandırarak kontrole izin veriyor. Basit bir hareket sensörlü bileklik farklı teknolojilerle birleşince, kişiye özel kalp ritmine göre kimlik tanımlaması yapıp, çevredeki elektronikleri sadece sizin kontrol edebileceğiniz güvenli yöntemler yaratabiliyor.
İnsansız hava araçları denildiğinde, askeri alanda kullanımı dışında bir şey düşünmekte zorlanıyoruz ama hava araçlarının potansiyeli çok daha fazla. Yaratılan yeni kullanım alanlarıyla, kötü imajından kurtulup tekrar hayatımıza giriyor. Tarım, eğlence dünyası, kargo gibi alanlar için tekrar tasarlanmış cihazlar var. Hava araçlarına yerleştirilen yüksek kalite kameralarla tarım alanlarının analizini, ya da film çekimlerini kolaylaştırıyor. Gps takip sistemiyle, kullanıcısını takip edip video kaydedebildiği örnekleri özellikle sporcular tarafından kullanılabiliyor.
Kargo teslim sektörünün insansız hava araçlarını kullanarak geliştirdiği kargo sistemiyle, 1-2 günlük kargo süresine alternatif yarım saatlik bir süre içinde, neredeyse anında teslim diye adlandırılabilecek, yeni bir sürecin çalışmaları yapılıyor.
Gelişen teknolojiyle, insan sağlığını gözlemleyebilen cihazlardan sonra evcil hayvanların konforu için de cihazlar üretilmeye başlandı. Özel tasmalardaki sensörler yardımıyla evcil hayvanların aktivite düzenleri kontrol edilebiliyor. gps takip sistemleriyle kaybolmaların önüne geçilebiliyor. Akıllı ev sistemleriyle uyumlu cihazlar, evcil hayvanınızı beslenme çizelgesine göre otomatik olarak besleyerek, sizi bilgilendirebiliyor. Programlanabilen gelişmiş evcil hayvan kapıları istediğiniz sadece istediğiniz hayvanın kapıyı kullanmasına izin veriyor. Köpekleri yalnız kaldıkları zamanlarda da eğitmek ve eğlendirmek için tasarlanmış akıllı aletler de var.
Uygulamaların genel özelliği ise arayüzleriyle yalnızlaşan toplumda, kendiliğinden gelişebilecek arkadaşlıklar vadetmesi.