Gözümüz aydın kaldırımlar medenileşiyor

Kaldırımların yüksekliği ile o ülkenin medeniyet seviyesi ters orantılıdır' denir. Kaldırımlarınız ne kadar yüksekse, toplum olarak o kadar az 'muasır medeniyet' seviyesine ulaşmışsınız demektir.

İstanbul’un kaldırımları da malum. Bedensel engelli, görme engelli, hamile, yaşlı olmanız gerekmiyor, kalem etek, yüksek topuklu giymiş bir kadının bile yüksek atlama yapması gerekiyor, kaldırıma çıkabilmek için.

Engelliler ile ilgili bir derneğin başkanı, ‘Bu şehirde her şey 18-45 yaş arası atletik erkeklere göre tasarlanıyor’ demiş. Haksız mı?
Norveç Başbakanı Jens Stoltenberg, 40 yılda bir yaşadıkları, bir ırkçı tarafından gençlerin katledildiği kamp trajedisini kendi 11 Eylül’leri olarak görüyor ve sohbetimizde sürekli ’22 Temmuz faciası’ diyordu.
Onu dinlerken, kendi facialarımızın olabildiğince bir bölümü gözümün önünden geçiverdi. Bizde o kadar çok facia var ki, hangi birini tarihiyle hatırlayacağız.
Her halde huzur ülkesinden gelen bir başbakan ile iki saat sohbet etmiş olmanın verdiği duygu ile ‘yüksek siyaset’ harici sorunlar aklıma geliverdi. Norveç Başbakanı ile özel sohbetimizden sonra davete katılan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş’a sordum:
‘İlle de engelli olmak gerekmiyor, erişimi özürlü kılan hizmetler için ne yapıyorsunuz? En basiti metrobüs. En son yatırımınız ama annem bile ki çok şükür hiçbir engeli yok, dizlerindeki kıkırdak-sıvı sorunu nedeniyle metrobüse binemiyor, çünkü her yerde bol basamaklı merdivenler, inip çıkamıyor.’
Kadir Topbaş şunları söylüyor: ‘Metrobüs konusunda çok haklısınız erişim sıkıntısı var. Metrobüs hattı yatırımı aceleyle yapıldı, yeteri kadar kamulaştırma imkanı olmadı, duraklar için doğru düzgün yer yoktu. Aslında 34 istasyonun 14’ünde asansör, 5 istasyonda da rampa var’, ardından şunu ekledi:
‘2008’de Herkes İçin Erişebilir İstanbul Koordinasyonu’nu kurduk, koordinatörü Müberra Hanım size çok detaylı bilgi verebilir.’
Özel Kalem Müdürü telefonu uzattı, Müberra Kavak Kara ile sohbete başladık:
‘2008’de herkesin erişimiyle ilgili komisyonumuzu kurarken, Başkan ‘Artık tüm çalışmalar, tüm yatırımlar sizin de onayınızdan geçecek. Hangi ihaleye çıkılırsa çıkılsın, erişebilir İstanbul için yüklenici firma, idare ve müteahhit şartname imzalayacak’ dedi. Belediye araba, vapur mu alıyor, bizim şartnamemizi temel alıyor. Kaldırımlar için de kaldırım timi oluşturduk. O günden beri görme engelli, tekerlekli sandalyeli vatandaşlarla birlikte gezip, kaldırım raporu hazırladık. Diyoruz ki, filanca yerde şu kaldırımlar erişilebilir değil, Park-Bahçeler veya Trafik Müdürlüğü mü kim yetkiliyse, süre verip, düzeltmesini istedik. Şu ana kadar yedi caddede düzenleme oldu. Kolay değil tabii cadde cadde düzenlemek. Şimdi topyekun çalışma başladı ve uygulama sürecine girdik. Tuzla’dan Avcılar’a kadar tüm kaldırımlar yaya ve özürlülere göre düzenlenecek.’
Şu cümleyi de ekledi, Müberra Hanım:
‘İstanbul gerçeği de ortada.’

Topbaş çileden çıkmış
Metrobüsü sorduğumda, Müberra Kavak Kara bir vur bin ah işit gibi başladı anlatmaya:
‘Asansör olan istasyonlar var. Maalesef lise öğrencileri dahi herkes biniyor. Engellilere asansör kuyruğundan sıra gelmiyor. Zaten herkes bindiği için de yarım saatte bozuluyor. Baktık olmuyor, asansörleri bir görevliye emanet ettik. Bu sefer engelliler, ‘biz kimseye muhtaç kalmak istemiyoruz’ dediler. Genç, engelli olmayanlar binmesin diye asansörleri şeffaf yaptık, yine bozuldu. Maalesef Vandalizm var. ‘İstanbul kart’ hizmetini devreye sokalım dedik. Engelli ve yaşlılar ‘giriş kartı’ gibi İstanbul kartlarıyla asansörleri kullanabilsin dedik. Bu sefer de ayrımcılığa girdi, sağlıklı ama ayağını kırmış bir vatandaş, hamile bir vatandaş, puseti olan bir anne hatta engelli turistlere karşı ayrımcılık oldu. Her yolu denedik. En son bari asansörlerin hızını düşürelim de, cazip olmasın dedik. Yine olmadı. Geçenlerde Başkan (Kadir Topbaş) ‘bu kadar teknik adamsınız, bir yol bulamadınız. Çözüm bulun artık’ diye kızdı bize.’

Etiketler

1 Yorum

Bir yanıt yazın