GUN Architects, Kuzey Şili’deki Kurak Topraklara Yeniden Hayat Veriyor

GUN Architects tarafından Şili'nin kuzeyinde kurgulanan projeler, yapıların tasarımından önce bölgenin kuraklık problemine odaklanıyor.

Mesetas Changanal, Santiago de Chile’nin 400 km kuzeyinde, Tongoy’da yer alan ve doğal sulak alanı, vadileri ve dağları ile turizm adına popülaritesi artan bir bölge. GUN,  dikkatlice düşünülmüş müdahalelerle son dokuz yıldır bu bölgedeki toprağı sağlığa kavuşturacak bir biyoçeşitlilik yaratmak üzerine yeni bir kırsal model üzerinde çalışıyor.

Tarih boyunca yaşanan siyasi dalgalanmalarla Şili’deki topraklar sürekli el değiştirmiş. Bu arazi ilk olarak devasa bir çiftlik sahibi olan ve araziyi koyun yetiştirip satmak için kullanan Galli göçmenler tarafından kullanılmış. Salvador Allende yönetiminde arazi çiftlik işçilerine verilmiş ve ardından Augusto Pinochet yönetiminde arazilerin çoğu özel mülkiyete geri verildiğinde çiftlik işçiler tarafından tutulmuş. Şiddetli kuraklık, arazinin durumunu değiştirmiş ve yıllar içinde kıyıya yakın bölgenin iyi kısımları tatil evleri inşa etmek için parseller halinde satılınca geriye kuru ve kurak plato kalmış. Bu yapılaşma, suyun kıt olduğu topraklar için büyük bir sorun yaratmış.

“Yaşam Vadisi ve Fosilleşmiş Toprak” başlıklı bu projede GUN’un çıkış noktası, arazinin bir tasarım laboratuvarı olarak kullanılması ile bu kurak platoya yaşamın nasıl geri getirileceğini düşünmek olmuş. Ekip, korumalı kamusal alanlar haline gelecek dairesel “çekirdekler” oluşturarak araziyi kurgulamış. Projenin amacına uymayı taahhüt eden ve inşaat için yerel malzemeleri, su yönetimini ve yükseklik sınırlarını kabul eden mülk sahiplerine gelecekte satılacak araziler, üçgen pareseller olarak tanımlanmış. Yürümeyi teşvik etmek üzere tasarlanan yollar ile yaya trafiğine öncelik verilmiş. Araçlar, bu yollara bağlanan bir omurga görevi gören ana yoldan siteye erişebiliyor.

Ofis, alanın gelecekteki gelişimi için büyük ölçekli prototipler olarak hareket eden mimari öğeleri dikkatli bir şekilde oluşturmuş. Mimarlar, ellerinde bulunan malzemeleri kullanarak, kendilerinden önceki Galli çiftçilerin inşaat uygulamalarını yineleyerek, sahaya özel ve hava şartlarına dayanıklı bir bina tipolojisi oluşturmak için kerpiç, kereste, su, saman ve kil kullanmışlar. Casa de Huéspedes, manzaradan yararlanmak için bir izleme kulesi görevi görecek şekilde tasarlanmış. Evin yapımında,  yapıya peyzajın katmanlarından yükseliyor görünümü vermek için çamur ve ahşap kullanılmış. Manzarayı anlamak için bir odak noktası olarak tasarlanan Chordata Köprüsü, bireylerin toprağın engebeli yapısını yürürken deneyimleyebilecekleri şekilde konumlandırılmış. Bir silindir içine yerleştirilmiş çimento tuğlalardan yapılmış dikey bahçeler betonun suyu ve ısıyı emerek nemi destekleyen yaşam cepleri oluşturmasıyla mikro iklimler ortaya çıkartılmış.

Arazide yapılan çalışma ile suyun akışı yaylaya doğru yönlendirilmiş. Alanda şu anda iki kuyu bulunuyor. Su, pompalarla arazinin daha yüksek noktalarındaki tanklara dolduruluyor ve bir sulama sistemi buradaki suyu ihtiyaç duyulan yere yönlendiriyor. GUN, toprağa verilen sevgiyi ve ilgiyi ortaya koyan bir dizi eskizle vadiden yaylaya mineral ve su akışını haritalandırmış.

Arazinin %51’inin satılmasının ardından projenin sahibi, burada yaşayanlar olacak ve mimarlık ofisi sadece danışman olarak hizmet verecek. Pandemi sırasında doğaya bir kaçış yolu arayan şehir sakinleri, projeyle yakından ilgilenmişler. Tasarım ekibi, bu çalışma ile gelecekteki kullanıcılara ilham verecek, sürdürülebilir ve büyük ölçekli kırsal kentleşmenin temellerini attıklarını belirtiyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın